Dünya edebiyatının sevilen klasiklerinden 80 Günde Dünya Turu, rengârenk çizimler eşliğinde çizgi roman sayfalarında hayat buluyor.Bir İngiliz beyefendisi olan Phileas Fogg, dünyayı 80 günde dolaşacağına dair arkadaşlarıyla bahse girer. Fogg bu bahis için tüm servetini ortaya koyar ve uşağı Passepartout’yu da yanına alarak heyecan dolu bir yolculuğa çıkar. Bu macerasında ona eşlik etmeye ne dersiniz?

Bu fantastik değil, yalnızca romanesk bir öykü. İnanılmaz oluşu göz önüne alındığında, bu hikâyenin ger çek olmadığı sonucuna mı varılmalı? Açıkçası bu bir hata olurdu. Her şeyin mümkün olabileceği bir zaman dayız – neredeyse her şeyin çoktan mümkün olduğunu bile söylemeye hakkımız var. Öykümüzde bugün gerçek bir nokta yokmuş gibi görünse de, geleceğin ödülü olan bilimsel kaynaklar sayesinde öykümüz yarın gerçek olarak algılanabilir ve böylece kimse bu öyküyü bir efsane gibi düşünmez.”Transilvanya’daki Wers

Jules Verne, 1828’de Fransa’da doğdu. Ailesi denizciydi. Denize olan ilgisi sebebiyle küçük yaşlarında evden kaçıp tayfalık yapmak istemesi Jules Verne’nin hatıraları arasındadır. 1847’de Hukuk öğrenimi için Paris’e gitti. Edebiyata olan merakı, hukuk eğitimini yarıda bırakmasına sebep oldu. Jules Verne, 1905’te hayata gözlerini yumdu. Olağanüstü hayal gücü ve yazım yeteneği sebebiyle ölümsüz yazarlar arasına girmiştir. Jules Verne, yaşamından geriye onlarca eser bırakmıştır. “Balonla Beş Hafta, Buzlar Sfen

Amazon’un bir kıyısında mutlu mesut yaşayan Garral Ailesi, kızlarının nikâhı için çiftlikten ayrılıp Para’ya gitmeye karar verir. Aile ve refakatçilerin oluşturduğu kalabalık grubu taşımak için muazzam bir jangada inşa edilir. Yol boyunca jangada’ya dahil olan yeni misafirler, tehditler ve 23 yıldır gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir sır… Peki, her şeye rağmen Garral ailesi bu sırrı açığa çıkaracak şifreyi çözebilecek midir?

İlk kez 1873’te yayımlanan Seksen Günde Devriâlem, Jules Verne’in olağanüstü yolculuklar koleksiyonuna aittir. Londra Reform Kulübü’nün en gözde üyelerinden olan garip mizaçlı Phileas Fogg, alışkanlıklarını matematiksel bir kesinlikle yerine getiren İngiliz beyefendisidir. Bir gece kulüpte, tüm bu köklü alışkanlıklarını bir kenara bırakarak dünyayı yalnızca seksen günde dolaşabileceğine dair bahse girer ve Fransız uşağı Passepartout ile hemen Londra’dan Dover’a doğru yola çıkar. Egzotik diyarlardan ve tehli

Hulda Hansen, evlenmek için para kazanmak üzere denize açılan nişanlısı Ole Kamp’ın eve dönmesini dört gözle beklemektedir. Bu sırada o ve kardeşi Joël Hansen, şelale yamacından bir adamı kurtarır; başka bir adamın, anneleri Madam Hansen’in oteline yaptığı ani ziyaretse gerginlik yaratır. Norveç’in pastoral manzaraları, bekleyiş ve bitmeyen umutlar… Peki, tüm zorluklara rağmen Hansen ailesinin yüzü gülecek midir?

“Ben de deniz altında bir yolculuğa çıkmak isterdim. Bütün deniz canlılarını görürdüm.” Renkli balık sürüleri ayaklarımızın hizasından yükseldi, tıpkı sık çalılardan havalanan kuşlar gibi. İnlerinden uzattıkları devasa ayaklarıyla yolumu kesen dev yengeçlerle göz göze geldim. Profesör Aronnax ve iki arkadaşı Nautilus’un güvertesine çıktıklarında bu büyük denizaltından ve esrarengiz sahibi Kaptan Nemo’dan çok etkilendiler. Üç arkadaş okyanusların derinliklerinde millerce yol katederek binbir tehlike ve heyec

“It would scare me terribly to do what Axel did. I think he was very brave.” Just beyond me on the rocky floor of the volcanic crater was the gaping vertical shaft which marked the starting point of our journey. As I gazed into its fearful depths my hair stood on end and my head swirled with dizziness. Most scientists believed that the fierce heat and tremendous pressure would make a journey to the Earth’s centre impossible. When Professor Lidenbrock decides to prove them wrong it is the beginning of an ama

“Alex’in yerinde olsam çok korkardım Bence çok cesur biri.” Aşağıda uzanan volkanik kraterin kayalık zemininde yolculuğumuzun başlangıç noktası olan dikine yarık bulunuyordu. Bakışlarım yarığın ürkütücü derinliklerine takıldığında tüylerim diken diken oldu, başım döndü. Çoğu bilim insanı, şiddetli sıcak ve yüksek basıncın Dünya’nın merkezine yolculuğu imkânsız kılacağına inanıyordu. Profesör Lidenbrock’un bunun yanlış olduğunu kanıtlamak istemesi, şaşırtıcı keşifler ve inanılmaz tehlikelerle dolu müthiş bir

Clouds of multi-coloured fish rose from our feet like surprised birds from long grass. Every so often I caught a glimpse of the gleaming eyes of enormous crabs crouching in their lairs, and gigantic claws threatening to bar my path. When Professor Aronnax and his two companions find themselves aboard the Nautilus they are amazed by the huge and powerful submarine and its mysterious owner, Captain Nemo. The three friends travel vast distances beneath the oceans, exploring an undersea realm full of excitement

Erik Hersebom ailesi ve çevresinden hep farklı görünmüştür; bir gün, kasabasını ziyarete gelen bir yabancı, Doktor Schwaryencrona’nın sorgulamasıyla bu farklılığın nedeni ortaya çıkar. Erik Hersebom, ailesi tarafından denizde bulunmuş ve evlat edinilmiştir! Varoluşsal sanrılar, tehlikeli bir yolculuk ve çözüme yaklaştıkça uzaklaşan bir sır… Peki, her şeye rağmen Erik Hersebom gerçek kimliğini ve ailesini bulabilecek midir?

Ey Atinalılar! Beni suçlayanların iddialarından nasıl etkilendiğinizi bilmiyorum, fakat öyle ikna edici konuştular ki, ben bile kim olduğumu unutuyordum neredeyse."

Doğan Çocuk Klasikleri Okuyorum serisi, güçlü kurgularıyla ve karakterleriyle zamana meydan okuyan dünya klasiklerini bir araya getiriyor! Deniz yaratıkları konusunda uzman olan Profesör Aronnax ve yardımcısı Conseil, okyanuslarda dolaşıp gemileri batıran canavarı yakalamak için düzenlenen keşif yolculuğuna katılır. Bu yolculukta onlara cesur denizci Ned Land de eşlik eder. Ancak daha maceranın başında gemileri canavar tarafından batırılır. Profesör ile arkadaşları kendilerini Kaptan Nemo’nun Nautilus adını

Dive into the depths of the ocean and embark on an extraordinary undersea adventure alongside Captain Nemo and his remarkable submarine, the Nautilus. Join Professor Pierre Aronnax, his loyal servant Conseil, and harpooner Ned Land as they encounter mesmerizing marine life, ancient mysteries, and breathtaking underwater landscapes. Jules Verne’s Twenty Thousand Leagues Under the Sea will transport you to a world of exploration and intrigue, where you’ll witness the triumphs and tribulations of the enigmati

Jules Verne’in macera dolu bu hikâyesi, Kanadalı iki kuzenin amcalarından miras kalan bir altın madenine doğru yola çıkmasıyla başlıyor. Maceracı ve hırslı olan Ben, oldukça rahatına düşkün ve temkinli olan kuzeni Sammy’yi, Kolondike’taki amcalarından miras kalan altın madenine gitmeye ikna eder. Uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından madene ulaşan kuzenler, henüz altınları çıkaramadan türlü felaketlerle karşı karşıya kalırlar. Sel suları altında kalan madenden ümitleri kesilmişken, kışı geçirmek için gitti

Sakin halkı, monoton ve yavaş yaşamıyla tanınan Quiquendone kenti, yüzyıllardır tek bir kavganın olmadığı, kimsenin kimseyle anlaşmazlık yaşamadığı, insanların duygudurumlarının bile değişkenlik göstermediği, kentin kamu görevlilerinin hayatları boyunca inisiyatif kullanmadan, hiçbir önemli karar almadan görevlerini yürüttüğü bir yerdir. Ne var ki bu durağan hayat, Doktor Ox’un kente gelişiyle birlikte değişmeye başlar. Kendi seyrinde sessiz sakin devam eden hayat birden bambaşka bir düzene girer. Bu durum

Bir balonda başlayıp ıssız adada devam eden heyecan seviyesi çok yüksek bir macera… Onlarca kez ölümle karşı karşıya kalan beş savaş tutsağı bir balonla kaçmayı başarabilmişlerdi. Ancak onlar için yeni ve tehlikeli bir serüven daha başlıyordu. İnmek zorunda kaldıkları adada esrarengiz koruyucuları olmasa belki de hiç biri hayatta kalamayacaktı

"Ne yazık ki birçok insan, aslında mutlu olduğunu mutluluğunu kaybedince anlar." Bertrand Russell “Dünya’nın Merkezine Yolculuk”, “Ay’a Yolculuk” ve “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” adlı romanlarıyla, bilimkurgunun öncüsü olarak kabul edilen Fransız yazar JULES VERNE (1828-1905), olağanüstü hayal gücünü, döneminin teknolojik ve bilimsel gelişmeleriyle harmanlayarak çocukların olduğu kadar büyüklerin de yaşamlarında yeni pencereler açmıştır. 11 yaşındayken “denizlere açılmak” hayaliyle evden kaçan küçük J

“Hiç seyahat etmiş miydi? Büyük olasılıkla, çünkü dünya haritasına kimse onun kadar hâkim değildi. Paylaşacak detaylı bilgisinin olmadığı hiçbir yer yoktu. Kulüpte, yolunu kaybetmiş ya da şaşırmış gezginlerle ilgili ortaya atılan binlerce görüşü kimi zaman çok az sözcükle, kısaca ve açık bir şekilde düzeltirdi... Her yeri gezmiş biri olmalıydı, en azından zihninde... Bununla birlikte kesin olan bir şey vardı, o da Phileas Fogg’un senelerdir Londra’dan ayrılmadığıydı.” Phileas Fogg, kimsenin hakkında bir

Max Huber ve John Cort, Afrika seyahatleri sırasında bakımını üstlendikleri küçük Llanga ve onlara refakat eden ekiple birlikte medeniyete dönüş yolundadır. Ancak beklenmedik talihsizlikler onları Afrika’nın göbeğine, balta girmemiş Oubangi Ormanına sürükler. Burada karşılaştıkları şeyse bilimde çığır açarak adlarını tarihe yazacaktır, ya da öyle olduğunu sanırlar. Afrika’nın gizemli ormanları, oranın daha da gizemli sakinleri ve umulmadık bir kral… Peki, tüm zorluklara rağmen Max Huber, John Cort ve yoldaş