Şiir oldu bak Şiir oldun yine. Gözlerine bakarsan özlediğimsin şimdilerde. Herkes gitsin de, sen etme! Dur öylece. Siyahına kurban olduğum Yüreğin dert görmesin. Sendendir bu şiir. Sendendir bunca şiir…

Yıkılmış evleri gördüm, yıkılmış tarih! İçim acıdı. Çocukluğum çalınmıştı, onu aradım eski bir evin kapı tokmağında! Uzun zamandır Ulus'tan geçmemiştim. İller Bankası yıkılmış. Yine başka eski bir bina yerinde yok. Altındağ'da evler bir bir yıkılıyor. Dudu teyze, eski evlerden odun topluyor. Yıkılan anıları, kışın sobada yakacak. Belki onun evi de yakında yok edilecek. “Kızım, gazeteci misin?” diyor. “Yok! Anılarımı arıyorum.” diyorum.

DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Dünyadaki en zor şeydir, beklemek... Bir yanı umut, bir yanı nevmit; ölmek ile dirilmek... Bekleyiş... Ki; aslında, sabrediş... Aşkın berzahı... Cinnet mi, cennet mi?.. DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Artık, Aşk karar verecek... Üfleyenin yemini, gününü bekleyecek... Son harfin dibine, fidesini ekleyecek... DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Ben ve O... Hükümsüzüz... DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Allah'ım... Aşkı soldan, yazgısını sağdan ver... Ver ki, felah bulayım y

Eskiden keşfedilmiş, sınırları ve sayıları belli kelimelerle, hayata hep eskiden olduğu gibi mi bakmaya devam edeceğiz? Elbette ki bu sorunun cevabına “hayır” diyebiliriz. Bilim, sanat, felsefe gibi alanlarda meydana gelen kavramsal gelişmeler, yeni bakış açıları, yeni tarzlar, yeni kelimeler ve özgün olabilme çabası, yaratıcı bir karaktere sahip sanatçıların yaşamsal ve üretimsel motivasyonlarının kaynakları olmaktadır. “Öylesine Bir Tebessüm” adlı bu şiir seçkisinde, kimi yerde özgün varoluşsal çabayı, mi

…Ama alın teriyle çalışıp para ka¬zanmanın utanılacak, sıkılacak bir tarafı olabilir mi? Gün gelir insanın önüne ne fırsatlar çıkar, nice kapılar açılır, çekilen sı¬kıntılar bir gün sona ermez mi? Hayatta başarılı olmuş insan¬lar, daha önce ne sıkıntılar çektiklerini, hangi meşakkatli işler¬de çalıştıklarını anlatmıyorlar mı? Hem her zevalin bir kema¬li, her yokuşun bir inişi, her kışın bir baharı, her karanlık gecenin bir sa¬bahı yok mu? Hayatın kanunu bu değil mi? Zorluk da rahat¬lık da devamlı değil, nöb

Sonbaharda her zaman rüzgâr uğuldar. Gecenin sessizliğini bozan bu rüzgâr, bu yıl etkisini daha çok göstermeye yeminlidir sanki. En çok da o gecede gösteriyordur gücünü. Ağaçların yaprakları dökülmese de sonbahar meltemi kimilerinin deyişine göre bazı insanların hayatlarının son bulmasına yas tutuyor, kimileri de bunu malum kişi İngiltere’nin batısında bulunan Aurea Guid kasabasında son kez göründükten sonra tamamen yok olduğu bir kutlama olarak nitelendiriyordu. Fısıltı ve söylentiler her yerde, bazen az b

Ercan Baysal, 1954, Uşak-Eşme doğumludur. Eski adıyla, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünün Resim Bölümünden mezunudur. İlk gençlik yıllarında başladığı karikatür çalışmalarını, yirmi yedi yıllık öğretmenliğinin ardından sürdürmektedir.1980-1990 yılları arasında siyah beyaz, grafiksel çalışmalarını kartpostal olarak bastırmış, bu süre içinde yüz bin kartpostalın dağıtımını yapmıştır. 2000'li yıllarda ise uzun süre, aylık Müdafaa-i Hukuk dergisinde çizgileri yayımlanmıştır.Karikatürleri çok sayıda dergi, gazete v

Sona yaklaşıyoruz dedi bir ses,Düşündü, kaptanın hayali, ilerleyemediği bir son vardı zamanın içinde.Çözmek istemediği bir düğümdü sanki, gerçeğin tadına varmadan düğüm çözülmeyecekti.Gerçek neydi, gerçek kimin elindeydi?Bir bütün hikâyeye baktığında göremiyordu kaptan, hudutların sonunu.Sonsuzlukta mı kalmalıydı hayallerin gemisinde, yoksa sonsuzluğu mu yaratmalıydı bir şekilde?

Bu kitapta, 1900'e beş kala doğan dedem Hasan Efendi'nin çocukluğu, yaşadığı olaylar, sevdaları, dramatik şekilde biten hayatı ve bu olaylardan etkilenen köylülerin Hasan Efendi'yi dilden dile atmaları konu edilmiştir.İyimser düşünceler başarının, kötümserlik ise başarısızlığın başlangıcıdır.

Bitcoin’in ilk kez piyasaya sürülmesinin üzerinden 15 yıl geçti. Aradan geçen 15 yılın ardından, bu buluşun artık sadece çevrim içi bir oyun olmadığı kanıtlandı. Aksine, Bitcoin, piyasa testini geçen ve birçok insan tarafından gerçek dünya amaçları için kullanılan bir varlık hâline geldi. Artık Bitcoin’in gazetelerde, televizyonlarda ve popüler web sitelerinde ulusal para birimleriyle birlikte anıldığı bir noktaya ulaştık. Beş bölüm hâlinde yer verdiğimiz bu kitap, çoğu zaman gelişmeleri günbegün takip eden

Niyazi Kışla, 1957 yılında Çorum'da doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi yine Çorum'da tamamladı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü 1980 yılında bitirerek aynı yıl öğretmenliğe başladı. 2013 yılında emekli oldu. Emekliliğine bir yıl kala yazma serüvenine başladı. 2023 yılında da kitabını tamamladı.Birliktelik, karşılıklı mutlu edebilme çabasıdır. Akılsızı arkadan koşturmaktansa, akıllının izinden gitmek yeğdir.

Mucizevi Kırmızı Patik, bir kadının inatçı direncini, cesaretini anlatan, sarsıcı, sıra dışı bir hikâyedir. Her sayfasında, hayallerin peşinden koşmanın, zorluklarla mücadele etmenin ve en karanlık anlarda bile umudu yitirmemenin eşsiz gücünü keşfedeceksiniz.Zeliha, küçücük bir bebekken bir gece yarısı ölümün kıyısına itilir. Annesinin ördüğü kırmızı patiklerin ipliğine bağlı yaşamında, onlarca kişiye umut olur.Azimle hayallerinin peşinden koşan bir kadının, sınırları aşarak ne kadar ileri gidebileceğine, y

Din seçim, Türklük kaderdir...Hayatı boyunca sorgulayan, gerçeği arayan bir adamın, yaşadığı mucizeler sonrası geriye kalan hayatını tamamen ve köklü bir şekilde değiştirecek kararlar alması ve bu kararlar sonrası yaşadığı olaylar...

“İyi de ne fark eder ki? Şu anda bu kapalı kutu gibi olan yerdeyim. Güneş bile yok burada. Buradan tek çıkış yolu, öldükten sonra ceset yakma hücresinden küle dönerek oluyor. Suçlu veya suçsuz ne fark eder?” dedi.Yerinden yeniden fırladı. Yanına kadar geldi. Elini kalbinin üzerine koydu. “Şurasında ne taşıdığın her şeyden daha önemli. Başkasının sana yüksek sesle ‘suçlu’ diye bağırıp çağırması senin suçlu olduğun anlamına gelmez. İçinde hissettiğin önemli. Doğrusunu sen biliyorsun. Bence önemli olan da bu.”

Aydınlığın unuttukları... Abisi yüzünden başına geleceklerden kaçmak isteyen Ceren, karşısına çıkan ilk binaya sığınarak yardım ister. Ancak sığındığı yerin onun dönüm noktası olacağından da bihaberdir... Onlar karanlık ve aydınlıktı, ya aydınlık ağır basacak, bu lanet bitecekti ya da karanlık onların sonu olacaktı. Ceren ve Axel, hiç sona ermeyecek bir kâbusta kapana kısılmışlardı. Bütün kapılar kapandı. Karanlık bir sayfa açtılar kendilerine. Onun gözleri gibi karanlık...

Neslihan Hanım, Oğlu Serdar’a: “Oğlum, insanları olduğu gibi kabul etmeli.” derdi. İnsanların olumsuz yönlerini görür ve affetmeyi bilirdi. Yardım etmeyi severdi, çevresine ve çocuklarına sabırlı davranırdı, hoşgörülüydü. Bütün çabası, davranışlarıyla çocuklarına ve insanlara örnek olabilmekti. İnsanları değiştirmeye çalışmazdı. Bu sebepten çevresinde sevilir ve sayılırdı. Zaten hayat da böyle değil midir? Her insan farklı yaratılmıştı, huyları, bakış açıları, inançları, idealleri, hayalleri çeşitliydi. Asl

“Muhammed ile bir ruhsun sen, bir nursun sen ya Ali, on sekiz bin âlemin cisminde cansın ya Ali. Mertlerin şahı, Allah’ın arslanısın ya Ali, dillerde hû Muhammed’in arslanısın ya Ali. Kur’an’ın bürhanı sensin, cana cansın ya Ali, nebilerin, velilerin keremisin ya Ali.” (Hasan Çıkar Dede)

MIT bilgisayarları hangi tarihte medeniyetimizin sona ereceğini öngördü? İnsan türünde doğacak son çocuk hangi millete mensup olacaktı? Elon Musk “Kime istiyorsak darbe yaparız” mesajıyla dünyaya meydan mı okuyordu? Gıda işleme fabrikaları, üretim çiftlikleri, gıda işletmeleri ve ormanlarda kasıtlı olarak çıkarılan yangınlarda, hangi finanstan ve yatırımdan sorumlu şirkete başrolü vermişlerdi? Dünyanın gerçek kıyametinden önce kurguladıkları sürpriz kıyamet fragmanını bizleri neye razı etmek için kullanacak

Ne İçin Acı Çekiyoruz?.. Faraza Mutluluk Anlayışında, Şu Sözü Söyleyecek Noktaya Gelsin İnsan: “Süzme Mutluluğu Bulmak Mümkün Mü?.. Acı-Tatlı Yaşamak Bize Kalan...” Yahut Böyle Bir Kabullenişi De Yetersiz Kılan, Büyük Acılarla Eriyip, Gün Gün Eksilsin İnsan... Bu Raddede Olsa Bile Acılar Da Özümsenir, Hatta Mutluluklar Gibi... Yeter Ki, Ne İçin Acı Çektiğini Bilsin İnsan...

“… Ah kurban olduğumun Mustafa Kemal’i… Biraz daha yaşasaydın ne olurdu sanki?.. Sayende belki ben de okumuş, aklı ermiş, doğruyu yanlışı görmüş birisi olarak hayatımı yaşardım. Ah... Ah! Bundan geri bizimki de kuru hayal işte. Ocağın yanmış, ateşin sönmüş. Ömür denen şey kül olup bitmiş Geçmiş ola kız, Hatçe, Geçmiş ola.”