1964 yılında Edirne ilinin Uzunköprü ilçesinde doğdum. İlkokulu ve ortaokulu Uzunköprü'de okudum. Duygusal bir yapım olduğundan iletişim konusunda her zaman sessizliğimin arkasına sığındım ve kendimi ifade etmekte güçlük çektim. Bu, bana zarar veriyordu. Zamanla bunun yanlış olduğunu anladım, daha da olgunlaştım; hislerim, düşüncelerim ve mantığım doğrultusunda hareket etmeye başlayınca kendimi tanıdım ve hiç bilmediğim bir yönümü keşfettim. Şiir okumaya başlamıştım derken yüreğime gelen ilham, acı yaşanmış

Bazı geceler Ay'ı göremem ama bilirim gecenin içinde saklı olduğunu, kaybettiğim insanlarda öyle aslında, çok uzaktalar ama her daim içimde bir yerde saklılar... Aslında hayatı, tam olarak bitti dediği anda başlamıştı. Her şey henüz çok küçük bir çocukken kız kardeşinin gözünün önünde öldürülmesiyle ilk bulmuştu. Psikolojisi darmaduman olmuş, zamanla kendisiyle konuşmaya ve ayrı bir kişi olarak görmeye başlamıştı. Kardeşinin üzerine annesini kaybetmiş olma korkusuyla karşı karşıya geldiğinde, üçüncü derin k

Şiirlerle konuşurum ben Mısralarda hayat bulur hayallerim Gözyaşlarım akar, durmak bilmeden her satırda. Mısralarda hayat bulur en büyük aşklarım ve mısralarda saklıdır en derin sızım.. Benliğimi unutur; rüya ile hakikat arasında kaybolurum bazen Dalar giderim engin diyarlara, öylesine umarsızca Ve herşeye rağmen, şiirlerle aydınlanır, şiirlerle aydınlatırım dünyayı.. İstanbul gibi içelim bu akşam Öyle ağırdan alalım ki, öyle kedersiz İstanbul gibi sevelim bu akşam Şair nasıl da âşık Pierre Loti

Gülizar ve Kibar parıltılı ışıkların yandığı pavyonda, ayağa kalkarak kol kola girip dışarı çıkmaya çalıştılar. Her ikisi de bütün gece boyunca içtikleri sulandırılmış, viski görünümlü, içinde çok az alkol olsa da bu müşteri aldatma içkisinin verdiği bitkinlik içindeydi. Uyku gözlerinden aşağıya dökülüyordu. Göz kapaklarını zor açık tutuyorlardı. Zaten göz kapaklarındaki boya bile onlar için bir yük olmuştu. Uyumamak için göz kapaklarını zor tutuyorlardı. Düşmemek için birbirlerinin kollarına girmişlerdi.

Başarısızlığı ve umutsuzluğu kabul etmeyen, birbirinden yetenekli soruçturmacılardan oluşan hırsızılık büro ekibi... Türkiye'de suç kayıtlarına giren, gerçek hırsızlık olaylarının benzerleri ile karşılaşırsa... Sizce her temas göründüğü gibi mi iz bırakır? Yaşanmış olaylardan esinlenerek kurgulanmış bu sıra dışı hikayenin derinliklerinde kaybolmaya hazır mısınız?

Kimsenin kimseye dokunmadığı zamanlardı, hava gri bir kurşun gibi ağırdı. Kayboluşun kıyılarında yaşamayı seçiyorduk bilmeden, hep bir sonbahar sonuydu içimiz. Sonra bir gün batımı çöktü akşama, sonra gri bir gece... Altı çizilmiş bir sözcük gibiydik bir deniz kıyısında kumlara yazılan... Bu çöküş yaşlı bir çınar ağacının çöküşü gibi ihtişamlı bir çöküş değil inan bana, çünkü insan hep kendinden uzaklarda yaşar, yaşından büyük, bakışlarından yorgun... Eller bir tabuta uzanıyorlar, ağlar mıyım, azalır mıyım

Elinizdeki bu kitapta toplumun meselelerine kafa yorup, onları gönül imbiğinden geçirerek çareler aramaya çalıştık. Toplumun meselelerini gönül gözüyle görüp gönül diliyle ifade ettik. Gönül coştu, dil söyledi. Bazen baktık ki kelimeler kifayetsiz kaldı, o zaman da merhum Mehmet Akif'in mısralarına sığındık. Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım! Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa Oku zira onu yazdım iki söz yazdımsa. Hayır, hayal ile yoktur benim al

Hayatınızdaki sürprizlere hazır mısınız? Böyle bir sürprizle karşılaştığınızda ikinci bir planınız var mı? Ben dâhil kimsenin hazır olduğunu düşünmüyorum, plan yapmak şöyle dursun.Sürprizler aslında hep var, sadece size uğramamış. O yüzden haberiniz yok. Kiminin hasta bir çocuğu dünyaya gelir, kimi üçüz doğurur, kimi trafik kazasında engelli olur, kimi de Down sendromlu bir melek dünyaya getirir.Yalnız Ayşemelek bana Rabb'imin hediyesi, sürprizi, ödülü, onu özel kılan da bu. Tabii başlarda onun varlığıyla

Hayat bir plan dâhilinde gelişen olaylar zinciri zinciri midir, yoksa her şeyin herşeyin tesadüf eseri geliştiği olayların bir bütünü müdür? Hemen hemen herkes zamanla sormuştur kendine: Ben kimim, niye bu dünyaya geldim, bir amacım var mı? Kimisi için boş ve amaçsız, kimisi için gelişigüzel, kimisi için belki de gereğinden fazla anlam yüklenen zamanlar bütünü. Bu hayat yolculuğundaki yalnızlığımızda yanımızda bir rehber vardır aslında bize verilen. Bazen fısıldar, bazen bağırır, bazen de sızlar derinden. B

Fani Daima mı hüsran, Bir ayrılık, bir acı; Olmayacak mı kavuşma anı? Ne anımsayabiliyor ne de hayal edebiliyorum. Elbet kavuşma olacak. Çiçek, açmak için güneşe; Toprak, yaşamak için suya; Belki de bir kelle, urgana... Kim bilir bir gece ya da gündüz Habersizce gelen Biri var, beni bekleyen. Pembe çiçeği, çamurlu toprağı olan. Bir ömür ardımda, sevabıyla, günahıyla. Ne ilk kavuşmadır ne de son. İşte baş ucumda mezar taşım. Şimdi öpüşün, koklaşın.

Neden mutlu olamıyoruz? Mutluluğu neyde ve nerede arıyoruz? Para mı, aşk mı, eş mi, lüks araba mı, lüks ev mi, lüks eşya mı, lüks giysi mi yoksa kendimize yakışan kendi sevdiğimiz herhangi bir şey mi? Bizler yoksa bunlarla mutlu olacak şekilde mi yetiştirildik? Alper Yıldız bu ikinci kitabında, mutluluğu arama yollarını ve nedenlerini günlük yaşamın içinden örneklerle ve hikâyelerle anlatıyor. İşyerinde, evlilikte ve arkadaşlıkta üstünde çokta durmadığımız, görmeye yanaşmadığımız ya da göremediğimiz ufak

Üzgünüm. Bu not karlara karışacak küçük bir parça sıcaklıktan başka bir şey değil. Karları, ağaçları, kayalıkları terk ediyorum. Belki bir parça akarsuyu, tepeyi terk ediyorum. Çıplak ayaklarımı terk ediyorum. Üzgünüm. Rüzgarın sesini duyuyorum. Bitiyor mu? Sana bunları yazamazdım. Bana kalsın. Sadece, Seni Seviyorum

Annem 27 yaşında idi, bir gece vakti ışık oldu gitti. Işık durağında bizi gözlemekte ve beklemekte... Annem gittiğinde ben yedi,Zerrin beş, Cevriye de iki yaşındaydı. Işığımız söndü,karanlık acıyla birleşti, omzumuza çöktü. Bu ağırlık ne dindi ne de ara verdi, hep artarak devam etti. Üçümüz de hem öksüz hem de yetim kaldık. Ne hayat bize yetti ne de biz hayata yettik. Yerle gök arasında hep yarım, hep eksik kaldık. Her güneş doğumunda, Her ay hışırtısında, Her yıldız kaymasında anamızı aradık. He

Seçemedikleriniz... Ömrünün yirmi sekizinci mayısını yaşayan genç bir kadın... Alınyazısının seçimiyle şekillenen hayatı... Bu romanında Tezvaran satırlarıyla sizi "Tüm zamanlarda insan olma" bilincine taşıyor. Doğum tarihiniz, doğum yeriniz, adınız, aileniz sizin seçiminiz miydi? Başka bir yerde, başka bir zamanda doğsaydınız yaşamınız nasıl olacaktı? Kendinizden bir parça olarak gördüğünüz diliniz, ırkınız, vatanınız ve hatta dininiz... Ne kadar sizin parçanız? "Ama o benden değil!" dedikleriniz; el

Hayatını bir bütünlük içerisinde sürdüren insan, çok yönlü bir varlıktır. Maddi ve manevi yapısıyla kompleks bir kişiliktir. Birinin ihmale gelmesi, bazı sıkıntıları beraberinde getirir. Tek yönlü yetişen insan; çevresine çoğu zaman zararlı olmuştur. Maddesine önem verilip yetiştirilen insanlar, beden insanları olmuş ve her şeyi maddede görmüşlerdir. Bedenini ihmal edenler ise ruh insanı olmuş, bunda da bağnazlıklar ortaya çıkmıştır. Toplumun sağlıklı gelişmesini engelleyen bu iki hususun çok ciddi olarak e

Hare bu dünyada tanıdığınız en maceracı kedicik olabilir! Daha çok minikken hayalini kurmaya başladığı karlı dağa ulaşabilecek mi? Acaba kardan kedi yapmayı başarabilecek mi? Bu macerada tanışacağı dostlarından biri belki de siz olabilirsiniz...

Şiir aslında insanın düşünüp ve söylemek istediklerini söylememektir Bu anlamda şiir dilin değil yüreğin sesidir. Yürekte biriken duygular Zamanla büyür büyür bir volkana dönüşür, bir çağlayana olur Bundan dolayıdır ki gelişigüzeldir engel tanımaz. Şiirler bazen asidir Deli doludur olur kural dinlemez. Bazen mahzundur, masumdur, duygu Yüklüdür ve ağlamaklı olur.

Çoğumuz bir defa da olsa yenilmişizdir hayata. Belki bazılarımız birçok defa yenilmiş, birçok defa kazanmıştır. "Artık bittim, yürütemiyorum bu hayatı" dediğimiz anlarda bir sihirli değnek olsa ve yeniden başlatsa dediğiniz oldu mu hiç? İşte bu kitap "Başa Çıkamayanlar Oteli"nde Uğur, Elizabeth, Banu ve Orhan`ın nezdinde bize sihirli değnek olmaya aday. Onların hikayesi aslında birçoğumuzun başına gelen veya gelebilecek türden. Hayatla başa çıkamamışlar ve gazetede okudukları bir ilan üzerine içlerind

Tom Parker babasının arkadaşı ile yaşayan bir çocuktur. Ailesini ise hayatı boyunca hiç tanımamıştır. Bir gün eline geçen bir zarf hayatını tamamen değiştirecektir. Tom eline geçen bu zarfın gizemini çözmeye çalışırken bir yandan da hiç tanımadığı ailesinin izini bulabilecek mi? Tom ve arkadaşları bu macerada başarılı olabilecekler mi? Hadi gelin Tom ve arkadaşlarına zarfın gizemini çözmeleri için yardım edin. 'Her zarf sanıldığı kadar güvenli olmayabilir.'

Korkuyu unutmak kaç gün çalar bir kralın hayatından? Kendi gücüyle kör olmuş gözleri, görebilir mi halkının istik-balini? Bu kitap, yıkılmayı haketmiş bir düzenin hikâyesidir. Bir sabah uyandığında her şeyini kaybeden bir kral ve onun katledilmiş halkından kalanların mücadelesidir. Peki ya her şeyi iyileştirecek olan tüm acıları unutmakta mı saklıdır? Yoksa unutulan korkuyu farklı bir bedende tekrar hatırlamakta mı? Hatırlamaktadır... Çünkü korkunun olmadığı bir düzende aşkta imkânsızdır yaşam da.