“Gitmek istiyormuşsun, öyleyse git! Alıp götürdüklerinden bana ne, bıraktıklarından yana benim şikâyetim” *** “Gözlerini hatırlamıyorum, bakışların aklımda Göz göze gelince biz olurduk, bakıştıkça çocuk” *** “Bir şiir olur gelirsin Bir türkü olur kalırsın” *** “Babam şehirden gelen minibüsten inmiş, eve doğru yokuş yukarı yürüyor. Ellerindeki poşetleri doldurmuş olmanın gururu var yüzünde. Babamın gelişi demek, gazete kokusu

Bodrum Yalıkavak Gümüşkaya Sitesi’nde konumlanmış ve 907/3 olarak numaralanmış yazlık evimdeyim. Sabahın saat 10’u ve yazlığımın üst balkonundan Ege Denizini ve civarımızdaki siteleri seyretmekteyim. Karya Medeniyetinin ve Halikarnas Balıkçısının bu kadim topraklarına ilk defa 1993 yılında gelmiştim. Bodrum kocaman palmiye ağaçları ile süslü küçük bir ilçe idi. Her yeri mavi ve yeşil ile bürülü idi. Yalıkavak ise küçük bir köy idi. Bazı güzel villalar inşa ediliyordu ama Marinası yoktu. Gümüşlük’ten

Bu kitapta, okul yöneticilerinin kapsayıcı liderlik davranışları bağlamında rehber öğretmen/psikolojik danışmanların örgütsel mutlulukları üzerindeki etkisinin ne yönde ve düzeyde olduğunu belirlemek ve bu konuda çözüm önerileri geliştirmek hedeflenmiştir. Kitabın birinci bölümünde kapsayıcı liderlik ve özellikleri, ikinci bölümünde örgütsel mutluluk ve başat özellikleri, üçüncü, dördüncü ve beşinci bölümlerinde ise ilgili araştırma bölümlerine yer verilmiştir.

Mağdur çocukların ceza adalet sistemi içerisinde maruz kaldıkları ikincil mağduriyet, en az yaşadıkları birincil travma ve mağduriyet kadar örseleyicidir. Adli sürece dâhil olan mağdur çocuklar, yaşadığı olayı hiç tanımadığı birçok farklı kişiye tekrar tekrar anlatmak, hakları, hukuki süreç ve terminoloji konusunda bilgilendirilmemek, fiziki koşulların ve önlemlerin yetersizliği nedeniyle sanıkla ve istemediği diğer kişilerle yan yana gelmek, adli sistem aktörleri tarafından gelişim özelliklerinin ve ihtiya

Peride Celâl, üvey babasının memuriyet görevi dolayısıyla Anadolu’nun değişik kentlerinde bulunmuş, burada yakından tanıma imkânı bulduğu köylü kadınların hayat mücadelesini hikâyelerine taşımıştır. Bunun yanı sıra kentsoylu kadınların hayatlarını anlattığı hikâyeler de kaleme almıştır. Onun neredeyse bütün yazdıklarında kadınlar odakta yer alırlar ve büyük bir saltanat sürerler. Peride Celâl, bir kadın olarak yakından tanıdığı ve iyi bildiği bir dünyanın insanlarını gerçekçi bir bakışla yazmayı başa

“Şık giyinmiş bir dost kulağıma eğildi, … : ‘Aman Mahzuni, Aliden, Hasandan, Hüseyinden bahsetmek yasak’, dedi. … vurdum kara sazın döşüne. ‘Neler ettiler Aliye, Gam yeme gönül gam yeme, …. Birlik Partisi başkanının karşısında oturan birisi … sahneyi terk etmemi işaret etti. Bu sefer de çevirdim makamı … : ‘Elim kolum kelepçeli, Oy babo oy, Koltuk yumuşak ağam deli, Vay babo vay’ deyince sahneye adamlar geldi, sahneyi terk etmemi söyledi.” Mahsuni Şerif, (T)BP’nin 1967 yılında düzenlediği gecede sahn

Yüzüne baktım. Sanki ilk kez görüyormuşum gibi. Daha önce hiçbir yerde rastlamamışım gibi. Uzun saçları çark-ı asumandır, yıldızlardan daha parlaktır bakışları, papatyadan daha beyazdır teni, kaşları keman, yüzü şems-i kamer, dudakları bismillah çeker, dişleri dürdür, kirpiği ok, on sekiz bin âlem hüsnüne kuldur. İşte o, kıyasa gelmez böyle bir afet-i devrandır. Hüseyin Haydar da az adam değil. Yüzü bir şeye benzemez ama içi benzer ümmü-l kitaba. Doğruyu söyle Siliya, şem-i aselimiz yanmaz mı dersin?

Ülkemizin bilim kültürüne yapılan katkılar giderek artıyor. Gelişen teknolojinin, artan üniversite ve akademisyen sayısının bunda payı var. 1990’larda yılda 6 civarında olan yıllık akademik yayın sayısı günümüzde 35.000’lere ulaşmıştır. Bilimsel kongrelerde sunulan bildiriler ve hazırlanan tez sayılarında da dikkat çekici bir artış var. Son dönemlerde, gerek sayısal gerekse sosyal bilim alanında da editörlü kitap bölümü yazarlığı oldukça ilgi görmektedir. Editörlü kitap bölümü yazarlığı her şeyden

Türk şiirinin en büyük isimleri arasında Yunus Emre ilk sıralarda yer alır. Tasavvuf erbabından olan Yunus Emre ardında “Divan” ve “Risalet- ün Nushiyye” isimli iki eser bırakarak hayata gözlerini yummuştur. Kendinden sonra Anadolu coğrafyasında çok sayıda şairi etkilemiştir. “Gel gör beni aşk neyledi”, “Sordum sarı çiçeğe”, “Adı güzel kendi güzel Muhammed” Yunus Emre’nin en çok bilinen şiirleridir. 1991 yılı UNESCO tarafından “Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak dünya çapında kutlanmıştır. Türkçe’nin ilk büyük b

“1950 sonrası Türk Edebiyatı Üzerine İncelemeler” başlığını taşıyan bu kitap birbirinden bağımsız ancak tümü başlıkta yazılan dönem kapsamı içinde yazılmış eserlerle ile ilgili yazılardan oluşmaktadır. Bu kitap yedi bölümden oluşmaktadır. “Bedensel Yetersizliğin Türk Romanına Yansımaları” başlığını taşıyan ilk bölüm, birçok disiplinin odağında yer alan bedene dair farklı yaklaşımları ortaya koymakta ve Türk edebiyatında 16 romanda bedensel ve zihinsel engellilerin ne şekilde yansıtıldığına odaklanmaktadır.

buluşalım seninle Kadıköy’de hemen iskelenin önünde elinde bir şiir kitabı olsun Orhan Veli olabilir dilinde bir şarkı rüzgârlı olsun içinden bir vapur geçsin şarkının martılar bırakmaz zaten vapurun peşini bakalım boğaza martılara Haydarpaşa’ya bir dolup bir boşalan vapurlara gel buluşalım işte Kadıköy'de hemen iskelenin önünde karışırız sonra kalabalıklara

DEMOKRASİ, HUKUK DEVLETİ VE SİVİL TOPLUM Ali DEMİR Demokrasi kelimesinin kökleri Yunanca’dan gelir. Demokrasi iki ekten oluşur; demos, halk anlamına gelirken; kratos, yönetim demektir. Temel anlamıyla demokrasi, yönetimde hükümdarların ya da soylular sınıfının değil, halkın egemen olduğu bir siyasal düzendir. Demokrasi ortak çıkarları savunmak, yurttaşların, vatandaşların ve daha genel olarak bütün katılımcıların gereksinimlerini karşılamak üzerine kurulu bir ortak karar verme sürecidir. Bunu yaparken de

Beytü-l Hikme azgın bir rekabetin yaşandığı, mobing, kıskançlık, çekememezlik, kin ve nefret ateşi ile fokur fokur kaynayan bir cadı kazanıydı. Burada zayıflara yer yoktu. Burada güçsüzlere yer yoktu. Burada arkasızlar fazla barınamazdı. Güç, burada her şeyden ve her kanundan daha önemliydi. Güçlüyseniz, kimse önünüzde duramaz, kenara çekilirdi. Gücünüz varsa saygı görürdünüz, istediğinizi alırdınız, herkes sizden çekinir, kimse size dokunamazdı. Gücünüz yoksa hiç kimse size saygı göstermez, değer vermezdi.

Bedahşan bölgesi İsmailileri, Orta Asya'da tarihsel süreç içerisinde zamanla Farsileşmenin yada Türkleşmenin etkisi altında kalmaksızın, hala İslam öncesi kültür izlerini kendi İslami geleneği içerisinde baskın bir şekilde yaşatan, Pamirler ve Hindikuşların dağlı Tacikleridir. Kelâm-ı Pîr ise, onların İsmaililik yorumlarını en iyi şekilde yansıtan metindir denilebilir. Her ne kadar Bedahşan'a İsmaililiği getirmiş olan Nasır-ı Hüsrev'e atfedilen bir eser olsa da kitabın edebi dili bunun doğru olmadığını gös