Başkan, diğer konsey üyeleriyle tek tek bakıştı. Hepsi başlarıyla onay verdiler. Saldorf Elwin'e döndü. "Sen genç peri Elwin, merakının merkezine, ormanın dışına, sislerin ötesine, insanların arasına sürgüne gideceksin. Kanatların senden geçici süreyle alınacak. Onların haricindeki peri yeteneklerin kalıyor. Doğru davranışlarını görmeyi bekliyoruz." İlk kitabı Peri Fısıltıları ile okurlarına 'merhaba' diyen Sevil BÜTÜNER büyüleyici ve fantastik bir gençlik romanıyla yolculuğuna devam ediyor. Başkan Saldorf

Oya ile Orkun bu yaz tatilinde de babaannelerinin yanına giderler. Eski Tanrılar Şehri'nde yeni serüvenler onları beklemektedir. Afacan Orkun, Oya'nın tüm uyarılarına karşın işleri zaman zaman karıştırsa da Asklepios ile ölümsüzlük ilacının peşine düşerler; Yankı ile Nergis'in aşkına tanıklık ederler. Ama bir gün Zeus, Çoban Paris' e çok zor bir görev verir. Altın elmayı en güzele verecektir. Hera mı? Athena mı? Afrodit mi? En güzel kim? İşe Orkun karışırsa ne olur dersiniz? Peki, Troya Savaşı'nı sizce kim

Robot Arı Şaşa, kanatlarının takıldığı ilk gün açık kalan pencereden uçup, kaybolur. Şaşa laboratuvara geri dönebilecek mi? Acaba bu heyecan dolu macerada Şaşa'nın başına neler gelecek?..

Onu göremedik, sesini duyamadık, kokusunu alamadık, tadını bilemedik, ama dokunmamak gerektiğini iyi öğrendik. Yaşamımız ansızın değişti, günlerimiz 'Ah! Vah!' ederek geçti. Şaşırdık, endişelendik. Bu eserde yirmi bir yazar bir araya geldi. Korona günlerinde yaşadıklarımızı çocuklar için öyküleştirdi.

Karanlık perilerin gün geçtikçe güçlendiği ... Lanetli tılsımların felaketleri tetiklediği başka dünyada ... Mitoloji, rüya ve gerçek birbirinin içinde dönerken göğe doğru yükselen bir okul ... Bir akademi ... PERİ AKADEMİSİ Şimdiye dek hiçbir romanda perilerle ilgili bu kadar gerçek bilgi paylaşılmadı. Hatta hiçbir okur, periler dünyasına bu kadar çok dahil olmadı. ELIDA BELENUS ailesiyle normal ve sıkıcı bir hayat sürerken, önce rüyalarına sonra da hayatına giren kara kaftanlı yabancı sayesinde ke

İdil oyun oynamayı çok seviyor ama arkadaş bulamıyordu. Yine böyle tek başına kaldığı bir günde, okulun arka bahçesinde mavi çocuğu gördü. Bakalım bu gizemli karşılaşma ile başlayan kovalamacanın sonunda neler olacak? Ödüllü yazar Dilge Güney'in kaleminden zorbalık, arkadaşlık ve oyun üzerine sürükleyici bir öykü. İdil'in başından geçenleri eğlenceli üslubuyla aktaran yazar, öğrencilere ve öğretmenlere mavi bir ışık yakıyor.

... Agatha meraktan çatlamak üzereydi. Ağaçtan dikkatlice indi, yapraklardan dolayı çok rahat göremiyordu konağın kapısını. Bahçe duvarının önüne geldi, elmasından büyük bir ısırık daha alıp duvarın ardına fırlattı. Bir ayağını duvarda gördüğü deliğe geçirdi. O sırada genç adam kucağında battaniyeye sarılı büyük bir şeyle tekrar dışarı çıktı. Kucağındaki yükü bahçenin ortasındaki büyük çınar ağacının altına koydu. Battaniyeyi açtı, katlayıp kenara bıraktı... ... Agatha çok korkmuştu, çığlık atmamak için dud

Gizem, Çılgın Sokak, Şimşek Apartmanı'nda oturmaktadır. Üç katlı bu apartmanda hemen hemen kendi yaşında olan arkadaşları Esra, Rengiz, İskender, Barkın, Alev ve Ateş de yaşamaktadır. Ama isimlere aldanmayın. Burada hayat çok sıkıcı geçmektedir. Ta ki o yaza kadar. Gizem'e gelen gizemli paketle başlayan olaylar, Şimşek Apartmanı'nın çocuklarını çılgın bir yaza sürükleyecektir. Artık onlar gizemleri tek tek çözümleyecek olan birer dedektiftir.

İyi ve mutlu insanların yaşadığı Dikköy isimli bir köy vardır. Dik bir tepenin katlarına kurulu olduğu için en üst katına ulaşmak oldukça zahmetlidir. Özellikle engelli köylülerin katlar arasında dolaşması çok zordur. Mayka isimli çocuk bu soruna bir çözüm bulur. Marangoz babası ile birlikte Dikköy'e bir asansör yaparlar. Bu asansör ilginç bir enerjiyle çalışır. Köpek enerjisi... Fakat bir süre sonra köye köpekleri sevmeyen Kırmızı bir yabancı gelir. Kırmızı yabancı köpeklerden kurtulmak için asansörü çalış

"Ciddi bir ameliyat ve tedavi yapılmazsa bu yavruölür," dedi Veysel arkadaşlarına. İçlerinden biri; "Annesi buralarda olduğuna göre, oiyileştiremez mi?" diye sordu. "Derler ya, anneler yalayarakyaraları iyileştirir diye!" "Olmaz," diye yanıtladı Veysel.

Yazarlık hayalleri kuran Anka'yla ünlü yazar Biranda Sarin'in yolları tuhaf bir rastlantı sonucu kesişir. İkili kısa sürede dost olur, ancak Biranda Sarin'in birdenbire yeryüzünden silinmesiyle işler değişir. Anka bir yandan ailevi sorunlarla, ilk aşkın çıkmazlarıyla ve dünyanın karmaşasıyla boğuşurken diğer yandan da hayranı olduğu yazarın peşine düşer. Bu macerayla bambaşka evrenlere sürüklenir. Son Yelkovan, su altı bahçelerinde, zamansız diyarlarda, yelkovan kuşunun kanatlarında fantastik bir macera.

" Biz evinde bulamadığı pek çok şeyi sokaklarda bulan çocuklardık.
 Sevgiyi, oyunu, arkadaşlığı, paylaşmayı, macerayı... Biz çocukken sokakların kapısı açıktı, ara sıra da eve giderdik. Mutluyduk, Antika gibi..."

Peribacasını içinde gerçekten periler mi var? Eğer merak ediyorsan Maya ve Şubinnu ile bu gizemli yolculuğa çıkabilirsin.

Muti, Patenya Ormanı'nın kıyısındaki Ripyat Kasabası'nda yaşıyor. Ormanın kalbi var mıdır? Toprak Ana nerededir? Hayvanlar nasıl konuşur? İnamata Nehri nereye akar? Hangi ağacın dallarında mutlu sonlar yetişir? Hepsini biliyor! Daha da önemlisi sihirli güçleriyle ormanı tehlikelerden koruyor. Siz de Muti ile beraber Ormanın Kalbi'ne gitmek, Toprak Ana ile tanışmak, ormandaki canlılara yardım etmek ister misiniz? Haydi o zaman açın kapağını kitabın.

ombiş Tekir! Kaba gücüyle ortalığı kırıp döken azman bir kedi!.. Öyle ki dalaşmadığı, didişmediği gün yok! Herkes ondan yaka silkiyor. Derken bizim yaramazı ilgilendiren bir serüven başlıyor birden. Ama ne serüven!.. Sen misin uluorta meydan okuyan?.. Tombiş Tekir, kendi halinde suspus bir kedi olup çıkıyor sonunda. Olayların nasıl geliştiğini merak edenler, bu kitabın kapağını kaldırmak zorunda! Bizden söylemesi!..

Ze, arkadasi Zürafa Hanim ile birlikte annesinin çocuklugunu aramaya çikar. Dolaptaki karnaval ile baslayan bu esrarengiz yolculuk, acaba onlari nerelere götürecek? Bir annenin çocuklugu kendisinden ne kadar uzaga gitmis olabilir?

Hayalbazlar Geçidi'ne ulaşmak için, Patenya Ormanı'na doğru yola çıkın. Vardığınızda orman gri renkli tuhaf bir kozayla kaplıysa korkmayın! Kozanın içinde yaşam devam ediyor. Ormanın derinliklerinde Kayın Ağacı'nı bulun. Eğer üzerinde '9' yazan kapıyı göremiyorsanız ve orada Geçit İyesi sizi beklemiyorsa, Hayalbazlar Geçidi kapanmış demektir. Unutmayın! Geçidi yeniden açacak gücünüz var! Bu geçitten sadece hayalbazlar geçebilir. Başarırsanız, Mitosya'da bambaşka bir dünya sizi bekliyor!

Gökyüzünde gri bir bulutun içinde yaşarmış Minik Yağmur Damlası. Oradan yeryüzüne bakarmış. En çok denizleri izlemeyi sever, dalgaların köpükleriyle oynamayı hayal edermiş. Bir gün buluttan kendisini bırakmasını istemiş. Rüzgârın da yardımıyla maceralarla dolu bir yolculuğa çıkmış. Artık hayal ettiği yerde, hayallerini yaşıyormuş. Tuzlu Damla'yla yaz mevsimini, Bilge Damla'yla sonbaharı, Buz Damla'yla kışı ve Süslü Damla'yla ilkbaharı yaşamış. Arkadaşları sayesinde sadece mevsimleri değil denizleri, nehir

Balarısı Ramba'nın gözleri doldu. "İşte Yusufçuk kardeşim," dedi. "İşte ben böyle bir dünya istiyorum. Düşmanlığın olmadığı yaban arıları ile balarılarının yardımlaştığı işçi arıların kraliçe ve erkek arılar tarafından sömürülmediği bir dünya..." Yusufçuk "Bir de önyargıların değil aklın egemen olduğu barış ve dostluğun yüce değerler sayıldığı bir dünya," diye ekledi. Yusufçuk hem çok yorulmuş hemde duygusallaşmıştı. "Biri çıksada bunların olacağını bana söylese inanmazdım. Meğer barış ne kolaymış! Az ö