Jacques Lacan’ın psikanalitik teorilerinin Budist felsefeyle uyumlu olmadığına ilişkin ikna edici bir argüman bu kitap. Budizm kopuşu ve arzunun ortadan kaldırılmasını vurgular, oysa Lacan’a göre arzu insan davranışının itici gücü ve bilinçdışının önemli bir bileşenidir.Budizm “arzu çemberi”nden çıkışı kutlarken Lacan öznenin tam da bu “çember”edüşüşünü kutlar: kişinin “arzusundan ödün vermemesi” tüm gerçekliği dengedençıkaran çılgınca bir arzuya radikal, öznel bir bağlılık anlamına gelir.Zizek’in görünüşte

Her ne kadar Budistler tarihsel Buda’yı göz ardı etseler de Budizm ve Buda’ya olan ilgi, Uzak Doğu felsefeleri, yoga ve meditasyon merkezleriyle birlikte Avrupa’da ve dünyanın pek çok yerinde artmaktadır. Bu durum, Buda’nın hayat hikâyesine ve getirdiği öğretiye, inananlarının ortaya koyduğu bakış açısı dışında yeni bakış açıları kazandırmaktadır. Bu da tamamen tarihsel verilere dayanarak Buda’nın hayat hikâyesi yazılabilir mi veya Buda’nın hayat hikâyesi mitolojik unsurlardan arındırılarak ortaya konabilir

Budizm dünya genelinde milyonlarca insan tarafından benimsenen bir dindir. İnananları genellikle Asya kıtasında bulunan Çin, Japonya, Kore, Tayland, Myanmar, Kamboçya, Sri Lanka gibi ülkelerde yaşamaktadır. Günümüzde Batı’da Budizm’in popülerliğinin arttığı ve birçok insanın Budist öğretileri postmodern hayat tarzına adapte ederek benimsediği görülmektedir. Meditasyon, yoga gibi uygulamalar aracılığıyla modern dünyada birçok kişi tarafından Budizm benimsenmiştir. Budist öğretilerin zihinsel sağlık, stres yö

Bilindiği üzere, tarih boyunca birçok halkla savaşan Türkler, Uygurların Manihaizm ve Budizm gibi öğretileri benimsemesi ile ‘savaşçı’ kimliklerinden uzak kalmışlardır. Hem bir nesneler sistemi hem de nesneler üzerine sembolik yorumlar olarak anlaşılan özellikle maddeselliğin önemli rol oynadığı dinî bir öğreti olan Budizm’e dair ritüel uygulamalarında birçok nesne sembolik işleve sahiptir. Bu kategoride yer alan nesneler, eski Hint savaşlarında yaralama ve öldürme gibi amaçlarla kullanılan savaş aletleridi

Cehalet, ıstırabın tek sebebidir. 14. Dalai Lama, 1981 yılında Harvard Üniversitesi’nde bir dizi konferans verdi. Budist teori ve uygulamasına derinlemesine giriş yapma niyetiyle başlayan bu konferanslar, sevgi ve merhamet üzerine ilham verici tavsiyelerle dolu zamanı aşan bir kitaba dönüştü. Bu derinlikli konferansların başlıca konuları bilim ve din arasındaki ilişki, bilincin doğası ve seviyeleri, bencillikten, düalizmden ve nondüalizmden arınmış bir sistemde insan olmanın anlamı, düşük benlik değeri ile

Asya'nın en etkili dini öğretmeni Buda, kendini hem coğrafi olarak İndus'tan Himalayalar'a kadar uzanan bir alanda hem de insanların kalbinde derin bir yerde bulmuştur. Bu öğretinin genişleyen etkisi, Seylan'dan Çin'e kadar yayılmış, birçok kalpte dini bir aydınlanma yaratmıştır. Buda'nın öğretisi, Konfüçyüs'ün pratiklikle bezeli dini anlayışından radikal bir şekilde ayrılırken, Hıristiyanlıkla pek çok benzerlik gösterir. Bir yandan mistisizm ve çilecilik, diğer yandan kişisel davranış kuralları ve bir yara

1990'ların başında yüksek lisansını yaparken, Chris Niebauer psikoloji ve nörobilimdeki son keşifler ile Budizm, Taoizm ve diğer Doğu felsefeleri arasında çarpıcı benzerlikler fark etmeye başladı. Bulgularını bir hocasına sunduğunda, fikirleri "tamamen tesadüf, başka bir şey değil" diyerek hemen reddedildi. 20 yıl sonraya sarıldığında Niebauer kadrolu bir profesör olmuşken bir öğrenci olarak bulduğu Budizm ve nörobilim bağlantısı, artık kütüphanelerde kendi başına bir tür olarak yer kaplıyordu. Ancak Nieba

Zihin, beynin fiziksel süreçlerinin geçici bir yan etkisi midir? Bilimin henüz tanımlayamadığı kadar incelikli bilinç biçimleri var mıdır? Bilinç nasıl oluşur? 1989 yılında tarih beklenmedik bir şekilde 14 Dalai Lama ile bir grup sinirbilimci ve psikiyatr arasındaki özel bir toplantıya tanıklık etti. Zihin ve Yaşam Enstitüsü tarafından düzenlenen bu tartışmada Batı bilimi ve din arasında boşluk yaratan en sıkıntılı sorular ele alındı. Günümüz Budist lideri 14 Dalai Lama ile bir grup Batılı seçkin sinir

Walter Ruben’in ‘Buddhizm Tarihi’ adlı kitabı Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi tarafından 1947 yılında basılmış, belli bir dönem Buddhizm konusunda aydınlatıcı olmuş önemli bir çalışmadır. Fakat bir zaman sonra tükenip bir daha basılmaması sonucu Buddhizm’i öğrenmek isteyenler bu eserdeki önemli bilgilerden mahrum kalmıştır. Uzun yıllar hissedilen eksiklik nihayet elinizdeki bu kitapla giderilmiş olmaktadır. Ruben eserine Cataka masal birikimlerini anlatarak başlar. Masallardaki Buddhist

Belçikali Hindolog ve Buddhist kültürü araştırmacısı Louis de La Valleé-Poussin'in kısa ve öz bir biçimde ifade ettigi gibi "Buddhizm bir disiplindir." Dolayısıyla özünde kültüre ait birçok unsuru barındırmaktadır. Buddhizm öncelikle; Brahmanizm'e karşı muhalif bir düşünce hareketi olarak algılanmış sonrasında dayandırıldığı fikir ve ögretilerle Hint’e ait bir felsefe olarak gelişerek nihayetinde, tarihsel süreçteki degişimi ve devinimi sebebiyle bir din olarak dünya kültür mirasi birikimindeki yerini almış

Bu bilgelik ve içgörü dolu eserle Charlotte Kasl, hayatın cevaplara en çok ihtiyaç duyduğumuz aşamasına spiritüel rehberlik, egzersizler ve pratik uygulamalarla imzasını atıyor. Buda’nın Çocuğu Olursa, çocuklarını birlik duygusu, adanmışlık ve anlayışla yetiştirebilmeleri için ebeveynlere yardım ediyor. Bunu yaparken de evde huzur bulmanın daha barışçıl bir dünya yaratmaya giden yol olduğunu gösteriyor. “Ebeveynlerin içinde yaşadıkları topluma kendine güvenen, sevgi dolu ve üretken bireyler kazandırmasına y

Birbirimiz için en iyisini isteyerek bir araya geldiğimizde “biz” alanı ortaya çıkar. Kalbin önemli meseleleri hakkında derin, bilge ve aynı zamanda mizahi bir üslupla konuşma yeteneğiyle tanınan Charlotte Kasl, tatmin edici ve canlı ilişkiler yaratmamızın yolunu gösteriyor. “Terapist ve spiritüel danışman Charlotte Kasl, Buda’nın bilgeliğiyle karmaşık ilişkiler dünyasına ışık tutuyor.” -Marianne Williamson Buda Evlenirse, Budizm, Sufizm ve diğer manevi geleneklerin temel öğretilerini psikolojinin unsurları

Byung-Chul Han, Batı düşüncesiyle karşılaştırarak Zen Budizm’in boşluk, hiçlik, dostluk gibi temel kavramlarını açıklamakta ve felsefi potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu mukayeseli yöntem, Uzak Doğu’nun köklerini ve Batı’dan farkını göstermektedir. Zen Budizm üzerinden “felsefe yapmak” kavramsal bilgiye karşı yaşamsal bilginin önemini belirlemekte, sessizlik içindeki esrarengiz dil kullanımında mevcut olan gücü gün ışığına çıkarmaktadır. Platon’dan Nietzsche’ye, Leibniz’den Heidegger’e Batı düşüncesiyle U

Hayatı boyunca ayrımcılıkla ve zorluklarla mücadele etmiş Zenju, Buda'nın öğretilerini kendi dönüşüm tecrübesinden doğan taze ve güçlü bir sesle yeniden canlandırıyor. Buda kimdi ve insanlara ne öğretti? Zen ve zazen nedir? Meditasyon esnasında ne oluyor? Farkındalık nedir? Herkes aydınlanabilir mi? Budist keşişler neden kafalarını kazıtıp cübbe giyiyorlar? Bütün Budistler vejetaryen midir? Budistlerin İncil ya da Kuran gibi kutsal bir kitapları var mı? Peki, ya Tanrı inançları? Bu ve bunun gibi onlar