Elinizde tutmuş olduğunuz eser bir edebiyat çalışmasıdır. Sayfaları çevirdikçe farklı yüreklerin seslerini duyacaksınız. Gönül gözleri bambaşka bakan, yürek sesleri farklı çağlayan tınılarla tanışacaksınız. Her bir şırıltının ahengi ve notaları içinde kendinize uyan damlalarla karşılaşacaksınız. Dünyan/In Ucundaki Fener Radyosu olarak sayısız şiirlerle beslenen bir topluluğuz. Kalbiyle duyan, hisseden, yazan, çizen bireyler olmanın haricinde; ülkesini ve yurdunu seven; yurdunu sevenleri de seven geniş bir

Aklımdan geçiyor gün batımı Güneş saçlarına vurulmuş Dalgalar ayaklarında esir Deniz gözlerinde kaybolmuş Aklımdan geçiyor gün batımı Gölgeler kaçarken yakamozdan Ay yüzünde beliren gülüşün Yıldızları dökecek suya birazdan Aklımdan geçiyor gün batımı Akşamın meltemi okşarken tenini Bir yerlerde tomurcuklar açacak Kıyıdan martılar haykıracak yeminini Aklımdan geçiyor gün batımı Kızkulesi'nden bakarken Galata ya Yunusların şarkısını dinlerim El sallarım selam gitsin öteye Aklımdan geçiyor gün batımı Başım

Konuşamadım; dizimdeki acıyla, yüreğimdeki acı iç içe geçmişti. Peruğum çamur içindeydi, elime aldım, hayalet gibi evimin yolunu tuttum. Tuttuğum yol, o an o kadar uzun gelmişti ki, ayaklarımın sesi, içimde kırılan can kırıklarının sesiyle yankılanıyordu.Eve varır varmaz soluğu lavaboda aldım. İlk kez avazım çıktığı kadar ağladım, peruğu duvara fırlattım, gözlerim kan çanağına dönmüştü. Aynadaki yüzüme bakıyorum; korkuyla bakan, ürkek beni görüyorum. Kendisiyle boğuşup duran o şaşkın, o iç içe geçmiş beni..

Hoşgeldin Bey'im Sen ki çekecek bir keşke dilimdeCemreler düşürürcesine Halatlarla tutunurmuş sevdalar şehirlereYokluğuna yazılı üç beş nöbetlerinde Keskin sevilerin şarabı yüzyıllık mıydı ellerindeBeyim İçersem o meyiBilmez misinSessiz bir feryat akar iliklerime Bilmez misin beyimBir mızrabın ucunda sallanır boynum Tenine özlem yıkar bentlerimiBir isyanla kurulur yeni şehirlerSen zenginliğindeBen kıtlığında Anlar zaman sensiz öldüren celseler sonunda haksızlığını Geceyi sarar buruşturulmuş sevdalarDeliresi

Okurken; derin, köklü, tutkulu ve bir o kadar da karmaşık bir yada bir kaç aşk hikayesinin sergilendiği bir tiyatro sahnesinde hissedeceksiniz kendinizi. İrade ile karar verme ve hareket etme yetisinin kaybı, herhangi bir harekette kararsızlık hali gösterme hastalığıdır abulia. Kararsızlıklarımızı, umutsuzluklarımızı hastalığa dönüştürmeden, sevdalarımıza ve yaşamımıza sahip çıkmanın, elimizdekilerin değerini bilmenin, aşkın olduğu kadar kendimizin de değerli ve büyük olduğunu görmenizi sağlayacak, bir çı

Kış geceleri uzun olurdu bu topraklarda günlük işler bittikten sonra yemek yenirdi hep birlikte. Çay demlenir, çerez çıkartılırdı masalara. Bütün ev halkı bir odada (gürül gürül yanan sobanın efrafında toplanılır) dedemin bize anlattığı hikayeleri dinlerdik. Kimi zamanda yaşanmış öyküleri anlatırdı. Gaz lambasının ışığında hüzünlü bir o kadarda acı öyküleri anlatırdı. Ne kadar çileli bir yaşamımız varmış. Azrail bile fazla mesaide buralarda diye düşünürdüm. Gün geldi elektrik girdi hayatımıza, birer birer

MADEN OCAĞINDA GÖÇÜK Maden ocağında göçük Gitti canımın cananı Henüz yirmi beşten küçük Yitti canımın cananı Sesini duydum derinden Kımıldamadı yerinden Beni tepenin birinden İtti canımın cananı Yuvamızı yeni kurduk Nice hayal edip durduk Kapımıza kilit vurduk Bitti canınım cananı AKBAŞ yoktu böyle huyun Evimde toplandı soyun Tabuta saklanıp oyun Etti canımın cananı Hasan AKBAŞ

Füsun ile Kerim birbirlerini ilk gördüklerinde; Pek çoğumuzun yaşadığı sevgi selinde boğulur gibi olurlar... Sevgi ile yaklaşırlar birbirlerine... Ben değil, Biz olmuşlardır artık. Sonramı? Bu kitabı okurken sayfaları arasındakendinizi bulacağınıza Inanarak; sonrasını sizlerin yorumuna bırakıyorum. Nazmiye Bağcı Çaylıoğlu

Benimle kal demiyorum Fermanlar kalsın sende Tevekkülün bende Durdur Züleyha - Yusuf aşkı Sana yar ettiğim Gece -Gündüz Ay-Güneş adına da sev beni Ya da terk et Nasılsa şah damarında Kazılı kaldı ismim lütfettiğim... Bil ki yüreğim yıkılsa da Med Cezir ile Artık ben Merve Sende Safa olsak bile Seni her daim ruhumda taşıyorum Git gidebiliyorsan... MİHRİMAH LİDİA CHERİELİUC

- Hani seninle bir bahar ikindisi Rumelihisarı'nda Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda gezerken birden bir sağanak başlamıştı. Yağan yağmura aldırmadan sahile doğru yürüyorduk. Yağmurun ahşap evlerin kiremitlerinde çıkardığı sesler, saçaklardan taşlara dökülen, buralardan sıçrayan damlalar... Sonra kaldırımların kıyılarından denize doğru akan ufak sellerin şırıltıları, ne kadar güzeldi. Bir orkestra ahengi vardı o seslerde. Bir tarihin ortasında Hisarlar, yaşlanmış ahşap evler, serviler, kaldırdım taşları; ba

Evrenin dilindeki harflerle bir ses, bir nefes tadında hislerde buluşan ben; SİBEL İNAN... Doğum ile ölüm arasında fani olan bedenim,emanet elbiselerin üzerinden atlayan ruhum ve de 29 harfle işbirliği yapan duygularımla, şiir tadıyla ömrümün sayfalarına düşen, HARFLER... Kırmızı harfler birbirine dikildiğinde Aşk'ın rengi diye okunur,siyah'ın içinden kırgın yüreklere hüzün olarak dokunur. Her yolculuktan hayatlara damlayan RENKLER... Bu kitabın geliriyle bir köy okulunun derslik

Aslında; insan doğduğu enden itibaren Hep kendine doğru yol alır. Kimi yolun başında rastlar kendine, kimi Yolun ortasında, kimide yolun sonunda. Kendine rastlayan insan şanslıdır. Kendine rastlamayanlar ise hep başka Benliklerin tutsağı olmuşlardır. Fikirleri yoktur, felsefeleri yoktur. Köle gibi yaşarlar ve köle olarak ölürler. Mutlu olmak için insan once kendini Keşfetmelidir. Kendinin farkına varmalıdır. Çünkü mutluluk ve başarı orada gizlidir. (Tanıtım Bülteninden)

Sacide Bolcan'ı Dinlerken ve Okurken ... Büyük Atatürk'ün anılarının yaşatılmasında, bugünkü kuşaklara tanıtılmasında, sevdirilmesinde Sacide Bolcan gibi ilerici aydınlara, araştırmacılara çok şeyler borçluyuz. Sacide Bolcan yıllar boyu İçişleri Bakanlığı'nda, üniversitelerde, tarih kurumlarında ve belediyelerdeki görevlerinin yanı sıra bir hobi olarak kendini Atatürk'e adamış devrimci bir insan. Son yıllarda yüzden fazla konuşma yaparak aydınlara ve gençlere büyük kurtarıcının az bilinen yanlarını anlat

Kaç yağmurlu ikindi geçti Gidişinin üzerinden Kaç yaprak maziye savruldu Son bahar takviminden İster istemez sakarlaşıyorum Seni düşünürken derinden Aklım sendin... Fikrim sendin... Aşkım sen...

Atasözü; Atalarımızın yaşantıları, tecrübe ve müşahedelerine dayalı öğüt ve düşüncelerini kısa ve özlü nakleden sözlerine denilmektedir. Çerkes Atasözlerine bakıp incelediğimizde, yaşantılarında nelere önem verdikleri, nelere hiç değer vermedikleri açıkça görülür. Atasözlerinde açıkça görüldüğü gibi, saygı, sevgi, mertlik, dürüstlük, özverili olma, ayıplı yaşamamak gibi fazilet sayılan evrensel değerler Çerkes yaşamında zirve yapmaktadır. Atasözleri ve deyimler aynen tercüme edilememektedir. Bazı sözc

Bir devrim türküsü tutturmuştuk dağda bayırda, ovada köyde, kentte şehirde söyleyip durduk insanca yaşamak için. Herkes okusun cahil kalmasın, kula kulluk etmesin. Kimsenin değildi bu eser, halkın türküsüydü. Hep bir ağızdan gırtlaklar yırtılıncaya dek söyleniyordu. Bir gün birileri çıkıp sazımıza ayar çekti. Bozuldu manası ahengi türkülerin. Araya nifak tohumları ekildi. Kardeş kardeşe kıydı. Siz biz diye ayrıldık. Yazılar duvarlardan silindi. Tanklar yürüdü. Postallar çiğnedi umut çiçeklerini. Çeşmeler ku

Şiirleri beraber okuyup, türküleri beraber söyleyip, omuz omuza halaylara durup, barış güvercinlerini uçuracağımız günlerin yakın olması dileğiyle... Gülümse Var mı öyle yürekteki alevlerin dumanını tüttürmek ğöğe Var mı Gözeleri taşırıp döndürmek sele Vurulur mu umudun ayağına zincir Eline kelepçe Hiç gördün mü sabahı olmayan bir gece Gülümse Nakış olsun ömre Gülümse İnat her şeye Gülümse Düşünsünler niye Gülümse Dudağının kıvrımında dönsün eyleme Gülümse

Annemin iki gözü iki çeşme. Babam üzgündü ama buna ragmen yüzünde bir gurur ve bir sevinç ifadesi vardı. Beni yolcu etmek için ailenin bütün fertleri toplanmıştı. Ağlaşmalar, sarılmalar... Ayrılık elbette zordur ama benim için o gün davulun, zurnanın çalınacağı, halaylar çekileceği bir gündü. Çünkü özgürlüğe doğru bir yol alır gibiydim. Sanki bir kuş olup tavanda açılan ufak pencereden bir başka dünyaya uçacağım. Fakirlik her kapıyı çaldırır. İşçi olarak gitmiyorum gerçi Almanya'ya ama bir yolunu bulup işçi

Dünyaya mal olmuş ve dünyanın örnek aldığı bir lider hakkında söz söylemeye gerek yoktur, fakat yine de kısa da olsa O'nun hakkında birkaç söz etmek isterim. İster sevin ister sevmeyin; Mustafa Kemal Atatürk tartışmasız bir dünya lideridir ve emsali bir lider yoktur. O'nu taklit edenler oldu ama başarılı olamadılar. İcraatlarıyla yarışa girenler oldu ama başaramadılar. İftiralarla, yalanlarla, ağıza alınamayacak her türlü karamalarla... küçük düşürmeye çalıştılar ama başaramadılar. Başarmalarıda mümkün d