Doğu bilgeliğinin en başta gelen kaynaklarından biri... Hintlilerin kutsal kitabı... Bir yaşam felsefesi... Bir şiir... Mahabharata destanının bir parçası... Savaş başlamak üzere... Savaş alanının ortasındaki bir atlı arabanın içinde, savaşmak isteyen bir yiğit diz çökmüş, okunu yayını elinden bırakmış... Arabacısından Bhagavat-Gita'yı dinliyor... Uyanıyor, bilinçleniyor... Arabacı bilinç, atlar kamçılanan istekler, savaş yaşam, tekerlek zaman, araba beden, arabanın sahibiyse ben... Ya kendisini herşeyden a

Dünyaca ünlü Çin ve evrensel seksbilim uzmanı Jolan chang bestseller olmuş Taocu Sevişme ve Seks adlı kitabında eski Taocu felsefenin çağdaş cinsel tekniklere nasıl uygulanabileceğini açıklamıştı. Lawrence Durrell´in sözleriyle Chang´ın kitabı eski çağların paha biçilmez bilgeliğinden pek çok şeyi günümüze getiriyor. Bunların başındaysa Cinsel Aydınlanma geliyor. Kuşkusuz Taucu Sevişme ve Seks bir seks kitabı olmaktan çok daha önde bir bilgelik kitabı. Şimdi bu yeni kitabında Jolan Chang seksin ruhbilimsel

Batı´da yazılmış olan çoğu felsefe tarihinin dar sınırları bu kitapta aşılmış ve gerçeği akıl yoluyla arama serüveninin anlatılmasına Eski Yunan felsefesinden değil, ondan hiç de aşağı kalmayan, Eski Hint ve Çin´de gelişmiş olan düşüncelerle başlanmıştır. Eski Hint ve Çin düşüncesinin felsefe tarihi çerçevesi içine alınması pek çok konuya yeni ve geniş bir bakış açısı getiriyor. Bu kitapta, en derin felsefi düşünceler bile, yalnız felsefecilerin anlayabileceği ağır bir felsefe diliyle değil, rahat ve sürükl

Mutlu olabilmek, birbirimize sevgi duyabilmek için bütün yeteneklerimiz var da genellikle bu gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz. Zen budizm ruhsal gelişim yolları arasında başka benzeri olmayan bir aydınlanma yoludur. Dr. Suzuki´nin sözleriyle bu yol, Zihnimizi kanıların, yargıların, kararların zorbaca baskısından kurtarmak ve kitaplardan edinilecek bilgilerle değil de kişisel yaşantılardan çıkan gerçeklere dayanarak, gerçekle zihnimiz arasına hiç bir aracı koymadan ortaya çıkabilecek gerçeğin ne türlü bir ge

Lao Tse ve Chuang Tzu, Tao Te Ching ve Meseller-Diyaloglar... İşte birbirini tamamlayan iki ad ve iki kitap... İkisi de aynı görüşleri dile getiriyorlar, öğretileri aynı ama üslupları çok farklı... Lao Tse´nin ağırbaşlı, az sözle çok şey anlatan, birçok anlamlar içeren ve çeşitli yorumlara açık üslubuna karşın Chuang Tzu´nun şakacı, kıvrak, çarpıcı benzetmelerle, mesellerle, öykülerle Tao Te Ching´in öğretisini insanın kafasına iyice yerleştiren, perçinleyen üslubu... Felsefi Taoculuk, işte bu iki ad ve

Sevişmeyi Uzatmanın Hazzı Çoğaltmanın Yolu Sevişme bilinçsiz bir koşturmaca olarak kaldığı sürece haz vermekte de haz almakta da yetersiz kalır, cinsel açlığı arttırmaktan, körüklemekten, ağzımıza bir parmak tadımlık bal çalmaktan fazlasını yapamaz. Herkes az çok, iyi kötü sert sevişmeyi bilir, bir dereceye kadar da becerir... Ama yumuşak sevişme, çok az bilinen bir gizli öğretidir. Sert sevişmenin aksine, yumuşak sevişmede eşlerin ne olup bittiğini anlamalarına, uzun uzun, doya doya sevişmelerine, her şe

İnsanın doğayla, özellikle de kendi doğasıyla uyum içinde olması, uyum içinde yaşaası öyle sanıldığı kadar güç bir şey değil... Taocuların binlerce yıllık sağlık öğretisi Qigong bu uyumu kolaylıkla ve zahmetsizce sağlıyor. Bütün dünyada, her geçen gün daha büyük bir ilgi uyandıran ve yaygınlaşan bu son derece basit ve öğrenilmesi kolay egzersizleri yapan herkes, yaşı ne kadar ileri, sağlık durumu ne kadar kötü olursa olsun, sağlığını düzeltmeyi, sağlıklı kalmayı, hastalıklara karşı direncini arttırmayı, has

Dünyanın En Ünlü Kitaplarından Biri, Bir Dünya Klasiği Eski Hintlilerin Sevişme Sanatı... Günümüzden aşağı yukarı iki bin yıl kadar önce yazılmış bu kitaptan öğreneceğimiz ne kadar çok şey var!.. Sağduyu, ılımlılık, neyin ne zaman, nerede yapılacağını bilmek... Haz almayı olduğu kadar haz vermeyi de, hazzı bölüşmeyi, paylaşmayı da bilmek.... Sayısız ayrıntılarla, sayısız inceliklerle hazzı doruklara taşımayı, doruklarda yaşamayı da bilmek... Kamasutra zaman duvarını aşmış, tüm zamanların insanlarına seslene

Zen bütünüyle Anadolu kültürüne yabancı da değil... Hacı Bektaş-ı Veli´nin, Yunus Emre´nin, Mevlana Celaleddin-i Rumi´nin Yol´unda, düşüncesinde Zen var. Kitabın ilk bölümlerinde Zen ve genellikle meditasyon teknikleri anlatılıyor, meditasyona yeni başlayanların karşılaştığı uygulamaya dönük sorunlara yer veriliyor. Sonra özgün bir meditasyon tekniği, ´Ney-Zen´, ney´le meditasyon adım adım tanıtılıyor. Ney-Zen için özel bir müzik yeteneği, güçlü bir nefes, ya da Türk Müziği´nden anlamak gerekmiyor. Ney ders

´´Birinci Darbe´yi ilkokul öğretmenimin Kemalist coşkuyla yüklü hatıralarından; İkinci Darbe´yi babamın acısı göstermemeye kararlı endişesinden; Üçüncü Darbe´yi ev değiştirmek zorunda kalmanın sıkıntısından hareketle hatırlıyorum. Dördüncü Darbe´ye karşı çaresiz kalmamaya ise, üçüncü sırasında karar vermiştim. Türkiye, Cumhuiryet tarihi boyu kuvvetli ve istikrarlı bir sistem anlayışını oluşturamadı. Daha önemlisi, ulus devlet olma çabasını, bir ırk devleti olma haliyle harmanlamaya kalkıştığı için, iki

Kitabı okurken şunu anlıyoruz: Zen ilkelerinin günlük yaşamımızda ortaya çıkabilecek bütün durumlara uygulanması yalnız bedensel etkinliklerde başarılı olmamızla sınırlı kalmıyor, biryandan da kendi kişiliğimizle ilgili yanılgılar gibi, iş altında ezilmişlikten gelen ya da yarışmacılıktan kaynaklanan sorunlar gibi konularla başedebilecek zihinsel yeteneklerimizide geliştiriyor. Böylelikle de yaşamımızın kalitesi yükseliyor. İnsanlarla ilişkilerimiz iyileşiyor, tüm yeteneklerimizi tam olarak kullanma olanağı

Prof.Dr. Tahsin Yücel, yazınsal göstergebilim alanında, yalnız ülkemizde değil, dünyada da öncü bir yazar... Uzun bir dönemi kapsayan yazılarının derlendiği bu kitabında, Kemal Tahir, Yakup Kadri gibi yazarlarımızdan, Michel Butor, Alain Robbe-Grillet gibi çağdaş yazının ustalarına, Levi-Strauss´un söylen çözümlemelerine dek birçok izlek, bilimadamı titizliği ve sanatçı duyarlığıyla irdelenip okuyucunun tartışmasına sunuluyor. Eğer yazın, yaşamın karmaşasının farklı bir düzlemde ´dile´ gelmesiyse, yazınsal

Yagyu Tajima no Kami´nin evcil bir maymunu vardı. Hayvancağız kılıç antrenmanlarında öğrencileri izlerdi. Doğası gereği taklitçi olduğundan kılıç tutmayı ve kullanmayı öğrendi. Kendi çapında bir usta olduğu da söylenebilirdi. Bir gün bir ronin, mızrağıyla elinde bambu kılıcı bulunan maymuna ansızın saldırdı. Hayvan ustacı mızraktan kurtuldu. Saldırıya geçip rakibine yaklaştı ve ...

Sürükleyici bir gerilim ve aşk kurgusu içinde, Alevi evren görüşü ve yaşam biçimiyle tanışıyoruz. Suyu kendine örnek alan bir dünya ve yaşam anlayışı bu... Su kadar yumuşak, ama dağları yerinden oynatabilir. Sel olup her şeyi yıkıp sürükleyen su kadar güçlü ve zaptedilmez... Ayrıca, kuru söyleme gerek bırakmayan, tümüyle anlatı yapısına yedirilmiş bir devlet analiziyle karşılaşıyoruz. Kurmacanın başkişisi olan ve devleti temsil ettiğine inanan polis de devletin bu çehresiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Ama

Genç bir araştırmacı, Kurbağa Prens Masalı´yla kendi yaşamı arasında bağlantı kurar. Masalın simgesel içeriğini yorumlamaya çalışır. Bu arada akıl almaz bir serüven içinde bulur kendini. Ne bulacağını bilmeden çaldığı kapı açılmış, büyük gizemler çağların ötesinden günümüze gelmiştir. Şiirsel ve akıcı bir dille yazılmış olan bu roman okuru insan zihninin derin dehlizlerinde, bilinmeyenin peşinde gizemli bir yolculuğa çıkarıyor.

Elinizdeki kitapta efsaneleşmiş bir kişilik olan Han Şan´la ilgili günümüze ulaşan pek az bilgiyi ve Soğuk Doruk şiirlerinin bir bölümünün çevirilerini bulacaksınız. Bu şiirler Taoculuğun kurucuları Lao Tse ve Chuang Tsi´nin gizemci öğretilerinden gelişen ve giderek Zen Budacı bir çizgiye oturan bir dünya görüşünün ürünleridir. Bir yandan da toplum düzeninin katılıklarını ince bir alayla eleştiren ve insan doğasının derinliklerini keskin bir içgörüyle araştıran şiirler bunlar... Eski Çin resimlerinin seçkin

Bu kitap Freud´la Marx´ı o kadar başarıyla uzlaştırmış olan çağımızın bu ünlü ruhbilimcisinin aynı zamanda Batı düşüncesiyle Doğu görüşü arasında da bir bireşime ulaşmış olduğunu kanıtlıyor. Huzursuzluktan, bıkkınlıktan, çağın hastalığından, yaşamın donuklaşmasından, insanın otomatikleşmesinden, kendinden, çevresinden ve doğadan yabancılaşmasından yakınanlar, yaşamın parmaklarının arasında kum gibi akıp gitmekte olduğunun, yaşamadan ölüp gideceklerinin, bolluk içinde yaşanan bir yaşamın bile sevinçten, kıva

'Yalnızca, Gerçekliği yitirip, insanlık dışı ve acımasız 'Aydınlanma Ülkesi'nde yıllarca yaşamış olanlar yaşamanın gerçek sevincini tadabilir ve insanlığın bir parçası olmanın paha biçilmez değerini anlayabilirler.' Kendisine şizofren teşhisi konulan genç bir kız Renee, gerçekliği yitirmeye başlamasından, 'güzel gerçekliğe' yeniden kavuşmasına dek süren, 'Aydınlanma ülkesi'ne yaptığı, olağanüstü serüvenlerle dolu zihinsel yolculuğu sarsıcı ve sürükleyici bir anlatı biçiminde aktarıyor.

Bir arayış içinde olan Batılı aydınların düşünce ve davranışlarına etki yapmış Doğulu bilgeler arasında Krişnamurti´ye (1895-1986) birinci yeri vermemek hiç kuşkusuz haksızlık olur. Onun konuşmalarını dinlememiş, konuşmalarını derleyen kitapları okumamış olanlar da ondan etkilenmiş birkaç kuşak aydının yazdıkları yazılar, romanlar, sahne oyunları, yaptıkları filmler aracılığıyla Krişnamurti´nin düşünceleriyle tanışmışlardır. Bu aydınlara örnek olarak burada Aldous Huxleyin adını anabiliriz. Krişnamurti daha