Ben Prenses Li Li.. Benim krallığım neresi mi? Afrika'nın gökyüzü. Susuz tozlu toprağı. Ve bir gün benim krallığımın da akan serin, berrak suları olacak... Bir gün...

Ezop Dede, İ.Ö. yedinci yüzyıl ile altıncı yüzyıl arasında Kütahya ya da yakın çevresinde yaşayan ilk Anadolu bilgesidir. Frigya yurttaşıydı. Kambur, kekeme, topal bir kişiydi. Yaşlılıkta tutsak düştü. Atinalı cimri bir filozofa satıldı. Son yılları orada geçti. Anadolu'dan toplayıp götürdüğü küçük ders veren masallar (fabllar), Yunanca olarak kitaplara geçtiği için Ezop ve masalları Yunanlılara mal edilmiştir. Aslında bunlar Hititlerden, Friglerden Nasrettin Hoca'ya kadar süzülüp gelen Anadolu halk masall

Masal Zamanı Dizisi çocuklara değerler aşılamaya devam ediyor.Birbirinden farklı masallarla çocuklar yeniden iyiliğe, doğruluğa güzelliğe davet ediyor. Şüphesiz her masal, yazıldığı ülkenin kültüründen derin izler taşır. Masal Zamanı Dizisi'nde yer alan masalların çoğu, Grimm Kardeşler tarafından derlenmiş olan masallardır. Bu nedenle kitapları okurken çocuklara farklı kültürleri tanıma fırsatı da vermiş olacaksınız. Masallar-hani topluma aiti olursa olsun iyilerin kazanması ve kötülerin kaybetmesiyle bit

Okul öncesi ve ana okulları için hazırlanan 8 kitaplık Yeşil Orman Dizisinin kitaplarından biri... Her biriyle olumsuz bir tavır hikaye edilmektedir. Hikayelerin sonunda ise yanlış yapan hatasının farkına varmakta, özür dilemekte ve kendisini düzeltmekte... Bol resimli ve ilgi çekici tiplemelerle çocuklar bu kitapları daha bir sevecek...

Medine'de herkes kadar çocuklar da üzüldü rahmet peygamberinden ayrılmaya. Peygamberimizin (s.a.v.) vefatı onları da derinden etkiledi. Fakat onlar büyüyüp genç sahabi oldular ve Efendimizin emanetine sahip çıktılar. Bugün de Allah'a iyi bir kul olmak için en güzel örnek Peygamberin yolundan gitmek isteyen binlerce gen var. İşte elinizdeki kitap bir nebze de olsa be gençlere Peygamberlerini tanıtmak için kaleme alındı.

Ceren, iyi bir öğrenci ve iyi bir insan olmaya çalışıyor. Bunun için koşturup duruyor. Bu sırada bazı hatalar yapıyor ama onlardan ders almayı biliyor. Tıpkı her çocuk gibi ailesini, öğretmenlerini ve arkadaşlarını çok seviyor. Çalışkan bir öğrenci olmakla yetinmeyip sosyal sorumluluklar alıyor. Davranışlarıyla karşısındakine ayna tutuyor. O aynaya baktığınızda kendinizi göreceğinize inanıyor ve sizleri Ceren'in maceralarıyla baş başa bırakıyoruz.

Kalanlar, fena halde yorulmuş ve susamışlardı. Sıcaktan bitkin düşmüş, denizin büyüklüğünden ürkmüşlerdi. Buna rağmen Hüthüt'ü dinlediler, birbirlerine yardım ettiler ve sonunda başardılar. Son olarak zorlu dağları da aşarak Kafdağı'nın zirvesine ulaştılar. Fakat Simurg orada değildi. Çok aradılar ama bu efsane kuş yoktu işte. Hüthüt'e dönüp, - Uğruna onca eziyet çektiğimiz Simurg nerede, diye sordular. Simurg nerede olabilirdi?

Ertesi sabah Tuka, onu bekleyen arkadaşlarının yanına uçtu. Ne de olsa onlara çok güveniyordu. İçlerinden biri Tuka'yı görünce, - Hey Tuka, yeni bir dondurmacı gelmiş, ona gidelim mi, diye sordu. - Gidelim tabii, ama bugün hiç param yok, diye cevap verdi Tuka. Diğer kuşlar şaşkın şaşkın birbirlerine baktılar. - Peki, o zaman başka bir gün gideriz, diyerek uçup gittiler. Yalnız kalan Tuka acaba bundan sonra ne yapacaktı?

- Baba, neden onlara Akbaba demişler? Hanımlarına Akanne mi derler, diye sordu Mako. Babası, Mako'nun bu sorusuna kahkahalarla güldü. Babasıyla birlikte çıktığı gezide çevresini tanımaya çalışan Mako, yeni şeyler öğrendikçe şaşırmakta ve etraftaki hayvanlara hayran kalmaktadır. Kim bilir, Mako babasıyla daha ne keşifler yapacaktı...

Sıra şeker satan kuşa geldi. Mavik, ondan da bir şeker almak istedi. Satıcı kuş, şekerin parasını isteyince, - Hani bedavaydı, diye soracak oldu. Şekerci kuş kahkahalarla güldü. - Ay çok şekersin minik kuş. Hiç bedava olur mu? Fakat o kadar ucuz ki neredeyse bedava sayılır. Bu fiyata böyle tatlı şekeri hiçbir yerde bulamazsın, dedi. Mavik, şekeri para vererek mi almıştır, yoksa bedavaya mı almıştır?

Huka, Henüz beğenebileceğim bir arkadaş bulamadım. Bana, herkesten farklı bir arkadaş lazım. diye kendi kendine düşündü. Huka'nın annesiyle babası bu duruma çok üzülüyordu. Annesi, - Etrafındaki kuşların nesi var, diye sordu. Huka cevap verdi: - Bilmem, ama onlar hep aynı gözüküyorlar. Huka nasıl bir arkadaş arıyordu acaba?

Bu yıl, kendine yuva yapan kuşlar arasında Luga da vardı. Bir yandan şarkı söylüyor, bir yandan da kocaman bir yuva yapıyordu. Diğer kuşlar yuvalarını bitirmiş, baharın tadını çıkarıyorlardı. Luga hala çalışıyordu. Günlerce uğraşıp yuvasını tamamladı. Luga'nın yuvasını gören kuşlar gözlerine inanamadı. Luga nasıl bir yuva yapmıştı acaba?

Dağlarda açan Çiçeklerinin adı Bahar olsun Güneşin gülmesi Cemrelerin düşmesi Bahar olsunKuşların şarkısı Kelebeklerin dansı Bahar olsun Nisan yağmurunun Çocukları öpmesi Bahar olsun Olsun Nasıl olsa Benim annem Dört mevsim ilkbahar

Leman Hanım'ın kantininde sadece şekerleme, pizza, patates kızartması ve tatlı paylar sunuluyor. Dilek Hanım'ın kantininde ise sağlıklı yiyecekler, doğal sandviçler, taze meyveler, sebzeler ve sağlımız için yararlı her şey sunuluyor. Leman Hanım'ın işleri çok iyi ama Dilek Hanım'ın işleri berbat. Tıpkı Hansel ve Gretel masalında olduğu gibi, çocukların akılları Leman Hanım'ın lezzetli boş kalorileriyle çeliniyor ve çocuklar kısa bir süre sonra başlarının büyük bir belada olduğunu anlıyorlar. Biri bir şe

Ah, şu kendini beğenmiş sinir kız! Keremcan'ın gözünün önünden hiç gitmiyordu alaylı gülüşü. - Dede, bir insan hem güzel hem de sinir bozucu olabilir mi? Dedesi, - Söylediklerinden bir kızla aranda sorun olduğunu anlıyorum, demesin mi! Keremcan kulaklarına kadar kızardı. - Hayır, dede. Yanlış anladın. Bildiğin gibi değil, dedi. Dedesi bıyık altından gülerek, - Bilmediğim çok şey olduğuna eminim. Doğrusunu anlat da öğrenelim o zaman, dedi. - Dede sınıfımıza bir kız geldi. Hem çok çalışkan hem çok gü

Dünyada hiçbir okulun öğrencileri kendilerini bahsi geçen durumda bulmayacaktır. Ancak, tüm çocuklar şunu iyi bilmeli ki başta ne kadar zor görünürse görünsün düzen, gayret ve cesaret ile üstesinden gelinmeyecek hiçbir durum yoktur. Özellikle Sloughi'nin genç kazazedeleri hakkında şu asla unutulmamalı: Başlarından geçen olaylar ve yaşamlarını sürdürmeyi zorunlu olarak öğrenmeleri sayesinde, döndüklerinde küçükleri neredeyse birer büyük, büyükleriyse neredeyse birer adam olmuştu.

Kur'an, hayat veren bir kitap. Kulunu yalnız bırakmayan ve onu terbiye etmek isteyen hakiki mürebbi Rabbimizin kitabı. İçinde her seviyede insana ve elbette çocuklarımıza da hitap eden ayetler var. Elinizdeki kitap, 1. Çocuklarımıza temel insani ve İslami değerleri kazandıracak, 2. Değerlere karşı duyarlı olmalarını sağlayacak, 3. Rol modelleri göstererek öğrendiklerini hayatlarında gerçekleştirmelerini sağlayacak bir bakış açısı ile hazırlandı. Çocuklarımızın Kur'an'la daha yakın olmaları, her

Kur'an, hayat veren bir kitap. Kulunu yalnız bırakmayan ve onu terbiye etmek isteyen hakiki mürebbi Rabbimizin kitabı. İçinde her seviyede insana ve elbette çocuklarımıza da hitap eden ayetler var. Elinizdeki kitap, 1. Çocuklarımıza temel insani ve İslami değerleri kazandıracak, 2. Değerlere karşı duyarlı olmalarını sağlayacak, 3. Rol modelleri göstererek öğrendiklerini hayatlarında gerçekleştirmelerini sağlayacak bir bakış açısı ile hazırlandı. Çocuklarımızın Kur'an'la daha yakın olmaları, her zaman on

Kınıklar Köyü Çıngıspor müthiş bir maça hazırlanıyor. Kalede Panter Selim; geride Kemik Naci, İsmail ve Kekeç Ahmet; ortada Minti Murat'la Hüseyin; ileride ise Hoca'nın oğlu Can... 5'te devre, 10'da biter! diyerek maça başlıyorlar. Kıran kırana bir maç... Sanki dünya kupası, sanki milyonlar onları izliyor! Tam bir heyecan fırtınası... Nefes nefese okunacak bir macera..

Çok tatlı, bir o kadar da akıllı bir çocuk Kerem. Bize kendini, odasını, evini, ailesini, sokağını anlatır. Sonra sözü yaşadığı şehre ve ülkeye getirir; Kudüs'e ve Filistin'e. Anlatır, tanıtır ve bizi evine misafirliğe, hatta komşu olmaya davet eder. Kerem bununla da yetinmez yeryüzünü, kıtaları, denizleri;derken güneş sistemini, samanyolu galaksisini, evreni... anlatmaya devam eder. Anlattıklarını bir hayretle taçlandırır: Subhanallah! Ne kadar muhteşem bir evren!.. Son olarak büyüklerin söylemesi gere