"Ertesi sene annem yazın gene İstanbul'a gitti. Biz yalnız kaldık. Hasan'a ahır hâlâ yasaktı. Geceleri yatakta atların ne yaptıklarını,
tayların büyüyüp büyümediğini bana sorardı.
Bir gün birdenbire hastalandı. Kasabaya at gönderildi. Doktor geldi.
'Kuşpalazı,' dedi. Çiftlikteki köylü kadınlar eve üşüştüler. Birtakım
tekir kuşlar getiriyorlar, kesip kardeşimin boynuna sarıyorlardı.
Babam, yatağının dibinden hiç ayrılmıyordu."
("Kaşağrdan)
Kuşkusuz Türk Edebiyat ...