Osmanlı tarihinin en çok efsaneleştirilen kurumu olan harem, yüzyıllar boyunca hem Batı’nın oryantalist merakı hem de yerli tarih anlatısının sessizlikleriyle kuşatılmış bir alan olarak kaldı. Modern araştırmalar ise, haremin yalnızca padişahın özel yaşamına ait bir mekân değil, devletin iç işleyişine nüfuz eden bir politik alan, kadınların eğitim, sanat ve iktidar pratikleriyle yer aldığı kurumsal bir yapı olduğuna işaret ediyor. Örik’in
1939–1959 yılları arasında kaleme aldığı; dönemin ar ...