19. asrın bu Yeni Babil’i olan İstanbul halkını bütün milletler şekillendirmekteydi. Eskiden nadiren de olsa yaşlı dilenci kadınlar da düşerdi buraya. Çoluğu çocuğu olmayan bu ihtiyarların çoğu ondan bundan kalma en sefil elbiselerin içerisindeydi: Pantolonlar sökük, ceketlerin her yanı yamalı, gömleklerse –o da varsa elbet– yırtık pırtık olurdu. Ola ki paltolu birini görürsen de üstündeki çuvali bezi gibi eriyip gitmiş olurdu. Kimisi yalınayak, kimisi leş gibi kokar, kimisi de tıraşsız olurdu. ...