Milena’ya Mektuplar, yalnızca bir aşkın tanıklığı değil, aynı zamanda bir ruhun iç çekişlerinin, bir insanın kelimelerle var olma çabasının büyüleyici kayıtlarıdır. Franz Kafka’nın iç dünyasının en çıplak, en kırılgan ve en insani haliyle açığa çıktığı bu mektuplar, okuru derinden sarsıp şu soruyu sordurur: Sevgi, gerçekten de sadece yan yana olmak mıdır; yoksa iki ruhun, hiçbir zaman tam olarak buluşamayacağını bile bile birbirine yazması mı?
İnsanlar bugüne dek beni hiç yanıltmadıla ...