Yapısalcılığın aşıldığı bir dönemde olduğumuz söylenir. Bu, bir yönüyle doğrudur: Artık -hem dünyada hem de bizde- yapısalcı araştırmalar yerine belli tematik çalışmalara büyük bir rağbetin; özellikle de Doğu ile Batı, kadın ile erkek veya insan ile çevre arasındaki ilişkiler üzerine gelişen devasa söylem analizi çabasının gittikçe artan ağırlığı yadsınamaz. Fakat bir yönüyle de yanlıştır: Yapısalcılığın ruhunun her ne kadar askıya alındığı bir çağda olsak da yine -zaman zaman- söz konusu kuramın (veya kuramlar bütününün) kavramlarıyla konuşur, analizlere girişir ve hatta -Derrida'nın postyapısalcılık kuramını oluştururken de gördüğümüz gibi- çeşitli kuramsal temellendirmelerde bulunuruz. Çünkü yapısalcılık, günümüzde hâlâ üzerinde durulan ve gerek felsefe gerekse de bilim alanında ana akım uğraş noktalarından birini temsil eden dil-gerçeklik diyalektiği üzerine ilk dikkati çekmiş kuramsal bakışı temsil eder. Haliyle de yapısalcılığı anlamadan bugünkü başat felsefi veya sosyal bilim alanlarından herhangi birine ait kuramları anlamak mümkün olmaz.
Devamı
Format |
:Kitap |
Barkod |
:9786052292631 |
Yayın Tarihi |
:2018-10-16 |
Yayın Dili |
:Türkçe |
Baskı Sayısı |
:1.Baskı |
Sayfa Sayısı |
:182 |
Kapak |
:Karton |
Kağıt |
:2.Hamur |
Boyut |
:135 X 210 |