Leyla Şeşbeş Aygıt...

Tek koltuğunun altında taşıyabildiği karpuz

sayısı bir değil, iki değil, en az beş!..

Kraliçe seçilebilecek kadar güzel bir kadın...

Ayrıca başarılı diş hekimi...Üstelik azim

dolu sporcu...Sonra; mükemmel gurme...

Hepsinden önemlisi iyi bir anne ve eş...

Durun daha bitmedi!

Ayrıca okuduğunuz kitabın da yazarı...

Daha ne olsun?..

Leyla’yı bir cümle ile tarif etsem “tek kişilik ordu” derdim.

Yazdıklarını bir solukta ve gülümseyerek okudum.

Çünkü kendisiyle dalga geçer gibi yaparak aslında hayatla dalgasını geçiyor!..

***

Bilgece lâf etmeyi hiç sevmem.

Demem o ki;

Şu kısacık hayatınızda gerçekten önemsenmesi gereken durumların dışında kalanları kendinize dert etmeyin.

Üretin, çalışın ve hakça paylaşın. Bir de yalansız, dolansız yaşayın. Sorumluluk üstlenmekten kaçınmayın. Tam tersine severek taşıyın.

Karşılığında kötülük bulsanız bile, iyi birey olmaktan, iyilik yapmaktan asla vazgeçmeyin.

Kötü düşünenleri kötülükleriyle başbaşa bırakıp, olaylara iyi kalpli, güvenilir kişiliğe sahip Leyla Şeşbeş Aygıt gibi bakmaya çalışın.

Böylece çekilmez gibi gelen hayatın giderek güzelleştiğini görecek ve ‘dert’ sandığınız anlamsız yüklerden kurtulmayı başaracaksınız.

İyi okumalar dilerim...

Uğur Dündar



Leyla Şeşbeş Aygıt, İzmir’in çok iyi tanıdığı bir isim. Bazı insanlar kaplarına sığamaz. Hayat onlara çok yönlülük bağışlamıştır. Kendileriyle birlikte sınırları da aşar, dünyaya taşarlar. Leyla, daha önce Türkiye güzeli ve hekim olarak çıktığı soluksuz koşuya bu kez yazarlığı da ekliyor. Otobiyografik yapıtıyla yazın dünyasına görkemli bir giriş yapan İzmir’in bu deniz kokulu kızını kucaklamaya hazır olun. Yapmacıksız, duru, akıcı dili, onu geniş kitlelerle kucaklaştıracağa benziyor.