İnsan, düşünsel anlamda bilinç ve bilinçaltının ürünü olan bir varlıktır. Yaptığı her hareket, düşündüğü her kavram ya da olgu bilincinin ve bilinçaltının birleşiminden doğanların bir sonucu olarak meydana gelmektedir. Kahramanlık kavramı da bu birleşimin sonucunda meydana gelen üretimlerden biridir. Varlık tarihi boyunca insanın fizyolojik ihtiyaçlarından sonraki en büyük ihtiyacı belki de kahraman olmaktır. Çünkü insan ancak kahraman olduğunda bir varlık tarihine işlenebilmiş ve kendinden söz ettirebilmiştir. Bugün isimlerini bilsek de bilmesek de bütün yaşamımız kahraman insanların emekleri üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle kahramanlık kavramı her çağda ve coğrafyada önemli bir durumu işaret etmiştir. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra kaleme alınan destanların kahraman tipleri üzerine yapılan bu çalışma, zamanın ve mekânın şartlarına göre kahramanlık kavramının değişim ve dönüşümünü; bu değişim ve dönüşümün edebî ürünlerden biri olan destanlar ve bu destanların kahramanları üzerindeki etkisini açığa çıkarmayı amaçlamaktadır.