İnsanlar, gözlerinin algı sınırlarını aşan şeyleri görüp inceleme konusu yapabilmek için, mikroskop gibi aletler geliştirmişler ve ancak bu sayede, "virüs" denilen öldürücü yaratıklara ulaşabilmişlerdir. Görüşlerini derinleştirmişler ve çok daha fazla şeyi inceleme konusu yapabilmişledir. Böylece, daha çok rafine bulgu elde etmiş olmanın ortaya çıkarığı olanaklar içinde, nelerin ne gibi sonuçlara yol açmakta olduğunu keşfetme şansı bulmuşlardır.

İşte biz de, dünyanın gerçeklerini daha iyi görüp anlayabilmek için, onları tüm hatları ile görebilmemizi olanaklı kılacak bir bilgi donanımına sahip olmak zorundayız. Bir dalgıç gibi, bilgi okyanusunun derinliklerine uzanmaya ve vurgun yeme tehlikesi ile karşılaşmaya aldırmadan, orada bizi bekleyen göz alıcı bilgi hazinelerine ulaşmaya çalışmak zorundayız. Bize asıl zenginlik kazandıracak olan, bir inci gibi ışıl ışıl parıldayan o bilgilerdir. Böylece, görüş derinliğimizi arttırmış ve gözden kaçırmış olduğumuz ya da bizden saklanan gerçeklere ulaşmış olacağız.
Bu çaba içerisinde, bir derviş gibi felsefenin tozlu topraklı, engebelerle dolu yollarında gezintiye çıkacak, orada bizi tebessüm ederek bekleyen filozoflarla buluşacak ve onlarla keyifli sohbetler yapacağız.

Daha fazla bir şey söylemeye gerek var mı? İyi okumalar...