Tan, Türk diyarının sonsuzluğunda belirdiğinde her şey değişiyordu. Başta kimsenin tanımadığı Tan şimdi tüm Türk diyarının en bilinen kimselerinden biriydi. Yaptığı kahramanlıklar, Tanrıların yeryüzündeki habercisini dört yana duyurmuştu.
Hayatı savaşın ve bilinmezliğin peşinden koşarak geçen Tan’ı bu sefer yine bir macera bekliyor. Ötüken’in bilinmez sırları onu gelip bulduğunda başlıyor yine seyahati. Ruh eşi ve karısı Ada’yla yaşadıkları onları zaman zaman uzaklaştırırken zaman zaman gerçek bir aile yapıyor. Bengütaşları okuduğundan beri peşini bırakmayan Kalgançı’nın alametleri yere göğe vura vura “Ben geliyorum!” diyor. Asena ve Türk Ata’nın soyundan gelen on kadim kanın, on kardeşin toplanması gerek. Kalgançı Çağ için hazırlanan Türk diyarı bu sefer her şeyden çok daha ciddi bir tehlikenin karşısında. Oğuz Kağan, yeryüzünü dize getirmeye kararlı ve Türkler eşi görülmemiş bir kuvvetle yükseliyor.
Tan ve dostları kötülüğe karşı…Oğuz Kağan ve ordusunun gölgesi yeryüzüne dağılmak üzere… Türk diyarı tehlike altında… Altın Masa’da toplanmak zorunda olan kardeşler ve Tan ile dostları yaklaşan sona bir çözüm bulabilecek mi? Uluğ Türük’ün rüyasındaki yay ve okların peşine düşecek Tan ve Ada nelerle karşı karşıya?