Özellikle 20. yüzyıl, dünyada küçük devletlerin istiklallerine kavuştukları bir dönemdir. Büyük imparatorlukların kalıntılarından küçük küçük milli devletler meydana gelmiştir. İşte 1924'te Le Reve ilde L'asie. L'lmperialisme Britannique et la Revolte des Peuples adıyla Rene Grousset tarafından neşredilen bu eser, emperyalist güçlere karşı bu küçük devletlerin bağımsızlık mücadelelerini ihtiva eder. Bu kitap, Türk Tarihi bakımından da çok önemli hususlar bulunmaktadır. Bugünkü Filistin Meselesi ve Orta Doğu

Yüreğin hisli mi, işkencedesin; talie bak! diyen Akif, onun ifadesiyle dünyaya kelle gezdirmeye gelenlerden değildir. Bu karakterin, günümüz büyük şehirlerinden her birinde, çok değil bir tek örneği olsaydı keşke!.. Akifin adeta nefsi yoktur. Her insanda tabii olarak bulunan rahat, huzur, ikbal, tahakküm etme, zengin ve müreffeh yaşama ve arzular bile, Akifin vicdanına yabancıydı. Çok acıdır ki biricik oğlu bile 1960lı yıllarda Çetin Altanın kapısını çalıp yirmi lira isteyebilecek kadar düşkün bir hayat ya

Makedonya Türklerinin kimliklerini yaşatmak için bu ölüm dirim savaşımının yanında ve başında olan birçok değerli aydın ve yazar, çizer de vardı. Halkının sesi ve vicdanı olmaya uğraşan bu ünlü kişiler, yazı ve çalışmalarıyla her zaman Makedonya Türklerinin zengin ve parlak tarihe sahip olduklarını vurgulamış ve varlıklarının ebedi olması için büyük çaba harcamışlardır. Sözün kısası, bu onurlu kişilerden her biri çalışmalarıyla Makedonya Türk kültürünün hazinesini zenginleştirmişler. Özellikle II. Dünya Sav

Hakkari hakkında yapılan araştırmaların azlığı, 19. yüzyıl başlarından günümüze değin sömürgeci devletlerinin bu yöreyle ilgilenmeleri ve bir takım isyanlar tertip etmeleri; son 20 yıllık süreçte ise bölücü terörün bölgeye sızmaya çalışması Türkiyenin doğu sınırlarının güvenliği açısından Hakkariyi önemli bir stratejik yer haline getirmiştir. Araştırma, Giriş hariç 4 bölümden oluşmaktadır. Girişte Hakkarinin coğrafi yapısı ve tarih öncesi devirlerden Atatürk devrini kapsamak üzere Cumhuriyet dönemine kadark

Bu çalışma 1876 Kanun-i Esasinin Hazırlanması ve Meclisi Mebusanın Toplanması adıyla Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Kanun-i Esasinin hazırlanış safhasıyla ilgili, şimdiye değin ortaya konulmamış son derece önemli iki önemli doküman bulunmaktadır. Araştırmamızda esas olarak ilan edilen Kanun-i Esasinin hazırlık evreleri ve adım adım son şekline nasıl getirildiği açıklanmaya gayret edilmiştir. Böylece 19. Yüzyıl Osmanlı Tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul edilen meşrutiyet rejimine geçişin nas

Yüreğin hisli mi, işkencedesin; talie bak! diyen Akif, onun ifadesiyle dünyaya kelle gezdirmeye gelenlerden değildir. Bu karakterin, günümüz büyük şehirlerinden her birinde, çok değil bir tek örneği olsaydı keşke!.. Akifin adeta nefsi yoktur. Her insanda tabii olarak bulunan rahat, huzur, ikbal, tahakküm etme, zengin ve müreffeh yaşama ve arzular bile, Akifin vicdanına yabancıydı. Çok acıdır ki biricik oğlu bile 1960lı yıllarda Çetin Altanın kapısını çalıp yirmi lira isteyebilecek kadar düşkün bir hayat ya

Endüstri devriminin bir sonucu olarak XIX. Yüzyılın ikinci yarısında özellikle batılı sanayileşen ülkeleri, büyük bir üretim ve sermaye birikimi sağlamış, bu birikim, büyük şirketleri bu sermayeden en fazla karı sağlayacak yatırım alanları aramaya yönelmiştir.

Türkiye üçüncü bin yılın başında bir yol ayrımına gelmiştir. Siyasi tarihin hiçbir aşamasında görülmeyen aydın saldırısı ile karşı karşıyadır. İktidar ile bütünleşen bu aydınlar soldan, sağdan gelerek milletimizin ve devletimizin birliğini tahrip edecek darbeler vurmaktadır. Yıldıray Çiçek bu kitabında Cumhuriyet ve Demokrasi kavramlarını birbirinin zıddıymış gibi göstererek küresel iktidarla, yerel iktidarın amacına matuf kamuoyu çalışması yapanlara dikkat çekmektedir. Açılım projesiyle Türk milletinin tar

Din ve Eğitim adlı kitap; Türkiye'de önemli meselelerin gündemde olduğu bir dönemde yayınlanmaktadır. Çünkü bir tarafta ülkenin birliğine yönelik saldırılar ve terör olayları, diğer tarafta "ikircikli tutumlar" ve endişe veren gelişmeler yaşanmaktadır.

Komünist Çin ve arkasındaki Rusyanın binlerce insan ve silah gücü ile dünyaya ilan ettiği ve BAHAR TAARRUZLARI adını verdiği Koreyi ele geçirme planları Türk duvarına çatarak durmuştur. Bu duvarı canları ile destekleyen kahraman subaylarımızdan birisi de Binbaşı Lütfü Bilgin ve Yüzbaşı Halil Çayandır.

Irak tarihi gelişimi içerisinde hiçbir Arap ülkesinde görülmeyen eski bir medeniyete sahiptir. Neolitik Çağdan beri ilk yerleşim ve köyler bu bölgede oluştu. Dicle ve Fırat nehirlerinden dolayı da ilk sulama kanalları da bu bölgede meydana geldi. Bu yüzden nüfus arttı ve şehirler kuruldu. Mimari gelişti, ilk kanunlar ortaya çıktı. Bu medeniyetin oluşumunu M.Ö.3200 yıllarında bu bölgede ami ırkından olmayan, bir milletin sağladığı yapılan kazılardan anlaşılmaktadır. Bu medeniyetin sahipleri yakın zamana k

Bu çalışmamızı bütünüyle inceleyenler görecektir ki peygamberimiz Hz. Muhammed ile onu izleyen Dört Halifenin şahsında sergilenen idare ve muamelat konularındaki düzenleme ve uygulamaları, insanoğlunun ulaşabileceği en modern yönetim anlayışına ışık tutacak nitelikte ve mucize çapında örneklerdir. Burada şu kadarına işaret edelim ki Hz. Peygamber, yönetimin; dinilik-ilahilik iddiasıyla değil; sivil devlet-beşeri yönetim gibi, haddini bilme erdemini yansıtan mütevazı anlayışla yapılmasını öğretmiş ve Müminle

Sosyal hayatın temel ihtiyaçlarının başında gelen iletişimin bulunmadığı bir dünyayı düşünmek mümkün değildir. Çünkü insanın kendisini sosyal bir varlık olarak ifade edebilmesi için öervresiyle iletişim içinde bulunması gerekir. İletişim, insanın her davranışı, konuşması, susması, duruşu, dülüşü, oturuş biçimi, kendini ifade etmesidir, yani çevresi ile mesajlaşmasıdır.

Alternatif tarihçiler resmi tarihçi olarak görülen Akademisyenler hakkında resmi devlet tezini ispata çalışıyorlarmış gibi bir intiba uyandırmak istemektedirler. Esasında ortada tez diye bir şey yoktur. Onların karşı tez oluşturdukları şey, sadece ve sadece tarihi gerçekliktir.Tarihi gerçeklike karşı tez oluşturmanın mantıki bağlamlarını bulmak mümkün değildir. Tarih hakikatin ilmidir. Tarihçilik kaynağı meçhul ve şaibeli rivayetlerin, yalan ve iftiranın tarihi gerçeklik olamayacağını bilmekle başlar.Tarihi

Mazisiz bir geleceğin olamayacağı gerçeği, her yeni yetişen neslin gözlerini geriye döndürecek ve geçmişin hangi görüş ve anlayış zevkine sahip olduğunu bilmek arzusu onlara yeni ufuklar getirecektir. Bu anlayışın yıllardır şahit olduğumuz ihmali neticesidir ki sanat dünyamız zaman zaman ait olduğu toplumu ifadeden aciz kalmış, gittikçe kansız ve çelimsiz ürünler vererek can çekişircesine yaşamağa mahkûm olmuştur. Böylesi dönemlerde sanatkâr ya ithal malı düşünce ve fikirlere sığınmakta veya ani bir cehtle

Şiir edebiyatın bir dalı, Edebiyat Güzel Sanatların bir koludur. Nasıl ki heykel tıraşın eserini taştan yapmış olma gerçeği, her taştan heykel yapılır manasına gelmiyorsa, her sözde şiir değildir. Şiir yapaylıktan uzak, doğallığın ta kendisidir. Söz; şiirde kâmil manasına ulaşır. Nesne görünürlüğünden sıyrılıp, metafizik boyutuna yelken açar. Manası derinleşen kelam kıymet kazanır. Midye inciye, karbon elmasa dönüşür. Bu kıymeti hak etmeyen sözün şiire girmeye de hakkı yoktur. Netice itibariyle heykel taş

Türk Milletinin de Türk Devletinin de bekası kendisinden çok ülkesini ve milletini düşünen insanlarla mümkündür. İslam da Türk örf ve adetleri de bunu istemektedir. Geçmişi, hali ve geleceği ile bu kitapta işlenmiş konular; hem bilgi sunmakta hem dünya turu yaptırmakta hem de "pergel" in bir ucunu dine koymakta ve diğer ucu ile dünyayı dolaşmaktadır. Çünkü "Din"; geçmişin olduğu gibi günümüz insanının da en hassas olduğu ve meselelerine çözüm arayışında başvurduğu bir "temel fenomen" dir. Her millet için te

Bu kitapta; - Süper ve bölgesel güçler ile yakın çevremizdeki ülkelerin stratejileri, askeri güç ve silahlanma konseptleri nedir? - Yunanistan - Rusya Federasyonu - ABD - NATO - İsrail ve Çin askeri doktrinleri, geleceğe dönük planları nedir? - Türkiyenin dış politikası çerçevesinde stratejik öncelikleri nasıl olmalıdır? - Türkiyenin savunma gücü ve savunma sanayinin şimdiki ve gelecekteki boyutları ve öncelik verilen ilkeleri nedir? Sorulara cevap aranmıştır.