Hilafet tartışmaları, özü itibariyle bugün yaptığımız tartışmalarla hemen hemen aynı içeriğe sahiptir. Konu, o gün de bugün de coğrafya ve inanç birliğiyle, birliğin sağlayacağı güç ve kudretle ilgilidir. Tartışmalarda amaçlanan, birliktir, ilerlemedir, kalkınmadır, zamanı yakalamaktır. Ne yazık ki, bu tartışmalar olumlu bir yapılanmayla taçlandırılamamış, çabalar gözetilen hedefle hiç bağdaşmayan bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Dileğimiz, bu süreçten gerekli dersi çıkararak bugün vardığımız sonuçları m

Kentler, birlikte yaşadığımız, geleceğimizi bina ettiğimiz, hatıralarımız ve hayallerimizle dolu mekânlardır. Bu mekânların yaşanılabilir kılınması bizim kendimize, evlatlarımıza ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur. Kentler, sadece bugün üzerinde yaşadığımız toprak parçası ile onun üzerinde bulunan evlerimizden, iş yerlerimizden ve diğer yapı ve tesislerden oluşan fiziki yapı değildir. Kentler, insanlık tarihinin uzun yıllar süren tecrübesi sonucu şekillenen, onların gelişimine tanıklık eden canlı

Kavramlar dünyasına ışık tutan sözlükler, meraklıları tarafından her dönem ilgiyle takip edilmiştir. Kelimelerin büyüleyici dünyasına yolculuk etmek isteyenlere kılavuzluk eden sözlükler, hiç şüphesiz ki düşünce dünyamızı inşa eden en mühim kaynakların başında gelir. Bundan dolayıdır ki, kelimelerle muaşaka içine giren birçok müellif, geçmişten günümüze kadar pek çok sözlük telif etmiştir. Bunlar, bir dile ait kelimeleri anlamlandıran sözlükler olabildiği gibi, sadece bir alana ait ıstılahları açıklayan söz

Tarih gösterecek tabii ki ancak ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi, kuvvetle muhtemeldir ki Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra atılacak en önemli ve en ciddi adımdır. Konuyla ilgili anayasa değişikliği gündeme geldiğinden beri ne yazık ki konunun önemi layıkı ile anlatılmadı veya anlatılamadı. Bu kitap halkımızın konuyu layıki ile idrak edebilmesi, konunun önemini kavrayabilmesi ve doğru kararı verebilmesi için kaleme alınmıştır. Bu kitap, halkımıza anayasa dersi vermeyen, siya

Bu kitapta, bir Kur'ân kavramı olan şefaate Kur'ân'ın bakışı incelenmiştir. Kur'ân'ın herhangi bir insana şefaat yetkisi tanıyıp tanımadığı, şefaat edecek ve edilecek ayrıcalıklı zümrelerin olup olmadığı anlamaya çalışılmıştır. Şefaat sözcüğünü duyan birçok insan, müstağni bir eda ile "Hâlâ mı şefaat?" diyebilmektedir. Bu insanların, kendileri gereksiz gördüklerine göre, şefaat sorununu nasıl hallettiklerini sorarsanız, alacağınız cevap, tam da bu kitapta ortaya konmaya çalışıldığı gibi, Kur'ân'ın kabul etm

Aziz Üstad Yahya Kemal Beyatlı sadece şair olarak değil, düşünceleriyle de Türk aydınlarını etkilemiş mühim bir şahsiyettir. A. Süheyl Ünver de Yahya Kemal'in abidevi şahsiyeti karşısında kayıtsız kalmamış, onunla yaptığı her sohbeti kaydetmiştir. "Yahya Kemal'in Dünyası" bu sohbetlerden oluşmaktadır. Ünver bu sohbetleri tarih sırasına göre değil de konularına göre tasnif etmiştir.

Türkiye'ye modern cerrahiyi fiilen getirme ve belediye teşkilatında devrim niteliğinde değişiklikler yapma gibi pek çok mühim hususta öncülük eden Opr. Dr. Cemil Topuzlu, devr-i kadîmin kapanıp yerini yeni bir döneme bırakışına tanıklık eden önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir. Zira o, zamanının en başarılı tabiblerinden olması hasebiyle sık sık Yıldız Sarayı'na çağrılmış, Sultan II. Abdülhamid ve ailesinin özel hekimliğini üstlenmiştir. Koyduğu teşhisler ve uyguladığı tedavilerin başarılı olması neti

Kur'ân-ı Kerîm'in, bir Müslüman'ın hayatındaki önemine binâen İslâm âlimleri onun doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için tefsîrler, ulûmu'l-Kur'ân eserleri, Kur'ân lügatleri gibi pek çok çalışma yapmışlardır. Bu alanda vücûda getirilen eser türlerinden biri de Kur'ân fihristleridir. Değerli Araştırmacı-Yazar Ertuğrul Özalp'ın hazırladığı bu fihrist ise, okuyanların Kur'ân-ı Kerîm'den aradıklarını rahat bir şekilde bulmalarını ve böylelikle Yüce Kitabımızdan daha fazla istifade etmelerini sağlamaya matuf bi

Osmanlılar ile Safeviler İslam aleminde hakimiyet kurmak ve genişlemek amacıyla birbiriyle çetin bir çatışmaya girmiş ve bu çatışmalarını meşrulaştırmak için çeşitli ideolojik araçlara başvurmuştur. Tasavvufi oluşumlar, Hüseyniye meclisleri gibi yapılar iki devlet arasındaki siyasi rekabetin meşrulaştırıcı birer aracı olarak kullanılmıştır. Bu iki devlet bununla da yetinmeyerek kelami içtihatları ve fıkhi mezhepleri de rekabet ve çatışmanın birer aracı haline getirmiş ve Safeviler, İmamiyye mezhebinden siya

Eski ve yeni tefsir kitaplarının yöntemleri farklı, üslupları çeşitli olmasına rağmen, Kur'ân'ı anlama hususunda birçoğu aşırı ve bâtıl yorumlardan uzak değildir. Bu yorumların bir kısmı zorlama ve bozuk olduğu gibi, zevk-i selîme ve Kur'ân-ı Kerîm'in belâğatine de aykırıdır. Bir kısmı ise dinin ilkeleriyle bağdaşmaz niteliktedir. Öyle ki, bazı yorumlar eser sahibini Müslüman olmayanların zümresine dâhil edecek kadar tehlikeli ifadeler içermektedir. Bu yüzden Allah'ın Kitâbı ile ilgili söz konusu aşırı fik

Herhangi bir sözün söylenmesinden maksat, mânâsının anlaşılmasıdır, yoksa mücerred lafızları değildir. Sıradan bir kelam için böyle denilebildiğine göre, Allah kelamının mânâsının anlaşılmaya daha layık olduğunu söylemek evleviyetle gereklidir. Ümmetin Kur'ân'ı anlamaya çok acil ihtiyacı vardır. Çünkü Kur'ân sayesinde insanı hevâsı ve arzuları saptırmaz, onun sayesinde diller sürçmez. Kur'ân, tekrar tekrar okunmakla eskimez, hayret verici yönlerinin sonu gelmez ve âlimler ona doymazlar. Onunla konuşan doğru

İslam düşüncesinin en önemli unsurlarından biri olan Kelâm ilmi, müslümanlar arasında siyasî ve itikadî konularda ortaya çıkan farklı yorumların ve bu yorumlarla ilgili yapılan teolojik tartışmaların bir sonucu olarak doğmuştur. Kur’an-ı Kerim nâzil olduğu andan itibaren yeni bir zihniyetin inşasını muştularken Hz. Peygamber de hem bu muştuyu insanlara tebliğ etmiş hem de kendisine tabi olanların karşılaştıkları sorunları yerinde çözüme kavuşturarak risalet görevini yerine getirmiştir. Hz. Peygamber’in vefa

Arapça; gerek kelime yapısı ve türetimi, gerekse de cümle kuruluşu ve diğer sayısız sanatlar bakımından olsun, çok zengin olmanın yanında çok mana ifade edebilme gücüne de sahip ender lisanlardan biridir. Bunun için Araplar dilleri ve insanları Arabi ve A'cemi diye ikiye ayırırlar. Arabi; meramını en güzel şekilde anlatabilendir. Acemi ise düzgün konuşamayan, ne demek istediği tam olarak anlaşılamayan demektir. Arapça; kapsadığı bir çok ilim ve sanat sayesinde; anlatılmak istenen, murad edilen mananın hiçbi

Hâ-Mîm âilesinin ikinci sûresi olan Fussilet Sûresi tefsiri de heyecanla ve gerçekten büyük bir zevkle okuduğum ve aynı duygularla tercüme etmeye çalıştığım bir kitap oldu. Yaptığımız çalışmalar esnasında benzerini görmediğimiz kadar derinlemesine çalışılmış, sadece tefsir edilen surede değil gerektiğinde bütün Kur'ân-ı Kerîm'deki âyetler arasındaki ilişkiler, benzerlikler ve farklılıklar üzerinde düşünülmüş, âyetleri anlamakta son derece büyük bir önemi olan Belâğat İlmi'nin mükemmel diyebileceğimiz bir uy

1990'lı yıllarda halkın gözünde belediyeler çok geniş yetkiye sahip kurumlardı; ama aynı zamanda yolsuzluğun, rüşvetin, kayırmacılığın da en fazla yaygınlaştığı kurumlar olarak görülüyordu. Belediyelerin imajı sadece halkın gözünde düşük değildi; aynı zamanda borç batağına saplanmış, partizanca doldurulan kadroları ile iş yapamaz hale gelmiş kurumlardı. Bunun doğal sonucu olarak da kentler çöpe, çamura, çukura mahkûm olmuş, musluklarından suların akmadığı ya da aksa da çamur halinde aktığı, havası solunamay

1966'da İzmir'de vaiz olarak görev yapan bir isim ve onun sessiz sedasız kurduğu bir yapı; ilk aşamada kendisini sadece eğitim hizmetine adanmış bir hareket olarak lanse etmiş; ikinci aşamada eğitimin yanı sıra yardımlaşmadayanışma faaliyetleri ile öne çıkmış, ardından da daha ilk aşamada hedeflediği "devlet mekanizmalarına hâkim olma" stratejisini ustalıkla gerçekleştirmiştir. Sadece devlet kurumlarında hâkim güç olmakla kalmamış, çok güçlü ekonomik-ticari bir ağ oluşturmuş; medya alanında da gazeteleri, t

Bu kitap Kur'ân'ın belâği tefsiri üzerine yapılmış bir çalışmadır. Ömrünü Belâğat Derslerine adamış yazar, bu birikimini 7 Hâ-Mîm'ler diye bilinen ve hepsi de Hâ-Mîm mukattaa harfleriyle başlayan Ğâfir(Mü'min), Fussilet, Şûra, Zuhrûf, Duhân, Câsiye, Ahkâf Sûreleri üzerinde değerlendirmiş ve gerçekten hiçbir tefsirde görülmeyen bir maharetle âyetleri yorumlamıştır. Terkîbler üzerinde durmuş, Kur'ân'da geçtiği diğer âyetleri inceleyerek çok değerli sonuçlar çıkarmıştır. Ben de Kur'ân üzerindeki çalışmalarım v

Matruşka, Rusya'nın geleneksel ve önemli simgelerinden olan oyuncak bir bebek türüdür. Fakat matruşkayı benzerlerinden ayıran bir özelliği vardır: Matruşka, tekil bir oyuncak değil, iç içe geçmiş bir oyuncaklar serisidir. Ahşap ve el yapımı olan matruşka bebek ortasından açıldığında, içinden başka bir bebek çıkar; onu açtığınızda ise bir diğeri ve bu böylece sürüp gider. 15 Temmuz; üç beş subayın, plansız ve başına buyruk bir edayla yeltendiği bir itaatsizlik hareketi olmaktan ziyade, planı yıllar öncesinde

Türkiye siyasası, mevcut sorunların tartışılarak anlamlı bir odak etrafında çözümlerinin arandığı; kişilerden çok memleketin menfaatlerinin dikkate alındığı bir merci olmaktan ziyade, hamasi ve popülist yaklaşımlarla ülkenin sahip olduğu her türlü birikim ve sermayenin tüketilmesi üzerine kurulmuştur. Söz konusu bu kadük yaklaşım, hem merkezi hem de yerel yönetim anlayışının temel belirleyeni olarak uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Bu anlamıyla önce Refah Partisi ve ardından AK Parti'yle birlikte devam e

Elinizdeki eser, 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı düşünce hayatının önemli simalarından Rûhu'l-Beyân tefsiriyle meşhur İsmail Hakkı Bursevî'nin Kitâbu'l-Furûq isimli eserinin çevirisidir. Eser, Arap dilinde anlaşılması zor olan çeşitli müfred kelime ve kavramlar ile yakın anlamlı kelimeler arasındaki farkları ele almaktadır. Bu açıdan eser, Arap diliyle ilgilenenlerin ve klasik Arapça eserleri okuyanların bigâne kalamayacakları bir çalışmadır. Müellif, titiz bir araştırmaya dayanan bu eserini dört bölüme ayırmışt