Molière [Jean-Baptiste Poquelin] (1622-1673): Clermont Koleji'nde Latin ve Yunan dili ve edebiyatı dersleri aldı. Hukuk öğrenimi gördü, 1641'de kabul edildiği barodan ayrıldı. Zamanını ve dehasını tiyatroya adadı. Ölene dek, yani otuz yıl boyunca tiyatro eserleri yazdı, yönetti ve temsillerde rol aldı. Klasik Fransız komedyasının kurucusu olarak kabul edilmesini sağlayan bir gelenek yaratmayı başardı. 4. Mehmet'in elçisi olarak Paris'e gelen ve görkemli bir törenle karşılanan Süleyman Ağa Fransız sarayının

Tiyatroda düşünselliği bir yöntem olarak kullanan, disiplinlerarası bir çabayla tiyatrodan filolojiye, öyküden romana, çocuk eğitiminden eğitimde tiyatroya kadar pek çok farklı alanda çalışmaya adanmış bir hayata, bir teşekkür, bir gönül borcu: Tiyatroyla Düşünmek. Elinizdeki kitap, Antik Yunan'dan Türkiye'de tiyatronun tarihine, Haldun Taner'den Yaşar Kemal'e, göçmen tiyatrosundan sokak sanatlarına, kadın araştırmalarından insan haklarına, sanat ve sosyal bilimlerdeki farklı çalışma alanları üzerine düşün

Kadının tiyatro sanatında kendini kanıtlayıp kabullendirmesi uzun zaman almıştır. Kadının geri planda kalan yaşamı, onu, tiyatrodan, sahneden yüzyıllarca uzak tutmuştur. Bu süreçte kadınların sahnedeki boşlukları erkek oyuncular tarafından doldurulmaya çalışılmıştır. Erkek oyuncular, çeşitli olumsuz görüşlerle karşı karşıya kalsalar da kadın rollerini imkânları ölçüsünde her çağda ve her ülkede uzun yıllar sahneye taşımışlardır. Geleneksel tiyatromuzda da bu sorun, kadın rollerinin erkek oyuncular tarafında

Yazarlar:A. Deniz Bozer, Mustafa Bal, Sibel İzmir, Dilek İnan, Gülşen Sayın, A. Gökhan Biçer İngiliz tiyatrosu alanında uzman olan yazarlar tarafından hazırlanmış bu kitapta, postdramatik tiyatro türünde eser vermiş olan Sarah Kane, Mark Ravenhill, Martin Crimp, Simon Stephens ve Tim Crouch gibi günümüzün önde gelen İngiliz yazarlarının belli başlı tiyatro oyunları kapsamlı olarak tartışılmaktadır. Ele alınan bu oyunlarda 1990'ların tiyatro akımı In-Yer-Face Tiyatrosu'ndan postdramatik tiyatroya geçiş üzer

Gelişen, küreselleşen dünyada, halkın yaşamı, geçmişi ve bugününü öğrenmek beceri ister; bu beceri sahne sanatının aslında alfabesini oluşturmaktadır. İnsanların hareketlerini, heyecanlarını, duygularını, tutkularını onların bütün kişisel ve belirli özelliklerini doğal bütünlüğüyle, yaratıcı biçimde algılamak, zahmetli bir uğraştır. Bunları sabır ve inatla öğrenmek gerekir.

Mezopotamya'da tiyatronun doğuşundan dengbêjlik geleneğine, 1893 yılı Osmanlı'da Kürt Tiyatrosu'ndan günümüze; Türkiye, İran, Irak, Suriye, Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Ürdün ve Avrupa'ya kadar tüm detaylar belgeleriyle kitapta yerini alıyor. Ayrıca dengbêjlik ve tragedya karşılaştırmalı oyun geleneğiyle analiz ediliyor. Mardin'de bulunan iki bin yıllık tiyatro maskları ne anlama geliyor? Kürt Tiyatrosu'nda dengbêjliğin yeri nedir? Yazar bunun gibi birçok soruyu da tartışmaya açıyor. Bugüne kadar Kürt Ti

Tarık Günersel'in piyesleriyle gerçek anlamda ilgilenmeye başladığımda Yarım Bardak Su yayınlanmıştı. İlk şiir kitabı Otmopoli'de Akşam'ın 1982'de, öykü kitabı Bedenlere İnanır mısınız'ın 1999'da yayınlandığı, uzun zamandır Birikim Dergisi'nde şiirlerinin yer aldığı, besteci Selman Ada'nın 1989 senesinde tamamlanan Alibaba & 40 operasının 1991'den günümüze hem Türkiye hem de dünya sahnelerinde yer bulduğu düşünülürse çağdaş bir sanatçıya yönelik bilgimin çok zayıf kalmış olduğu görülür. Bu açığı zaman

Her insanın söyleyecek bir sözü vardır. Kimi insanlar bir romanla, bir şiirle dile getirmişlerdir içlerinde besledikleri derin duyguları. Kimileri de tarihin gerçeklerini, bilimsel araştırmalarını, yazdıkları inceleme kitaplarıyla... Bu düşünce, bir süre sonra kitapların vazgeçilmez bir özelliği olmuştur. İşte bu gelenek Türk edebiyatında da, önceleri bazı romanlarda, çok az da olsa şiirlerde ve daha sonra da tiyatro oyunlarında devam etmiştir. Özellikle 1859-1923 yılları arasında oyunlar yazmış olan yazarl

Tiyatronun insanla yaşıt tarihi boyunca oyun metni sayısız dönüşümlerden geçmiştir. Bu nedenle, tarih boyunca kuramcılar onu ele alıp kimi zaman nasıl olması gerektiğini anlatmak, kimi zaman da nasıl olduğunu anlamak adına, analizini ve değerlendirmesini yapmayı sürdürmekteler. Elinizde tuttuğunuz bu kitap da, bir sanat eseri olarak oyun metninin anlam katmanlarının soyulmasını ve böylelikle içerdiği derin anlamlara ulaşılmasını sağlama niyetinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır... -M. Melih Korukçu-

Aristoteles'in Poetika'sında yapılan ünlü tanımdan itibaren, oyun metninin ve teatral temsilin yapısal ilkesi olan dramatik kavramı ve türler konusu, sadece tiyatro dünyasında değil felsefe ve estetik çevresinde de, hâlâ esas tartışma olarak yerini korumaktadır. Bu esaslı tartışmaya Batı dışından biri, tiyatromuzun filozofu Sevda Şener, dramatik [drama özgü] kavramını ele aldığı ve yorumladığı kendine özgü bir yapıtla katkıda bulunuyor: Yaşamın Kırılma Noktasında Dram Sanatı. Bu çalışmada, dramatik olanı b

Kostüm tasarımcısının düşüncelerini kâğıda dökmesi başlangıç için ilk adımdır; ancak bu düşüncelerin uygulanabilmesi için teknik bilgiye ihtiyaç vardır. Kostüm uygulama bilgi ve prensiplerinin anlatıldığı bu kitap, kostüm tasarım öğrencileri, amatör tiyatro toplulukları ve tiyatro öğrencilerine bu konuda rehber olacak nitelikte hazırlanmış bir çalışmadır.

Ramazan Aksoy'un Lisans tezi olarak hazırladığı Kral Oidipus, Hamlet ve Satıcının Ölümü Oyunlarında Trajik Olan adlı kitap trajik olay nedir sorusuyla başlıyor ve tiyatro tarihindeki en önemli üç dönemin en önemli üç oyunu üzerinden trajik olanı inceliyor. Prof. Dr. Semih Çelenk'in önsözü ile yayınlanan eser, yazarın ilk kitabı.

Yaratıcı drama; gençleri aktif kılan bir ortam sağlayarak, etkili ve ezber bozan eğitimin elde edilmesine katkıda bulunur. Yaratıcı drama eğitimi, aktif bir yolla hayatı tanımalarına ve kendi yaşadıkları ile toplum arasında bağlantı kurabilmelerine yardımcı olur. Deneyimlerini sosyal çevrelerine aktarabilmelerini ve kendilerini toplumun bir parçası olarak görebilmelerine sağlar. Yaşadıkları dünyayı gözlem, araştırma ve keşfetme şansını yakalarlar. Yaratıcı drama onlara farkettirmeden iç dünyalarına bir ay

Tiyatro ve Yartıcı Drama eğitmeni Turgay Girgin tarafından yazılan kitap; Yaratıcı Drama'nın tarihsel kökeninden başlayarak ne olmadığını anlatıyor. Yaratıcı Drama hakkındaki yanılgıları yıkmak, Drama'nın tanımını, kullanım alanlarını açıklamak ve özellikle eğitimcilere rehberlik etmek adına kaleme alınmış olan kitap, İlköğretimde Drama-Okul Öncesi ve 1. Sınıflar, 2 ve 3. Sınıflar, 4 ve 5 Sınıflar adlı kitapların ilk kitabı olarak yazıldı. Teoride Drama ve Kazanımları adlı kitap Yaratıcı Drama'yı ülkemiz

İlk oyunu 1997 yılında yayınlanan Funda Özşener'in oyun metinleri, çoğu zor oluşlarıyla nitelendi; insanoğlunun dile getirilmeyen, gizli ve tuhaf yönleriyle kuşanmış oyun karakterleriyle anıldı. Bu kahramanların bazıları tutkularının, bazıları boş hayallerinin, bazıları başka hayatların ya da imkansız olanın peşindeydiler. Ama hep bildik bir yerde, bizim gerçek dünyamızda yaşadılar. Hepsinin ortak yanı, soru sormaları konuşmak istemeleri. İşte, ne olursa olsun konuşmak, böylece varlık bulmak, yola çıkmak, d

Yazarlık yaşamı boyunca gerçeğin yılmaz savunucusu olmuş, gerçekliği deşerek yaşamdaki yalanları ortaya çıkarmaya kendini adamış olan Ibsen, bu oyununda kendisiyle çelişkiye düşme pahasına, bazan 'yaşam yalanları'nın yaşamda ayakta kalmak için gerekeceğini vurgulayarak "gerçeklik aşkına" yapılacak bağnazlıkların, masum insanların kurban edilmesine yol çabileceğini gösterir. Yaban Ördeği, bu büyük yazarın, kendi özeleştirisini yaparak kendini yargıladığı ilginç bir çalışması olduğu gibi, tiyatro sanatında si

Komedi ve trajedinin iç içe geçtiği Kısasa Kısas'ta adalet, suç, töreler ve ahlak gibi kavramlar çevresinde, Yasalar, insan için mi, devlet için mi vardır? olgusu sorgulanır. Oyunda, yasalarla ve katı kurallarla, mutlaklaştırılan ahlaklı olma durumunun, tam tersine ahlaka aykırılığa dönüşebileceği gösterilir. Shakespeare bu oyunuyla, komedi sınırlarını aşarak, kara komedi türünün sert, acımasız ve hırçın bir örneğini vermiştir.

İnsanoğlu kuşatma altında! Kendisinin yazdığı tarih, yarattığı teknoloji, ürettiği iletişim, oluşturduğu şiddet, kodladığı aile tarafından... Kriz, havai fişeklerini patlatırken, genç ve üretken yazar Ali Cüneyd Kılcıoğlu'nun bu kuşatma ortasında kalan insanların hallerini fotoğraflayan kara komedi türündeki oyunları karşınızda. Çıplaklar Plajı'nda, oynadıkları reklamlar dışında anıları olmayan iki oyuncunun, Komşum Hitler'de, içlerine faşizm kaçmış bireylerin, Miss Turkey'de, akıl ve kalp arasındaki kadim

Devlet adamı, diplomat, oyun çevirmeni ve yazarı Ahmet Vefik Paşa (1823-1891), ülkesini seven, başarılı bir devlet adamı olduğu gibi, kişiliğinden taviz vermeyen, bu yüzden de devlet içinde pek sevilmeyen biridir. Ancak halk onu çok sevmiştir. Tabii ki tiyatroseverler ve tiyatrocular da... Genç yazar Gökhan Erarslan, belgesel özellikler içeren bu biyografik oyununda, Paşa'nın sevilme ile sevilmeme nedenlerini ortak bir paydada buluşturuyor; olması gereken örnek bir devlet adamı portresi çizerek, sanata dah

Hikâye çok sade. Achiel (Aşil), işsizlik ve hastalık sigortasından yardım alıyor, coşkulu bir güvercin yetiştiricisi, - her gün günlüğüne yazıyor - Achiele, bir tiyatro karakteri olarak Woyzek'e benziyor, ama dil olarak o kadar şiirsel değil. Achiel, hayal kurmuyor, felsefe yapmıyor; bunların sonucu olarak da sevgilisini öldürmüyor. Ama hastalığıyla sevecen ve amansız bir şekilde boğuşması, Woyzek'in suda yaptığı yolculuğuna benziyor, ta ki boğulana kadar. Tiyatro metninin günlük gerçeklikten daha üst düzey