Lajos Egri'nin tiyatro literatüründe vazgeçilmez bir klasik halini almış olan "Piyes Yazma Sanatı", bir tiyatro oyun metni yazmanın ana hatlarıyla ilgili yol gösterici bir kitap olma özelliğini koruyor...

İki Oyun Üstün Dökmenin tiyatro yapıtlarının bu üçüncü cildinde de ikişer perdelik iki oyunu yer alıyor. İlk oyun olan Depremzâdeler Mahallesinde ülkemizde yaşanan depremlerin toplumsal ve psikolojik etkileri yansıtılıyor. İkinci oyun olan Pusulamı Ayarlar mısınız? adlı oyunda ise insan ilişkilerindeki algıya göre değişen tepkiler sergileniyor.

Ormanın Bekçileri, ormanı korumanın bekçiyle değil, sevgiyle gerçekleşeceğine inananlar ile orman düşmanları arasındaki çatışmayı irdeliyor. Yarını Akıl Yapar, insanın, tembellikle, tembellikten kurtulmasında en önemli güvence olan akıl arasındaki mücadeleyi ele alıyor. Gökten Kaydı Üç Yıldız, para, bedensel güç ve güzellikle mutluluk arasındaki ilişkileri fantastik öğelerle anlatıyor. Gül Emri, yeteneksiz yöneticilerle, onların saçma emirlerine karşı çıkanların arasındaki mücadeleyi, gü

Türkçesi : Can Doğan ...Hamlet'te birçok konu vardır. Ahlaka karşı, güç ve politika vardır. Teori ve pratik arasında farklılık, yaşamın son amacı üzerine tartışma, aile dramının yanında aşk trajedisi vardır. Siyasal, dinbilimsel ve metafizik sorunlar dikkate alınır. İçinde, derin psikolojik çözümleme, kanlı bir öykü, bir düello ve geniş bir katliam olmak üzere, istediğiniz her şey vardır. İnsan istediğini seçebilir, ama seçerken, neyi ve niye seçtiğini bilmelidir... Jan Kott / Çağdaşımız Shakespe

1905 yılında Edirnede doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisini bitirdi. Milli Mücadeleye katılarak Anadoluya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaasında düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbula dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneğinin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun

Bernard-Marie Koltès, çağdaş bir klasik olarak kabul edilen yapıtlarıyla dünyada oyunları en çok sahnelenen Fransız tiyatro yazarlarındandır. Oyunlarının günümüzde de güncelliklerini korumaları onların yirmi birinci yüzyıl sorunlarını mutsuz, uyumsuz, belki de umutsuz bir küreselleşmenin sonuçlarını önceden görmüş ve gündeme getirmiş olmalarındandır. Koltès, oyunları hep trajik, şiddet dolu ve umutsuz bir tiyatro olarak algılanmış olsalar da, Koltès'in, her şeye karşın, kardeş bir insanlık ütopyasıyla umu

Kitaptaki çağdaş İran tiyatrosundan iki oyun, İran toplumundaki kadın-erkek ilişkilerini ve evlilik kurumunun sorunlarını sahneye taşıyor. Kuraklık ve yalan, 2009 yılında Tahran'da sahnelendi ve on yıl İran'daki tiyatro seyirci rekorunu elde etti; İran Tiyatro Eleştirmenleri-Yılın En İyi Oyun Ödülü'nü aldı. Ayrıca, Almanya-Mülheim'de yapılan Tiyatro Festivali'ne katıldı. Oyun, evlilik yaşamındaki yalan ve gizliliği sorguluyor. Ay Suda, bir aile bireyleri ile çok yakınları arasındaki sarmal bir aşk trafiği

Vasfi Samim; sınırların ötesinde, uzaklarda, yer yer zindanlarda yankılanan Türkçenin sesidir. Yüz yıl sonra kulaklarımızda yansıyan Türkçenin sesi Her türlü yasakların, baskıların ve zindanların susturamadığı Türkçenin sesi, dünkü vatanında onun kaleminden tiyatro, hikâye, şiir ve deneme olarak yansımıştır. Bu kitapta; Dârülbedâyî yıllarında Muhsin Ertuğrul, Behzat ve benzeri tiyatro devleriyle başlayan ve Berlindeki tiyatro okulundan Arnavutluka kadar uzanan bir zaman diliminden esen Türkçenin sesini TİYA

1905 yılında Edirne'de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi'ni bitirdi. Milli Mücadele'ye katılarak Anadolu'ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası'nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul'a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği'nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. O

Alberto Moravia (1907-1990) yapıtlarında dönemin siyasal koşulları ve ahlaki değerlerini, insanların kendilerine ve birbirlerine yabancılaşmalarını anlatır. 1929'da yayınlanmış, kendisinin dünyada ünlenmesine yol açmış Aylaklar adlı romanından oyunlaştırılmış bu oyunda, orta sınıftan bir İtalyan ailesinin ahlaki çöküşü sergilenir. Yazarın hemen tüm yapıtlarındaki ortak ana tema, cinsellik, para hırsı, sevgiye dayanmayan aşk ilişkileridir. Oyunun başkahramanı Carla, annesiyle nikâhsız yaşayan, kendinden

Üretken oyun yazarlarımızdan "Tuncer Cücenoğlu", son iki yılda tiyatro yaşamımıza üç yeni oyun kattı. "Şapka", 1995'in Hoşgörü Yılı olması nedeniyle yazılmış bir "hoşgörüsüzlük" oyunu; "Ziyaretçi", fantastik ve eğlenceli bir kara güldürü; "Matruşka", kadın-erkek ilişkilerinde bir türlü yaratılamayan dürüst ve uygar tavrın, mizahi bir üslupla sorgulanması... "Öğretmen" ise, yazarın ilk dönem oyunlarından biri; ilkeli, namuslu ama doğru seçim yapamayan bir öğretmenin yenilgisini anlatıyor.

August Strindberg (1849-1912), 'günümüz tiyatrosundaki bütün modernliklerin öncüsü' olarak ünlenmiş bir yazardır. Sayısı kırkı aşan oyunlarında, yozlaşmış aristokrasiyi, sakat burjuva yaşamını, insanlar arasındaki sömürüyü anlatır. Özellikle aile kurumunda kadın-erkek ilişkisinin, kadınların olumsuz ve uyumsuz davranışları nedeniyle bir ölüm kalım savaşına dönüştüğünü vurgular. Tiyatro tarihinin özyaşamını oyunlarına yansıtan önde gelen yazarlardan biri olan Strindberg'in Baba adlı bu oyunu, k

Fransız yazar Denise Chalem'in daha önce Annem Denizi İlk Kez Ellisinde Gördü adlı oyununda, bir anne ile kızı arasındaki toplumsal, kalıtsal ve duygusal bağlar anlatılıyordu. Yazar bu defa, genç yaşında karısını kaybetmiş ve yalnız başına kızını yetiştirmiş bir baba ile kızı arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Baba her Allahın günü kızı Nicole'ü eğlendirmek için fıkraları anlatır. Kızı hemşiredir. Hastanede gece nöbetleri tutmaktadır. Bir ertesi gün için tasarladığı hiçbir şey yoktur. 'Yarın' onun için ne ev

Büyük komedi ustası Molière'in Tartüf (Le Tartuffe) adlı bu oyunu, tiyatro komedya sanatında onu doruk noktalarına taşımış en önemli oyunlarından biridir. Din adamı kişiliği altında insanları dolandıran oyunun başkahramanı Tartüf, bu sahtekârlığı sezemeyen, kendilerini bu ikiyüzlülüğe kolayca teslim eden insanlara trajik sonlar hazırlar. Oyun aynı zamanda, bu konudaki toplumsal körlüğü de özellikle vurgulaması açısından evrensel bir sorunu sahneye getirmektedir.

Sanatlar öznel gerçekliği nesnelleştirir, doğaya ait dışsal deneyimlerimizi de öznelleştirirler. Sanat eğitimi duygunun eğitimidir ve onu ihmal eden bir toplum kendini formsuz duyguya kaptırır. Kötü sanat duygunun bozulmasıdır. Bu diktatörlerin ve demogların istismar ettikleri büyük bir faktördür.

Sürgün Misafirler, somut - soyut iki farklı düzlemin tek sahnede iç içe geçerek, Anadolulu bir ailenin göçmen olma sürecini anlatıyor. Gurbet denilen büyük coğrafyadaki kimlik, aidiyet, bireysel ve toplumsal sorunların, Araf'taki ölülere benzeyen hallerimizin oyunu. Londra'ya Kiraz Geldi, tüm yakınlarını çalmış gurbeti görmek üzere Londra'ya gelen Kiraz Nene'nin öyküsü. Yaşamının sonbaharında, asıl gurbette olanın kendisi olduğunu anlayan Nene'miz, erkek dünyasına başkaldırıp geç bir ilkbahar yolculuğuna ç

Nuri Gökaşanın yedi ülke, otuz dört şehirde sahnelediği tek kişilik oyunu Adam adam nihayet kitaplaşarak zihinsel bir şölen sunuyor bizlere. Felsefi ve eğlenceli diyaloglarla, düzenle uzlaşmak zorunda olup olmadığımız sorgulanıyor. Antik Yunandan günümüze kadar gelen diyalektik tartışma sanatı ışığında, yazarın kendi kendine sorduğu soruların cevaplarını Adam ve Fısıltısı tartışıyorlar. Kitapta yer alan ikinci oyun Belden Aşağı Tesellisinde ise canlı karakterleriyle popüler kültür tartışılıyor. Hayatın her

Arnavut asıllı Kosovalı yazar Yeton Nazirayın bu oyununda, iki köy arasındaki köprünün yıkılma ve yeniden inşa edilme öyküsü anlatılıyor. İki köyden arkadaş olan iki çocuk, iki toplum arasında kurmaya başardıkları dostluk köprüsü ile aynı zamanda yıkılan köprünün yeniden yapılmasını da başaracaklardır.

Bu kitap Ruth Zaporah'ın Action Theater (Eylem Tiyatrosu) adını verdiği doğaçlama tiyatro yönteminin yirmi günlük eğitimine adanmıştır. Doğaçlamayı, yaşamı yansıtan bir süreç olarak gören bu yöntem, sadece oyuncular tarafından değil, insanın olduğu her alanda uygulanabilir. Oyuncular, yönetmenler, eğitimciler, terapistler, anne babalar, doktorlar, mimarlar, yazarlar, müzisyenler... Herkes bu yöntemi kavrayabilir, öğrenebilir; sanatına, mesleğine ve yaşamına aktarabilir. Action The

Fransa'da yaşayan Romen asıllı Matéi Visniec, oyunları dünyada otuzdan fazla ülkede yayınlanmış ve oynanmış çağdaş bir yazardır. Büyülü gerçekçilik türündeki oyunlarıyla ünlenmiş yazarın Küçük Bir İş İçin İhtiyar Bir Palyaço Aranıyor adlı oyunu ülkemizde İstanbul Devlet Tiyatrosu'nca sahnelenmişti. Şiirselliğin kokusu repliklerine, dokusuna işlenmiş Pandaların Hikâyesi adlı bu oyunda, uçlarda yaşayan bir Kadın ve bir Adam'm aşk hikâyesi anlatılır. Bu hikâye, kesinlikle duyular ile okunması gereken, ş