"İnsan her şeyin en kutsalı olduğu gibi en kötüsüdür de!" PlatonÇok yakın geçmişimizde bizzat yaşayarak tanık olduğumuz olayların derlenmesiyle yazılmış olan bu roman, hâlen içinde yaşadığımız durumları her açıdan sorgulamamıza, anlamamıza, değerlendirmemize ve hafızalarımızı canlı tutmaya çok büyük katkı sağlayacaktır.İnsanın kanını donduran en ağır zulümlerin yaşandığını öğrenmek, yakın zamanda olamasa dahi, insanlığın bir adım ileri gitmesine, bir uyanışa vesile olacaktır.

Yarım kalmış sevdanın hiç bitmez hüznü gibi Kanadı kırık kuşun çaresiz intiharı Gece vakti bir çıkmaz sokak sessizliği Sindirilmiş kuytuda kelepçeli umudum Çırılçıplak, haysiyetsiz, nefret dolu Sınırsız yangına sebep insanoğlu Özgürlük can veriyor acıyla dolu Kolu bağlı, eli bağlı prangalarda umudum Sevgi nerde, aşk nerde, mantık nerde İnsanı insan eden onur nerde Yürekler atılan mermiden soğuk Çuvala geçirildi, gözü bağlı umudum Soyulmuş tüm sevdalar, yarınlar işkencede Bebeler kan emiyor cansız meme

19 Aralık, 1978... Yedi gün boyunca Maraş halkı cehennemle tanıştı. Bir ülkenin en karanlık dönemine giriliyordu. Kısa bir süre sonra 12 Eylül Darbesi'yle bütün bir toplum, tarihinde yaşayacağı en büyük travmalardan biriyle tanışacaktı. Onlarca idam, yüzlerce şüpheli ölüm, yüz binlerce yargılama ve daha önce görülmemiş ölçüde bir mülteci dramı... Ayla Aydın ilk romanı Pusu'da bu çalkantılı döneme, usta bir romancı derinliğiyle daha bireysel, daha öznel" bir açıdan ışık tutuyor. Pusu 1970'ler ve 80'lerin Tür