Yaramazlık, ele avuca sığmamak çok kötü şeyler değil Hebo. Dereyi bilirsin, bazen önüne gelen her şeyi yıkar, ağaçları söker, kenarında ki evleri bile alır götürür. Bu onun kötülüğü değildir. Yüreğidir. Kendisidir. Eğer yağmur günlerce yağmışsa, kar suları güneşle bir anda erimişse, derenin yapacağı bir şey kalmaz. Yatağını genişletmek için etrafı kırar döker. O, hedefine ulaşmanın, bir an önce denize kavuşmanın peşindedir. Hebo serisinin üçüncü kitabı olan Dere Yürüyüşü'nde, gökyüzünden, dereden, yıldızl

Kahramanımız Hebo, serinin bu ikinci kitabında, gizli sığınağın izini sürmeye devam ederken, dereyle ve doğayla olan ilişkisi de giderek daha sıkı bir hâl almaya başlıyor. Uzaklara, çıplak ayaklarını bastığı toprağa, avuçlarından kayıp giden gümüş rengi balıklara, uçsuz bucaksız gökyüzüne, Maralı'nın gözleri gibi ışıldayan yıldızlara, kısaca tüm doğaya duyduğu sevgi, Hebo'yu evrenin müziğiyle tanışıklığa götürürken, aynı zamanda ona sonsuz bir gizemin de kapısını aralıyor. Annesinin hastalığıyla başlayan v

Dere Ülkesinin Yolcusu Hebo, doğanın ortasında bir kahraman. Etrafında inekler, tavuklar, dereler, tepeler var... Hebo, durup düşünen, etrafına bakan, taşa, suya, ağaca dokunarak çevresinde olup bitenleri anlamaya çalışan; nasihatle değil, çevresini sorgulayarak gelişim süreci geçiren bir çocuk. Bu kitap okurlara, mega kentleşme ve teknolojik gelişimin sonucu dağılan geniş ailenin sıcaklığını hissettirecek. Küçük bir çocuğun sıra dışı dünyasına ilk adımı atın...