Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere, Hindistan sömürge yollarının güvenliğini sağlamak ve Osmanlı Irak'ındaki zengin petrol kaynaklarını ele geçirmek için Irak Seferi'ne çıkmış, Hindistan sömürgesinden topladığı askeri birliklerle Irak Cephesini açmıştı. İngilizlerin Bağdat'a olan ilk askeri harekatı 25 Kasım 1915'te Selman-ı Pak'ta Türk Ordusu tarafından durdurulmuş. İngiliz Ordusu Kûtü'l Amâre'ye sığınmıştı. Türk Ordusu 148 gün İngiliz Ordusu'nu burada muhasara etmişti. Nihayetinde 29 Nisan 1916'da İngili

Osmanlı Devleti yeraltı ve yer üstü madenleri bakımından zengin bir ülkeydi. Bu zenginlikler içinde maden suları (Miyah-ı Madeniyye) ayrı bir öneme sahiptir. Özellikle Anadolu geçmişten günümüze maden suları bakımından dünyada hatırı sayılır bir yerdedir. 19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti maden sularını değerlendirmeye başladı. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın! felsefesinin bir tezahürü olarak, Osmanlı Devleti maden sularının işletilmesinde birinci derecede halkın faydasını düşünmüştür. Devlet, kam

Hindiye Barajı inşaatı, Su akar Türk yapar veciz sözün içini dolduran anlamlı bir çalışmadır. Barajın yapımı Sultan Abdulhamid döneminde başlayıp baraj 1913'ün sonbaharında bitirilmiştir. Mezkur baraj bu dönemde Dünya'da inşaa edilen mega yapılardan biridir. Baraj inşaatı ve su mühendisliği yönünden dönemin en ileri ve modern yapısının bir örneği olmuştur. Baraj Fırat nehri üzerine yapılmasıyla Kerbela, Necef, Hille, Divaniyye, Şamiyye gibi binlerce hektar arazi suya kavuşmuştur. Dünyanın tahıl ambarı olar