Ulduz Hanım'ın bu eserini Karabağ'ın altın tacı Şuşa'nın işgalden kurtarıldığı zafer gününden birkaç ay önce bitirmesi açıklanması çok zor bir mucizedir. Lakin yazar kendi hikâyesine edebî hayal dünyasının aydınlığı ve dikkat çeken bir ileri görüşlülükle sonsuz sevgilerinin adresi olan bu şehrin 28 yıl süren esaretten kurtarılması ile başlamış: Ordumuzun topraklarımızı azat etmeye, düşmandan temizlemeye başladığını işittiğimde sanki yeniden dünyaya geldim. Sanki, kışın karlı ve ayaz bir gününde yaz güneşi d

İnsanlığın ulaştığı yeni bir medeniyet evresinde, modern ötesi bir çağda yaşayan bizler; aynı zamanda adalet duygusunun yok edildiği, vicdanların susturulduğu, güçlü olanın haklı sayıldığı ve zalimin mazlum gösterildiği bir dünyada yaşıyoruz... 27 yıl önce Azerbaycan'ın Hocalı kasabasında, âdeta kameralar karşında yapılan katliamdan sonra yerinden, yurdundan sürgün edilen binlerce insanın yaşadığı trajediyi anlatan bu roman; hakikati görmeyen kör gözlere ve merhamet duygusunu yitirmiş sağır vicdanlara sesle