Hayatın anlamı nedir? Çok uzun bir hayatımız olsaydı acaba ne olurdu? Bilmemiz gereken şeyi bilmeden, tanımamız gereken şeyi tanımadan yaşasak, neden var olduğumuza bir cevap bulabilir miydik? Hepimizin ortak kaderi olan doğmak ve ölmek üzerine hiç düşündünüz mü? Yaşadığımız hayatın son anında hepimizi eşit kılan o olay; ölüm, hiç var olmasaydı hayatın anlamı ne olurdu? Ya da Hayatın ne anlamı olurdu? Bu soruya doğru bir cevap bulmak hiç kolay değil elbette ama sanırım tatmin edici ve hayatı anlamlı kıla

“Bir gün her şey bambaşka olacak sevgili okur. Şu an içinde bulunduğun sıkıntı her ne ise geçecek. Şu an yanında bulunan her kim ise ‘Hatırlıyor musun?’ sorusunu başında bulunduran bir cümle kuracaksın ona, o gün geldiğinde hâlâ yanındaysa elbette. Yanında değilse de dert etme. Dikkat edersen her şey güzel olacak demedim ben sözlerimin başında. Her şey ‘bambaşka’ olacak dedim. Güzel olup olmayacağını ben bilmiyorum ama içinde bulunduğun durum her ne ise işte tam da onun değişeceğini biliyorum. Belki bir gün

Çok şair, çok yazar; Attar gibi bir Mantıku’t Tayr meydana getirmek için uğraşsa da, Hz. Mevlana’nın dediği üzere, bu eşsiz eser gibi bir eser meydana getirmek için elbette Attar gibi yedi aşk şehrini dolaşmak gerek. Mevlana Celaleddin Rumi bile kendini henüz bir küçük sokağın başında görüyorsa biz bu dünyanın neresindeyiz aslında bunu bile bilmiyorum. Bu kitapta başına gelen talihsiz olaylar nedeniyle hayatını sorgulayan Hüma’nın, Simurg’a; yani hakikate ulaşmasının hikayesini anlatacağım sizlere. Elbette