Kaleme aldığım bu eser benim ve ailemin gerçek yaşam öyküsüdür. Çileli, zorlu ve aksiyon dolu geçen yıllarımızı anlatmaktadır. Birinci kitabım olan Son Firar’ın devamıdır. Yavru Vatan’da geçen anılarım, Palmar Su Ürünleri Çiftliğinde görevlendirilmem ve birçok haksızlık karşısında dik duruşum büyük bir hırsızlık şebekesini yakalayıp adalete teslim etmem, kiralık bir tetikçinin bizi öldürmek isterken kendi silahı ile vurulup ölmesi, devamında benim tekrar başlayan cezaevi yıllarımdan bahsetmektedir.İçişleri

Yazar(lar): Özgür Türker, Mustafa Gökçe, Tuba Tombuloğlu, Serdar Yılmaz, Cihat Yıldırım, Murat Köylü, Murat Yıldız, Fahri Türk, Kamer Kasım, Fadime Tosik Dinç, Bekir Gündoğmuş, Yücel Namal, Fatma Çalik Orhun, Tekin Tuncer, Remzi Bulut, Mustafa Üren , Hasan Işık, Ahmet Doğan, Melek Çolak, Ziya Abbas, Tuğrul Korkmaz, Oktay Berber, Mehmet Öztürk Köklü bir tarih ve medeniyete sahip olan Türklerin tarihsel süreçte çeşitli nedenlerle ana yurtlarından farklı coğrafyalara göç ettikleri görülmüştür. Türkler gerek

Rauf Denktaş, ömrünü Türklüğe harcamış bir yiğit adam. İçeriden ve dışarıdan birtakım hainlerin saldırılarına aldırış etmeden, haklı mücadelesini sonuna kadar sürdüren bir Yalnız Kurt. O, Türk Dünyasının 20 asırda yetiştirdiği tartışılmaz son büyük önder ve aksakallarından biridir. Bütün Türkler tarafından sevilen, Türklük düşmanlarının da kıskanıp, korktuğu bir kişi idi. Bugün Akdeniz'de, son derece stratejik bir mevkide ve Türkiye'nin menfaatleri açısından önemli bir konumda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

80 Darbesi yıllarında, on iki yaşlarımda ayakkabı boyacılığı yaptığım dönem, dört beş gün işkence görmem; bırakıldıktan sonra Mersin'in ve Çukurova'nın ünlü kabadayılarıyla tanışmam, onlara özenmem, 16 ve 17 yaşlarında cezaevi hayatımın başlaması, Mersin Cezaevi'nde ünlü kabadayıları tanımam, Mersin Cezaevi anılarım, Ceyhan Mercimek Açık Cezaevi'nden koşarak firar etmem ve yakalandıktan sonra mahkeme hakiminin bana neden firar ettin diye sorması, benim de cevaben köye alışverişe gittim demem, sonuçta burası

Türkistan, ilk Çağlardan itibaren Uzak Doğu ile Batı uygarlıkları arasında bir köprüdür. Moğolistan`dan Urallara kadar uzanan uçsuz bucaksız bozkırlar, çoğu zaman konargöçer boyların at koşturduğu cografya olarak araştırmalarda ön plana çıkarken, bir coğrafyanın Doğu ile Batı arasındaki ilişkilerdeki rolü göz ardı edilmiştir. Oysaki Türkistan Çinden veya Akdeniz kıyılarından yola çıkan kervanların ya da Çin`den Hindistan`a gitmek isteyen Budist hacıların uğramadan yola devam edemeyeceği bir coğrafyadır. Tür