İpek Yolu’nun gözü pek toprağıdır Özbekistan. Yeri geldiğinde hırçınlığı ile kapatır gözlerinizi. Yeri geldiğinde ise Dünya’nın peşinde koşturduğu en güzel pamuklarına sarıp sarmalar sizi. Tarihin en ince derinliklerine konuk olmuştur. En büyük toplumları ağırlamış, en nihayetinde Türkün yurduna dönüşmüştür. Bu kitaba baktığımızda ise önce Özbekistan’ın bahçelerinde koşturan bir çocuğa dönüştüğünüzü, ardından geliştiğinizi ve güçlü köklerinden ilham alan insanların, nasıl da mücadele ettiğini görüyorsunuz

İdris Deby İtno, ülkesinin son 30 yıllık siyasi hayatının şekillendirilmesinde aktif bir biçimde rol alan, son 20 yıldır devlet başkanlığı görevini yürüten, Çad tarihinde müstesna bir isim olarak efsaneleşti. O ve onun başkanlığını yaptığı Yurtsever Kurtuluş Hareketi, Çad tarihine damga vurdu. Başkanlığı boyunca Deby defalarca darbe girişimleri ve isyan eylemleri şeklinde direnişle karşılaştı. Ancak Deby, Çad’ın uyuyan potansiyeli petrol sektörünü harekete geçirmede, Çad siyasetini demokratik süreçlere taşı

Dünya’nın keşfinin birçok insana düştüğü söylenir. El değmemiş, en güzel topraklar, bütün bereketi, savaşı, barışı, yıkımı ve kuruluşu ile birçok insana yol açmıştır. Atılan her adım, diyarların tanınmasını sağladığı gibi insan medeniyetinin yayılış ve yaşayışını değiştirmiştir. Daha Dünya gezegeninin sınırları bile bilinmezken, Avrupa’nın karanlık sokaklarında, doğudan batıya, güneyden kuzeye ilerleyen büyük bir yolculuk başlamak üzeredir. Büyük imparatorlukların himayesi ve desteği ile yola çıkacak gez

İnsanoğlu, ilk dönemlerinden itibaren bir keşif duygusu ile yola çıkmıştır. Bu keşif, merakıyla birleşerek Dünyanın bütün topraklarında kendisine ayrı bir yer edinmesine neden olmuştur. Geçmişten günümüze, inanç, sağlık gibi faktörlere bağlı olarak evrimleşen gezi kültürü, zamanın gelişen toplumunda yeniliklere aç bir hale gelmiştir. Tam da bu noktada, Dünyanın gücünü elinde tutan Britanya Krallığında, bütün devrim ve gelişimlerden faydalanan bir adam insanoğluna yeni bir kültür tanıtmıştır. Turizm,

Tarihler öncesi birikimler bize pek çok bilgi sunar. Bu bilgilere ulaşmamızın en temel yolu yazılı kaynaklardan geçer. Bir bilgi yazılı bir kaynakta var olmamışsa duyulması çok daha uzun süreçleri kapsar. Aynı Mali İmparatoru Mansa Musa gibi. Sahra ötesinde var olan imparatorlukların en görkemlilerinin kıyısında, Sahra gibi sonsuz bir denizin ucunda var olan, orta çağ Avrupası’nın yoksulluğunun geçmediği altınlarla kaplı bir imparatorluk Mali. Mansa Musa ise bu imparatorluğun en görkemli hale gelmesini s

Kimi insanlar peşinde büyük bir topluluğun yükünü sürükler. Geçmişleri, gelecekleri bu toplumla beraber hayat bulur. Kimi insanlar ise taşıyamayacağı yüklerin altında sönen bir ışık huzmesinden ibarettir ki etrafında dolanan kelebeklerle birlikte döner, döner ve kanatları yanarak son bulur. İmran Khan, ülkesinin kaderini yüklenen, geçmişin yükünü, yaşadığı en acılı günlerle omuzlarında taşıyan Pakistan lideri. Kitabın içerisinde bahsedildiği gibi,‘İmran Khan, Pakistan’ın umudu. Ya da halkının dediği gibi Pa

Arap Baharı 15 Temmuz Kalkışması Hong Kong ProtestolarıFransa’da Sarı Yelekliler ve Sokak Olayları Korona Virüs ve Diğer Salgınlar 11 Eylül ve Afganistan Asya Mali Krizi George Floyd ProtestolarıTurizm, kendi başına düşünülmemesi gereken bir alandır. Daha öncelerde de bahsettiğim gibi insandan beslenen bu hareketlilik, insanı etkileyen her türlü durumdan da bir şekilde nasibini almaktadır. Tarihsel değişiklikler, savaşlar, devletler düzenini değiştirecek reformlar, büyük ayaklanmalar, iklimsel değişiklikler

"Tarih ve tabiat birbirine ters yönde hareket ediyor olmalılar!" Diye düşündü Şeyma. Bu düşünceyle, koltuğunda daha kıpırtısız durmaya başladı. Camlardan dışarıya daha az bakmaya başladı. Dışarıda değil kendi içinde, zihninde bir şeyler aramaya başladı. Tabiat sürekli kendini yeniliyor ve tarih içinde hep yeni kalıyordu. Zaman onu da değiştiriyor olsa bile, tabiat, tarih gibi geçip gitmiyor, ne ise o olarak kalıyordu. Tarih ise sürekli geçmişe karışan bir şeydi. İnsan ölünce nasıl toprağın altına girerse

Yusuf Angola diye bir ülkenin var olduğunu elbette biliyordu ama bir gün oraya yolunun düşeceğini ve orada hayatının en unutulmaz hatıralarını edineceğini tahmin edemezdi. Zaten İstanbul'dan ayrılırken "Ben Angola'ya gideceğim" düşüncesiyle ayrılmamıştı. Amacı Portekiz'e gitmekti. Angola onun önüne Portekiz'de çıktı. Yusuf'un Kınalıada'da küçük bir oteli vardı. Otelde işleri iyi gitmiyordu. Kınalıada yeterince turist çekemiyordu. İstanbul'a turist geldiği zaman Sultanahmet'ten başka gezip göreceği bir yer o