Değerli hemşehrilerim, Sizlerden de gelen istek üzerine, yaklaşık üç yıllık bir çalışma ve araştırma sonucu hazırladığım "Bir Zamanlar Pertek" adlı kitabımı, siz değerli hemşehrilerimin takdirine sunuyorum. Kitabın hazırlanışının bu kadar uzun sürmesinin nedeni, siz değerli hemşehrilerimin de anılarının bu kitapta yer almasını istememdi. Kitabımız tüm Perteklileri kapsasın. Bu bakımdan sosyal medyadan ilan ettim. Herkesin bu kitabın hazırlanmasına, anılarıyla katkıda bulunabileceğini yazdım. Ancak hemşehril

Aşkta, dil, din, ırk şehirli, köylü, zengin fakir, güzel çirkin, okumuş, cahil hiç fark etmez. Hepsi düzdür ve eşittir. Kime âşık olduğunun önemi de aslında yoktur. Önemli olan senin âşık olmandır. Aşkın kendi gözü, kulağı ve ruhu vardır. Bunu başkalarının anlamasını beklemek beyhudedir. Âşık olmayan bunu anlayamaz. Senin sevgindir, hayallerindir, özlemlerindir, kıskançlığındır dolayısıyla acıların, hüzünlerindir aşk. Gördüğün, bildiğin, hayal ettiğin şekliyle, o senin aşkındır. Aşkın kimliği ve tarifi yokt

Bir dokunuş, bazen ana rahminde can bulur. Bir dokunuş her şeyin bittiğini düşündüğünüz anda can kurtarır. Esirgediğiniz bir dokunuş bakarsınız bir cana mal olur. Bir bakış, bazen sizi esir alır. Bir başka kimliğe dönüştürür. Siz artık kendiniz değilsinizdir. O bakışların tahakkümüne girmişsinizdir bir kere. Çırpınsanız da nafile. Ne kadar uzaklaşmak isteseniz de, ne kadar inkar etseniz de, bir mıknatıstır o. Çeker kendine. Atomun çekirdeğinin etrafında dönen bir elektronsunuzdur. Döner durursunuz onun etr

İnsan hayatı bir değerler bütünüdür. İnsan bu değerleriyle sık sık çatışmaya girer. Doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi- kötü gibi... Nefis, umulmadık anda bunlar arasında bir tercih yapmak zorunda bırakır bizi. Genelde de vicdanımızın değil, nefsimizin dediği olur. Vicdan devreye girince pişmanlıklarımız başlar. Nefis ve vicdan arasındaki muhasebe kör bir düğüme dönüşür. Modernleşme adına toplumun dejenere olduğu, değerlerin hiçe sayıldığı, hayâsızlığın medeni cesaret olarak algılandığı günümüzde pervasızlığa,

Eğitimde yatılı olmak bir ayrıcalıktır. Sekiz ay, günün yirmi dört saati aynı ortamı paylaşmak, aynı havayı solumak, aynı karavanaya kaşık sallamak Horasan harcı gibi bir şey. Sımsıkı, yıllar geçse de unutulmayan bir kardeşlik. Bu Adem Yavuz Yatılı ilk Öğret,m Bölge Okulunda ki yaşanmışlıkların kazandırdığı bir ruhtur. Bu ruh bazen sizi güldürür, bazen üzer, bazen nefret ettirir, ağlatır. Ama gene de özlem duyarız. Ne yazık ki okulumuz şimdi yerinde yok. Yıkılmış. Hayvan pazarı olmuş. Atatürk anıtı ve dikt

Eğitim bir aşktır.Aşk nasıl ki karşılık görmese de sevmek ise, mesleğine aşık bir öğretmende öyledir.Öğrencilerinin ayakları üzeride durması ve zirveye doğru yükselmesi onun için en büyük ödüldür.Kin, nefret, küsmek onun için ilkel duygulardır.Duygusal olgunluğa erişmiş ve dengeli kişilik sahibidir.Bu bakımdan öğrencilerinin kimliğinin hiç bir önemi yoktur.Renk, milliyet, inanç,cinsiyet ayrımı öğretmenin defterinde yazmaz.Hiçbir engel onu doğru bildiği yoldan alıkoyamaz.En tatlı şeftalileri yetiştirmek onun