O´nu gören herkes için bir merak konusuydu. Mordem heval toplumsal çelişkileri bir yönüyle görmüş, köleliğin derinliğini tam anlamıyla bilince çıkardıktan sonra; büyük bir coşku ile saflara gelmiş bir gençti. "Yoldaşlara ilk ulaştığımda dünyanın en mutlu insanlarından biriydim. Artık ben de özgürlük savaşçısı olmaya adım atmış, halkımızın özgürlüğü, vatanımızın kurtuluşu için düşmandan binyılların intikamını alacak ve bize çektirdiği acıların hesabını soracaktım. Sizler yurtsever insanlardınız. Benden önce

Sosyal adalete, dayanışma ve yardımlaşmaya büyük önem veren Kur'an, insanların mutlu ve huzurlu bir şekilde kardeşlik duyguları içerisinde toplumsal barışı sağlamış olarak yaşamalarını ister. İşte bu toplumsal barışın oluşmasında en önemli etkenlerden birisi de şüphesiz infâktır. Çünkü infâkın birey ve toplum üzerinde psikolojik ve manevi bir çok faydası vardır. Öncelikli olarak insanda verme ve paylaşma duygusunu geliştirir. Kendi ihtiyacı olduğu halde kardeşini tercih etme davranışı dediğimiz îsâr anlayı

Uzun yıllar boyunca Batı için bir mutluluk kaynağı olan göç, artık istikrarsızlığın ve güvensizliğin sebebi ya da dar görüşlü politikacılar tarafından iktidarlarının devamlılığını sağlayan bir yönetsellik biçimi olarak görülüyor. Prof. Dr. Ayhan Kaya bu çalışmasında, Batı'da hüküm süren göçmen ve Müslüman korkusunun ciddi temellere dayandığını; bunun aslında artık adaleti ve barışı görece eşit dağıtma araçlarından yoksun ulus-devletlerinin çıkarlarına hizmet eden oluşturulmuş ve yaratılmış bir korku olduğun

Türkiye'nin Göç Tarihi, 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye'ye Göçler adlı bu eser, Anadolu topraklarının yüzlerce yılın ötesine uzanan son derece hareketli, zengin ve o ölçüde de çok yönlü, çok kültürlü sonuçlar yaratan göç tarihinin, dünden bugüne ulaşan hikayesini konu ediniyor. Aslında çalışma, Anadolu coğrafyasının kısa sayılabilecek bir tarihsel dilimi üzerinde yoğunlaşmakta ve genel olarak Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan bu yana gerçekleşen göçlerin yaratmış olduğu toplumsal, ekonomik, siyasal ve kült

Bireyler farklı sosyo-kültürel, sınıfsal, etnik, dinsel ve cinsel gruplara ait olabilirler. Ancak herbiri biriciktir ve kendine has özellikler taşırlar. Onları tanımlayan sıfatlardan sıyrıldıklarında herbiri birer özne olarak karşımızda dururlar. Biricik olma halleri nedeniyle doğaları itibariyle birbirlerinden zaten farklıdırlar, ama neo-liberal ve küresel düzlemde farklılıklarımıza vurgu yapmaya devam ederiz. Bunu yaparken de insan olmaktan kaynaklanan benzerliklerimizi unutmaya, bizi bir arada tutan orta

Elinizdeki veya ekranınızdaki bu kitap Avrupa Birliği Hayat Boyu Öğrenme Programı çerçevesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde bulunan Jean Monnet Avrupa Kültürlerarası Siyaseti Kürsüsü tarafından hazırlanmış olup, yetişkinlere Avrupa Birliği tarihi, kurumları ve politikaları konusunda temel bir takım bilgileri sunmak için hazırlanmıştır. 1999 yılının Aralık ayında gerçekleştirilen ve Türkiye'ye aday ülke olabilme hakkını tanıyan Helsinki Zirvesi ve özellikle de Avrupa Birliği

Avrupa Birliği projesinin bir bütünleşme ve barış projesi olduğunu, aynı zamanda bu projenin ne sadece ulusal yönetişime müsaade ettiğini, bunu tersine içinde bölgesel yönetişimi de bulunduran çok katmanlı bir yönetişim modelini benimsediğini hatırlatmak isteriz. Bu yönüyle bakıldığında, AB'nin oluşum sürecinde bulunan siyasal, toplumsal ve iktisadi bir bütünü parçalamak niyetinde olmadığını vurgulamakta fayda var. Kaldı ki AB projesi parçalanmaları ve bölünmeleri tasvip etmeyen bir projedir. Türkiye'de AB'

Türk Dış Politikasını Düşünmek... Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinden başlayıp günümüze kadar uzanan bir döneme özgü karar, süreç ve dönüşümün tarihsel arka planına ışık tutan çalışmalardan oluşuyor. 29 Ekim 1914 Karadeniz Baskını kararı gibi tarihsel konuların yanısıra, son onyıl içinde Ordu'nun dış politika yapımından dışlanması süreci gibi güncel konulara da eğilen makaleleri kapsayan derleme, İstanbul'un değişik üniversitelerinde çalışan öğretim üyeleri tarafından, Türkiye'de dış politika çalışmal

Kitapta, Çerkeslerin sosyo-ekonomik yapıları, kültürleri, gelenekleri, ritüelleri, göç yolları ve kentleşme ile birlikte etno-kültürel ve dinsel kimliklerinin nasıl şekillendiği sorularına da açıklık getirmeye çalışılıyor. Geleneksel ve modern diaspora kavramlarının tartışılmasıyla başlayan kitap, küreselleşme süreçleriyle birlikte göç çalışmaları disiplininde değişen paradigmalar, ben ve öteki arasındaki ilişkinin ayrıntıları, Çerkeslerin 19. yüzyılın ikinci yarısında maruz kaldıkları sürgün, diasporada ki

TÜBİTAK tarafından desteklenen Günümüz Türkiyesinde Yaşanan İç Göçler adlı araştırma projesinden hareketle hazırlanan bu çalışma, 2006 yılında başlatılan ve Mersin, İstanbul ve Diyarbakırda yapılan alan çalışmalardan elde edilen sonuçların bir dökümüdür. Araştırma, 1990larda Türkiyenin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ortaya çıkan yeni göç hareketlerinin yol açtığı kentsel yoksulluk, kayıtdışı ekonomi, artan suç eğilimleri, sokak çocukları, alt sınıf gettoların oluşumu, namus cinayetleri, mafyoz ilişkiler, i

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri ve aynı zamanda üniversitenin Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nde görev yapan Ayhan Kaya ve Ferhat Kentel’in bu araştırması, Avrupa Birliği İletişim Grubu, T.C. Başbakanlık Tanıtım Vakfı, Heinrich Böll Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından desteklendi. Danışmanlıklarını Dr. Bianca Kaiser ile Dr. Martin Greve’in yaptıkları araştırmada Almanya ve Fransa’da yaşayan “Euro-Türkler”in, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle bütünleşme

Kitap, Berlin´de yaşayan bir grup Türk gencinin oluşturduğu diyasporik kültürel kimliği tanımlıyor. Türkiye´de ´Almancı´, Almanya´da ´yabancı´ olarak nitelendirilen Türk gençlerinin kimlik oluşum süreçlerine ve kimlik siyasetlerine etki eden faktörler anlatılıyor. Küreselleşme sonucu, anavatan diyasporaya, diyaspora da anavatana taşınıyor. Bu nedenle kitapta, diyasporal kimliğin oluşumunda önemli etkisi olan küreselleşme (globalisation) ve kültürel alaşım (cultural brikolaj) kavramları da sosyo-kültür

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri olan Ayhan Kaya ve Ferhat Kentelin bu araştırması, King Baudouin Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi tarafından desteklendi. Euro-Türklerin bir bölümünü oluşturan Belçikalı-Türkler üzerine yapılan bu çalışmada, Belçikada göç süreci, göçmenlerin entegrasyonu, bu entegrasyona ilişkin Flaman ve Valon Yaklaşımları ve cumhuriyetçi ve çokkültürlülükçü entegrasyon rejimlerinin yetersizliği ele alınmakta ve Belçikalı-Türklerin anlam dünyası hakk

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ayhan Kaya ile araştırma görevlisi Bahar Şahinin derlediği bu çalışma, 1960lı yıllarla birlikte Türkiye ile Batı Avrupa ülkeleri arasında hızlanan göç olgusundan sonra ortaya çıkan ulusaşırı düzlemi siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel açıdan ayrıntılı olarak ele alıp yorumlarken, bizler için Almancı Batılılar için ise yabancı olan insanlarımızın hem kendi hem de yaşadıkları ülkelerin sınırlarını aşarak çok farklı bir alan yaratan deneyimlerinin s