Tanzimat'tan itibaren Osmanlı'da bir kimlik krizi baş gösterir.
Devletin genel siyasetinin ne olması gerektiği üzerinde fikir
yürüten aydınlar, aynı zamanda kamuoyunun önemini fark ederek halkın
benimsemesini arzu ettikleri kimlik tiplerinin içini doldurmaya gayret ederler.
Bu çabalar Osmanlı aydınlarını muhalif bir çerçeveye oturturken öte yandan
onları devleti kaybetme psikolojisine doğru sürükler. 1908'e gelindiğinde
artık dünyada ulus devlet modelleri yaygınlaşmıştır. Çok uluslu bir devlet olarak