Aile yuvalarının her geçen gün daha huzursuz bir şekil alması, boşanmaların çoğalması, buna bağlı olarak genç kızların, erkeklerin evlilikten soğumaları ve korkmaları üzerine “Karanlığa bir mum yakma” adına, evlilik konusunda kitaplar yazmak için teşebbüse geçtim. Aslında 1990’dan itibaren evlilik konusunda kitaplar yayınlamıştım. Geçen zaman içerisinde bu kitaplarımı yeni yayınlar, yeni dokümanlar, okuyucularımla sohbet ve kazandığım tecrübe istikametinde birkaç kitapta güncellemek istedim. İlk olarak Evli

Hayatı hakkında en çok kitap yazılan isim, hiç şüphesiz “Yaşayan Kur’an” olan Peygamberimizdir. Ancak ne yazık ki “ahlâkı Kur’an” olan Rasulullahın hayatıyla ilgili Kur’an’dan hareketle yazılan kitap sayısı, bir elin parmaklarını geçmez. İşte o azlardan biri de bu kitaptır. Çalışmamız, Kur’an kaynaklı diğer siyerlerden de farklıdır. Çalışmamızın 2. cildinde ele alınan bazı konular şunlardır: İslâm’ın tebliğ ortamında hangi din ve inançlar vardı? Putperestlik/ şirk nedir? Müşrikler nasıl bir “Allah’a” inanıy

Bu kitapta, Kur’an ve kadın konusu ele alınmıştır. Hz. Havva, Hz. Hacer, Hz. Sare, Hz. Asiye, Hz. Belkıs ve Hz. Meryem gibi Kur’an’da övgüyle bahsedilen kadınlar araştırılmıştır. Hz. Nuh ve Hz. Lut’un hanımları, Züleyha ve Ebu Leheb’in hanımı gibi Kur’an’da olumsuz örnek olarak aktarılan kadınlar konusu işlenmiştir. Kur’an’da kadına verilen değer üzerinde durulmuştur. Bu cümleden olarak Câhiliyye devrinde kadının içler acısı durumu göz önüne serildikten sonra, Kur’an’da kadına insan, anne ve eş olarak veril

Tarih boyunca pek çok kişi veya grup, Kur’an’a bir birinden çok farklı maksatlarla yönelmişlerdir. Bunun sonucunda Kur’an, çoğu zaman nesne olup susmuş; insanlar ise özne olup onu keyiflerine, kabul ettikleri mezhebe, ideolojiye ya da kafalarında oluşan bir fikre göre konuşturup durmuşlardır. Böylece lafzen olmasa da mânen Kur’ân tahrif edilmiştir. İşte elinizdeki bu meal-tefsirin en önemli özelliği, bu tahrifin farkında olarak Kur’an’a, Kur’an’ı doğru anlamak adına yaklaşılmış olmasıdır. Meal-tefsirimizin

Bundan on dört asır önceydi. Dünya inkar ve cehalet karanlığına bürünmüştü. İnsanlık vahşet ve dehşet içindeydi. Sonra Kur`an indi yeryüzüne. Akıllar ve kalpler birden aydınlanıverdi. Cehalet asrı, birkaç yıl gibi kısa bir zamanda saadet asrı oldu. Müslümanlar, maddi ve manevi olarak Kur`an`a yakınken; ondan feyizlenirken; onu hayat kitabı olarak görürken; emir ve yasaklarını hayatlarında uygularken çok büyük başarılar elde ettiler; medeniyetlere imza attılar, başarıdan başarıya koştular. Ama bu zafer fazla

Kur’an esas alınmakla beraber zengin bir kaynak taraması sonucunda hazırlanan bu kitapta şu konuları okuyacaksınız: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’da peygamber inancı nasıldır? Allah’ın Peygamber göndermesinin hikmeti nedir? Peygamberlik kurumunu kimler niçin inkar etti? Nebî ile Rasûl arasında fark var mı? Peygamberlere kaç kitap indirildi? Kadınlardan ve cinlerden peygamber geldi mi? Vahiy nedir, rüya vahiy sayılır mı? Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’a göre mu’cize nedir? Peygamberliði ispatta mu’ciz

Kur’an’ın büyük bir bölümü, peygamberlerin kıssalarından oluşur. Rabbimiz bunun sebebini, “Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır” şeklinde açıklar. Bu kıssaların en önemli hedeflerinden birisi, Allah’ın varlığını ve birliğini ispattır. İnsanları, şirkten uzak tevhid inancına yönlendirmektir. Kur’an kıssalarında okuyucuyu olayın ayrıntısında boğulmaz, zaman ve mekan belirtilmez. Bunun içindir ki, kıssalardaki mesajlar sürekli canlıdır. Kur’an’ın bu üslubu, peygamberlerin dâvetleri

Kur’an’dan uzaklaştığımız/uzaklaştırıldığımız kesin. Bu uzaklaşmada iç ve dış olmak üzere iki etken var. Kitabımızın birinci cildinde iç etken üzerinde durmuştuk. Uzaklaşma sürecinin Peygamberimizin (s.a.v) vefatından hemen sonra başladığı tespitini yapmıştık. Bu kitabımızda ise 19. Asrın sonu ile, 20. Asrın ortalarına kadar olan zaman diliminde Kur’an’dan uzaklaşmanın hem dış, hem iç etkenleri ele alınmaktadır. Yani bilim karşıtı olan Kilise’ye tepki olarak dinsizleşen Batılı filozofların/aydınların olu

Evlilik hayatı, “evcilik,” ya da “çelik-çomak” oyunu değildir. Mutlu bir evlilik, insanın en çok arzuladığı bir şey olduğu gibi; mutlu olmayan, problemli, sıkıntılı, kavgalı evlilikler de bir insanın hayatta başına gelebilecek en kötü şeylerdendir. Evlilik-kader ilişkisi, topumumuzda kaderci bir şekilde anlaşılmıştır. Bu yanlış anlayış sonucunda kurulan pekçok yuva yıkılmıştır, yıkılmaktadır, ya da mutsuz bir şekilde devam etmektedir. Bu kitap kaderle ilgili 35 yıllık çalışmanın ve kader konusunda iki kapsa

Tarikatlar 1 Vefaiyye, Kadiriyye, Yeseviyye, Rifaiyye, Medyeniyye

Aşk nedir, kimler âşık olur? Sen âşık mısın? Aşk niçin yaygınlaştı? Aşkın halleri nelerdir? Aşkta Don Juanlık ve Cazanovalık nedir? Aşk nasıl bir acıdır? Aşk-akıl, aşk-güzellik arasında nasıl bir ilişki var? Çoğu aşklar niçin biter? Evlilik aşkı bitirir mi? Aşkla başlayan evlilik nasıl devam eder? Yeşil aşk nedir? İlâhî aşk mümkün mü? Beşerî aşktan İlâhî aşka geçilir mi? “Kim âşık olup iffetini korursa şehit olur” şeklinde bir hadis var mı? Aşk Kader mi? Aşk evliliği mi, mantık evliliği mi, flört mü, görücü

Kız olsun erkek olsun,her genç huzurlu yaşayabileceği biri ile evlenmek ister.Evlilikten sonra da aile yuvasının Cennetten bir köşe olmasını arzu eder. Siz de bekarsanız iyi bir eş seçmek için bilmeniz gereken hususları merak etmez misiniz? Evlendikten sonra da evinizin adeta Cennetten bir köşe olmasını istemez misiniz? Evli iseniz eşlerin birbirlerine karşı hak ve vazifelerini bilmeyi arzu etmez misiniz? Anne babanın çocuklarına karşı, çocukların anne ve babalarına karşı vazifelerini bilmelerini istemez mi

Hz. Ali`den İdarecilere Tavsiyeler Aktüalite

Elinizdeki kitapta, Dört halifenin seçimle hilafete gelmesi. Hilafetin saltana dönüşmesi. Şiilerin, "Peygamberimizden sonra halifelik Hz. Ali`nin hakkıydı. Bu hak ondan gasbedildi" şeklindeki görüşlerinin ve delillerinin incelenmesi. Bediüzzaman`ın Cumhuriyetten önce Hilafet müessesesini ıslah etme noktasında ortaya koyduğu görüşleri. Bediüzzaman`ın Cumhuriyetten önce hilafet müessesesini ıslah etme noktasında ortaya koyduğu görüşleri. Bediüzzaman`ın Cumhuriyet hükümetinden hilafeli kaldırılmamasını i

Elinizdeki kitapta hürriyetle ilgili pekçok konu bulacaksınız. Bunlar: Dinimizin hürriyete çirkinliği, Kölelik ve hürriyet, Kader ve hürriyet, İbadetler ve hürriyet, Askeriyedeki itaat ve hürriyet, Çocuğun anne ve babasına itaati ve hürriyet, Kadının kocasına itaati ve hürriyet, Hürriyetin sınırı nedir? Din ve vicdan hürriyeti, fikir açıklama hürriyeti, basın hürriyeti, seyahat hürriyeti, çalışıp kazanma ve mülk edinme hürriyeti, Temel haklar Azınlıkların hak ve hürriyetleri ve daha pekçok konu.

Bu kitabımızda, küresel bir ilgi odağı olan, dünya ve islam tarihinde en çok tartışılan, en çok istismar edilen, oluk gibi kanların akmasına sebep olan Mesihlik/Mehdilik konusu ele alınmaktadır. Mehdi Beklerken’de tarih boyunca ve çeşitli din mensuplarında Mehdi/Mesih beklentisini, Mesih/Mehdi/kurtarıcı beklemenin arkasındaki sebepleri, İslam tarihinde ortaya çıkan ilk Mehdileri, Ehl-i Sünnete de etki eden Şia’da Mehdi beklentisini, Abbasi, Fatimi ve Muvahhidin devletlerinin, İran İslam Cumhuriyeti’ni

Osmanlı devleti Sultan Abdülhamit sayesinde mi ayakta kaldı? Osmanlı'nın ayakta kalma sebebi, Sultan Abdülhamit'in siyaseti değilse nedir? Osmanlı Abdülhamit'in denge siyasetiadına Almanlara yanaşması sebebiyle mi yıkıldı? Sultan Abdülhamit, İttihad-ı İslam politikası güttü mü? Sultan Abdülhamit tahtta olsaydı Birinci Dünya Savaşı yaşanmaz mıydı? Birinci Dünya Savaşı'nda niçin Almanların yanında yer aldık? Gibi soruların cevabını okuyacaksınız. Ayrıca Abdülhamit'in kürtlere yönelik siyasetini, idareciliğini

Sultan Abdülhamid, kuşkulu bir padişahtı. Böyle olduğu dostun, düşmanın, hatta çocuklarının da kabul ettiği bir gerçektir. Tanıyanlar, devrinde yaşayanlar, onun hakkında Kuşkucu olmasaydı, daha az şüpheci, olsaydı çok daha büyük olurdu demişlerdir. Sultan'ın en büyük kuşkusu, tahttan indirilme ve suikasta uğrama endişesiydi. Ondaki bu kuşkuculuğun tarihin akışını etkilediği, hatta değiştirdiği söylenebilir. Ortada bir kuşku varsa, bunun arkasında mutlaka çok önemli olaylar ve sebepler olmalıdır. Acaba Sulta