İyi yürekli Doktor Dolittle gerçek bir hayvanseverdi. Muayenehanesi türlü türlü hayvanla dolup taşıyordu ve bu durum artık hastaları uzaklaştırmaya başlamıştı. Bir gün, Polinezya adında bir papağan, Doktor Dolittle’a hayvanların dillerini anlamayı öğretti ve ona parlak bir fikir verdi: Doktor bundan sonra insanlar yerine hayvanları iyileştirse çok daha iyi olacaktı. Doktor Dolittle papağanın tavsiyesine uydu ve kendini hayvanları iyileştirmeye adadı. Bu sırada başka kıtalara dek uzanan, birbirinden heyecan

Doktor Dolittle, hayvanları çok seven, başarılı bir doktordur. Zaman içinde birlikte yaşadığı hayvan dostlarının dilini de öğrenir ve bir hayvan doktoru olur. Bir gün, Afrika’da maymunların bir salgın hastalık nedeniyle öldüklerini öğrenir ve ne yapıp edip bir gemi bularak onlara yardıma gider. Papağanı Polinezya, ördeği Dak-Dak, köpeği Cip, baykuşu Tu-Tu ve diğer hayvan dostlarıyla çıktığı bu yolculukta, yardımsever Doktor Dolittle maceradan maceraya atılır ve tüm dünyanın tanıyıp sevdiği bir doktor haline

Ünlü İngiliz romancı Sir Hugh Seymour Walpole, Doktor Dolittle'ın Hikâyesi için yazdığı önsözde kitabın bir dâhilik eseri olduğunu söylüyor ve kitapta, şiir, kurgu, mizah, bir parça dokunaklılık ama her şeyden önce varlıklarına ister dört yaşında çocuklar olsun, ister doksan yaşında adamlar olsun, ister kırk beş yaşında zengin bankacılar olsun herkesin inanacağı birçok yaratım mevcut olduğunu ifade ediyor. Kitap, tam da Walpole'un ifade ettiği gibi bir çocuk kitabı olmasıyla birlikte her yaştan okuyucuya hi

Once upon a time, many years ago-when our grandfathers were little children-there was a doctor; and his name was Do-little-John Dolittle, M.D. "M.D." means that he was a proper doctor and knew a whole lot. He lived in a little town called, Puddleby-on-the-Marsh. All the folks, young and old, knew him well by sight. And whenever he walked down the street in his high hat everyone would say, "There goes the Doctor!-He's a clever man.