Doğa bize mevsimine, yerine göre farklı güzellikler sunar. Biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar. Üstelik h

"Nesini severim Antalya’nın, diye düşündüm geçenlerde. Nelerini? Pazara gidiyordum yine. (...) Hem yürüyor hem de zihnimde bir liste oluşturmaya çalışıyordum. İlk sıraya hangisini koyayım bilemedim. (...) Sokaklarını seviyorum Antalya’nın. Bir de parklarını. Bu kitaba adını veren turunç ağaçlarıyla dolu sokaklarımız. Hele de bahar geldi mi -Şubat sonları, Mart gibi- sokağa çıkmak demek turunç çiçekleriyle parfümlenmek demektir. (...) Cıvıltılarıyla uyandığın kuşlar, sokağa adım atar atmaz karşıma çıkan Akde

Otlar yalnızca çevremizi güzelleştiren, bahçemizi dolduran, soframıza gelen, demliğimize veya ecza dolabımıza giren bitkiler değil, yaşamımızın vazgeçilmez iğne oyaları, sanat eserleri, destanları, öyküleri, şiirleri aynı zamanda. Doğa bize mevsimine, yerine göre farklı güzellikler sunar. Biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği heme

Tijen İnaltong otlarla, bitkilerle, doğayla bir aşk ilişkisi yaşıyor. Aşkını da bu kitapta, Bir Ot Masalı`nda anlatıyor. Gençlik çağı aşkı değil bu, daha olgun daha gerçekçi. Otların faydalarını, mevsimlerini, şekillerini, huylarını, Latincesinden Lazcasına kadar tüm adlarını ve otlarla hazırlanan 152 tane yiyecek-içecek tarifini öğreniyoruz. Yazar bizleri aşkını paylaşmaya davet ediyor. Pazarlarda görüp beğenip ne yapacağımızı bilemediğimiz otlarla ilgili, tümü denenmiş ve tümü uygulanabilir 152 tarifiniz

Her Güne Bir Masal, Her Güne Bir Oyun ve Her Güne Bir Ninniden sonra şimdi de Her Güne Bir Yemek kitabı geliyor. Tijen İnaltongun hazırladığı bu kitap, 29 Şubat da unutulmamak şartıyla her gün için bir yemekle çıkıyor karşımıza. Bizi yemeklerin büyülü dünyasında gezdirirken ülkelerle, geleneklerle, inançlarla ilgili bilgiler de veriyor, öyküler de anlatıyor dört bir yandan.

Bizleri sevmeyen insanların birbirlerini de sevemeyeceğine inanırız biz ağaçlar. Bir anne nasıl karşılık beklemeden, koşulsuz severse bebeğini, biz de sizi öyle seviyoruz. Bizimle ilgilenmeseniz de meyvelerimizle sizi doyurmayı sürdüreceğiz. Yine de bize iyi davranmanızı diliyoruz. Zamanı geldiğinde budayın, gerektikçe sulayın, dallarımıza vurmadan dikkatlice toplayın meyvelerimizi. Bahçenize bir meyve ağacı dikin, büyümesini izleyin. Hem sadece kendiniz için değil, çocuklarınız, torunlarınız için de ağaçla

Doğa bize mevsimine, yerine göre farklı güzellikler sunar. Biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar. Üstelik h

Nesini severim Antalyanın, diye düşündüm geçenlerde. Nelerini? Pazara gidiyordum yine. () Hem yürüyor hem de zihnimde bir liste oluşturmaya çalışıyordum. İlk sıraya hangisini koyayım bilemedim. () Sokaklarını seviyorum Antalyanın. Bir de parklarını. Bu kitaba adını veren turunç ağaçlarıyla dolu sokaklarımız. Hele de bahar geldi mi -Şubat sonları, Mart gibi- sokağa çıkmak demek turunç çiçekleriyle parfümlenmek demektir. () Cıvıltılarıyla uyandığım kuşlar, sokağa adım atar atmaz karşıma çıkan Akdeniz, içimi

Evet, bu bir yemek kitabı. Ancak amacım sizlere yalnızca yemek tarifleri vermek değil, aynı zamanda bilinçli beslenmeden, toprak ananın doğal ritmine, yani mevsimlere göre diyetimizi ayarlamaktan, ne yersek ve nasıl hazırlarsak daha sağlıklı olacağımızdan, diyetimizdeki doğru ve yanlış besinlerden ve üzerinde yaşadığımız dünyanın geleceği için nasıl daha duyarlı olabileceğimizden söz etmek. Bölümler arasında, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinlere, satın alırken dikkat etmemiz gereken kurallara, hangi mevsim

Yaptığım her işten ayrı keyif aldım ve her kitabımı ayrı sevdim, ancak tahmin edersiniz ki [2002de yayımlanan] ilk göz ağrım Mevsimlerle Gelen Lezzetlerin yeri hep ayrı oldu. O zaman belki toplumumuz için biraz erkendi bu tarz bir yemek kitabı yayımlamak. Oysa bugün artık deniz tuzu sadece süpermarketlerde değil baharatçılarda dahi bulunuyor, sağlıklı beslenmenin önemi hepimizin diline pelesenk olmuş durumda. Yine de bunca konuşulmasına rağmen hâlâ bu konudaki bilgilerimizin sığ olduğunu söylesem bana kızma