Baharın bitmesiyle artık insanların da sırtları ısınmaya başlamış, kazmanın ve küreğin yakılıp bittiği zamanlar geride kalmıştı. Okulların tatil olmasıyla da artık “Yaz Olimpiyatları” başlamıştı çocuklar için. Gençlerde ise durum farklı işlemek­teydi. Onlar için tarlada, bağda ve bahçede vakit geçirecekle­ri zamanın gelmesinin eli kulağındaydı.

Bahar iyiden iyiye gelmiş, etraf yemyeşil olmuştu. Dere­ler gürül gürül akıyor; çiçekler, böcekler, kuşlar ve tabiattaki diğer canlılar Nevruz’un gelişini heyecanla bekliyordu. Çok da kalmamıştı. Birkaç gün sonra 21 Mart olacak, özgürlüğün kapısı ardına kadar açılacak, bozkırda ve tüm Türk dünyasın­da büyük bir bayram havası yaşanacaktı. Demir Dağı’ndan yakılan özgürlük ateşi Orta Asya’yı, Anadolu’yu, Balkanları, Avrupa’yı hatta yedi düveli bile saracaktı. Kutlu bir gün baş­layacak ve dünya coğrafyasındaki

İnanmak tam olarak başarmanın yarısı olsaydı bizim gibi tek başına mücadele edenler yarı yoldan dönmüştü bile. Bizler ise kendimize İnanmak, başarmanın kendisidir. hedefini koyduk ve ne olursa olsun inandığımız şeylerden geri dönmedik. Bu kitap da onlardan biridir. Yapacağız dedik ve ekip çalışmasıyla kitabımızı oluşturduk. Mavi Yeleli Kurt'un Ardından adlı çalışmayı bir seri olarak planladık ve Dededen Oğuz Kağan'a bu serinin ilk kitabı olarak ortaya çıktı. Bundan sonra da inşallah serinin devamını getirme