10 Ekim 2015 Cumartesi günü, mevsime inat, güneşli bir gündü. Kitlelerin Ankara Garı'na aktığı kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli bir gün... Öyle başladı. Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat... saat 10.04'te durdu... Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara'da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır'da çok kalabalık İstasyon Meydanı'nda, Suruç'ta Amara Kültür Merke

Bay Para kısa boylu, tıknaz bir adamdı. Peru altınından yapılmış tostoparlak bir kafası ve Meksika gümüşünden dökülmüş yusyuvarlak bir karnı vardı. Tekerlek bacakları Segovia barındandı. Kâğıt pabuçları Madrit'in en büyük fabrikasında yapılmıştı. Bayan Fortuna'ya gelince; bu, maymun iştahlı, beyinsiz, kararsız, şımarık, dik başlı bir kadındı. Hem de bir köstebek gibi kördü. Yeni evliler daha balaylarını bitirmeden evlerinde dirlik düzenlik kalmadı. Kadın her dediğinin yapılmasını istiyor; kendini beğe