Zamanın birinde, dedelerden bir dede, masalını kaybetmiş. Dede dediğin masalsız olur mu? Olmaz. Torunlar var, akşam sohbetleri var, dost ziyaretleri var. Ee ne anlatacak bu dede? Kaybolan masal da anlatılmaz ki! “Ah oğul, vah oğul, ben masalımı kaybettim. Bulamadı hiçbir kul.” Dede masalını ararken böyle demiş. Ne yapıp ne edeceğini bilememiş. Haydi kitabı oku. Acaba sonu nasıl bitmiş, bizim dedeye kim yardım etmiş?

Kuşların mikrofonu olur mu hiç? Ayşe'ye göre vardı. Köydeki ceviz ağaçlarından yani upuzaklardan gelen sesler başka nasıl açıklanabilirdi? Ayşe'nin bu kuşu bulmak için neler yaptığını merak ettiniz değil mi? Okuyup öğrenmeye ne dersiniz?

Çocuğun özel yaşamının gizliliği konulu bu çalışmada daha önce Türk literatüründe detaylı şekilde işlenilmemiş, mukayeseli hukukta ise yeni gündeme gelmeye başlayan bir alanı incelemek amaçlanmıştır. Bu bağlamda çalışmanın önemi, Türk hukukunda alanında ilk eserlerden olmasının yanı sıra genel olarak çocuğun hak öznesi olması konusunun gerek teoride gerekse uygulamada üzerinde az durulmuş bir mevzu olması hasebiyledir.(GİRİŞTEN

Duru bugün, daha önceki tatillerde de olduğu gibi, büyükbabasının yanına gidecekti. Herkes hazırlanınca Duru da valizini kucaklayıp arabaya yerleşti. Yolculuk tıngır mıngır geçti, dedesi dev ıhlamur ağacının altında onu bekliyordu. Ihlamurun altındaki ağaç masada kahvaltılarını yaptılar. Duru masadakileri döke saça, hapur hupur mideye indirirken dedesiyse her bir lokmasında, “Oh ne güzel, oh ne nefis,” diye mırıldanıyordu. Çünkü dedesi, yediği her şeyin bir hikayesi olduğunu biliyordu. Yakında bu hikayeleri