Pis sularla köpürüp içimize çekiliyoruz. Bir dalganın üstüne binmiştik, tuzunu emmiştik, kıyıya vurduk.
Çok az zaman var, vakit geçmek bilmiyor.
Zamanın dayattığı harflerle cümleler kuruyor.
Saat kaç deyince, nasıl da şaşırıyor.
Günümüz Türkiyesi´nde kurgu ile gerçeğin bu kadar sıklıkla karıştırılmasını, birbirinin yerine konmasını nasıl açıklayabiliriz? Ahıska´nın Cumhuriyetin ilk dönemindeki radyo yayıncılığını konu alan kitabını okuduğumuzda, bir dönemin iktidar kurma biçimlerinin, teknoloji ile fantazi arasındaki ilişkinin bugünü etkileyiş tarzını açıkca görebiliyoruz.
Radyonun Sihirli Kapısı, radyo üzerine bir inceleme. Ne var ki asıl gayesi radyo yayıncılığının incelenmesinden hareketle Türkiye´de bir yönetsellik biçi
Bu küçük kitap farklı zamanlarda ve çoğu farklı mekânlarda yapılmış/yazılmış resimlerle metinleri biraraya getiriyor. Onları birbirine denk kılmak için değil. Şimdiki zamana karşı benzer bir tavır onları buluşturan. Metinlerle resimler şimdiki zamanın katmanları ve sınırları içine yerleşirken kendilerine özgü bir mekân yaratabildikleri, imgeyi ve metni bu mekânı tanımlayan sesle buluşturabildiklerî ölçüde ´anda´ yan yana duruyorlar. Başka yerlere devrilmeden hemen önce.