Delik ayakkabısı ile koşuyordu köşesine. İki büyük çöp kutusunun arasına çömelmiş, elleri ile başını iki yandan sarmalamış, tekrar ediyordu durmadan: “Nedir bu sır! Nedir, nedir, nedir…” diyerek uyuşuyordu ayakları. Tırnaklarının içindeki siyahlık da şahitti bu yalvarışına. Kalabalık yoktu dışarıda. Soğuk bir hava, ardından, çözemediği mesajın acısı olan titremeler… Üşümek güzeldi belki de. Üşümekten daha ağırı, delik ayakkabısından izin almadan girecekti içeri. Midesi bomboş, dudakları kupkuru, ceketi yama
54.4 TL.
64 TL.
Tükendi