Çocukken Karanlık Geçit diye bir oyunumuz vardı. Geceleyin bahçeye çıkıp kim en uzağa yürüyebilecek diye birbirimizle yarışırdık. Ben bu korkuluğu ya bir ya iki kez geçmişimdir. Ama Minerva alır başını giderdi; arkasından seslenir, geri dönsün diye yalvarırdık. Yine de, hatırlıyorum, o da bir anlığına tam burada durur, omuzlarını dikleştirir, kendini hazırlardı. Onun için de o kadar kolay olmadığını bilirdim. Hiçbiri için kolay değildi; ne ailesine düşkün örnek Katolik Patria, ne idealist Minerva, ne de en

Çaresizliğin gölgelediği bir ülkede meydan okuyan umudun sembolü dört kız kardeştiler. Güvenli ve rahat yaşamlarını özgürlük adına feda ettiler. Onlar "Kelebekler"di. Patha, Minerva, Marîa Teresa ve Dede sıradışı hikâyelerini anlatıyor, çocukluklarından ve sevda hikâyelerinden silah kaçırmalarına, hapishanede maruz kaldıkları İşkencelere kadar Trujillo diktatörlüğündeki Dominik Cumhuriyeti´nde her gün yaşadıkları korkuları dile getiriyorlar. Boyun eğmektense ölümü göze alan Kelebekler´in içinizi acıtacak hi