serptiğim tohum gürüldeyerek götürür toprağa başkaldıran halkların uğultusunu
yanmış yıkılmış ocaklar kıvılcımlanır
halkımın gözbebekleriyle teçhizatlanmış mukavemet çetelerine bağlanır antenlerim
ve çünkü döl yatakları köpük köpük gelinlerim ve katledilmiş umuduyla hayat ve kahır
sonra açlık ve darağacı
ve simsiyah bir ağrı:
v a t a n s ı z l ı k
bundandır işte yüzümde zındanların parçalandığı dağlarda bir gök gürültüsü gibi yaşadığım
bundandır
artık susmalıyım
ağlanacak ne kaldı geriye
tekmil güzelliğimi harcadım
yıkıldı içimde sırça saraylar
yalnızım
söylenecek bir türküm yok artık
artık susmalıyım
kimse gülmesini bilmiyor
kimse ağlamasını bilmiyor
gereği yok boş tirenlere el sallamanın
yağmurlar çoktan kurudu topraklarda
aylar oldu şarkılar susalı
sen her gün biraz daha uzakta
biraz daha dağlı
kapkara suçlanıp harcanırken
unutulmuş mabetlerde
peygambersiz bir put gibi yaşamam neye
artık susmalıyım
utanacak
ne
kaldı
geriye