KIYMETİNİ BİLEMEDİM Hep gönlümün bir köşesinde Seni düşünürüm saatlerce Bıkmam usanmam senden Yüreğimdesin merak etme Seninle yaşadığım günlerim Ne güzeldi, ne özeldi Kıymetini bilemedim belki Üzülme, mümkün telafisi Kalem elimde seni yazıyorum Yüreğimdeki aşkı haykırıyorum Duy ne olur, duy sesimi Bu ses yürekten, aşkın sesi Seninle yaşadığım günlerim Ne güzeldi, ne özeldi Kıymetini bilemedim belki Üzülme, mümkün telafisi

Hayâl şartları üşütse de birbirine olan Aşklarının Güneşi adeta içlerini itiliyordu Başka bir tabirle hayatın kışına karşı, aşk güneşiyle ısınıyorlardı. Zorda olsa mutlu yaşamak için mücadele etmek, sevginin aşkın yenilmez gücüne inanmak ve dayanmak zorunda olmaları gerektiğine inanıyorlardı. Ali’nin dürüstlüğü, çalışkanlığı ve insanlara olan sevgisi, patron Tarık’ın çalışkan bir insana ve İnsanlığa verdiği değeri insanlar birazda hayret ederek hep konuştular. Hep konuşmalarda örnek olarak Ali’nin ve patro

BENİ BIRAKIP GİDİNCE Bıraktığın gibi değilim Senden sonra çok değiştim Eski gibi bulamazsın gelsen de Yok, artık o gülen yüz bende Ne kadar düşkündüm sevgiye Yaşamaya doyamazdım seninle Bana bir şey oldu değiştim Sen beni bırakıp gidince Artık sana bir şey veremem Aşkla sevgiyle gülemem Eser yok eski coşan gönlümden Gel gelme bu kadar benden Ne kadar düşkündüm sevgiye Yaşamaya doyamazdım seninle Bana bir şey oldu değiştim Sen beni bırakıp gidince

Sevginin dünyanın mayası olduğu, sevgisiz yapılan işlerin hedefine ulaşamayacağı, ancak sevgi yörüngeli yapılan işlerin hem başarıya ulaşacağı hem de bereketli olacağı bir kez daha anlaşılmıştı. Hayatta insanlar küçük vesilelerle tanışabilir ve bu tanışıklığı hayat arkadaşlığıyla taçlandırabilirdi. Ferhat Sıla’nın hikâyesi de tam bu şekildeydi. Kadının dünyamızdaki rolünün çok büyük olduğu, güçlü gibi görünenlerin, güçsüz gibi görünenleri ezmeye çalışmasının asıl güçsüzlük, zayıflık olduğu anlaşılmıştı.