Güzel ve normal bir yaşam. Gerçekten çok fazla şey mi istiyordu? Riley Thorn’a göre, bu sorunun bir cevabı vardı. Evet. Boşanmıştı. Beş parasızdı. Bir grup yaşlı ev arkadaşıyla birlikte yaşıyordu. Peki ya görmezden gelmeye çalıştığı o halüsinasyonlar? Tarot kartlarıyla uğraşan annesi, bunların kâhin görüşleri olduğuna inanıyordu. İşler daha kötüye gidemezmiş gibiydi. Ancak varlığı yasal olamayacak kadar seksi görünen bir özel dedektif kapısında belirip, cinayete kurban giden komşusu hakkında sorular sorduğu

Kötü adam rolünü üstlenmiş sakallı bir kuaför olan Knox, hayatını tıpkı kahvesini içtiği gibi yaşamayı tercih ediyordu. Tek başına. Tabii, av köpeği Waylon sayılmadığı sürece. Hayatında hiçbir dramaya tahammülü yoktu, bu dramanın kaçak bir gelin şekline bürünmüş olması hiç fark etmezdi. Naomi’nin kaçtığı tek şey düğün değildi. Ayrı düştüğü ikizini kurtarmak için anlaşmazlıkların eski usullerle, yumruklar ve birayla çözüldüğü -çözüm için genellikle bu sıra izleniyordu-küçük bir kasaba olan Knockmeout’a gitme