Üretimden tüketime, tüketimden sosyal ilişkilere ve inorganik bağlarla zayıflamış formasyonlara sahip bu toplumsal düzen sadece eleştirilmeyi değil, değiştirilmeyi de hak etmekte. Bir şeyi yok etmek ancak yerine başka birşey koymakla mümkün ise, değiştirmek ve yerine yeni birşey koymak için ne yapmalı sorusunu soruyor ve cevaplar arıyoruz... Biliyoruz ki, sosyal ve ekolojik baŞların organik hale getirilmesi yaşamın savunulması ile mümkün olacaktır. Bugün koparılmış olan insan - doğa - hayvan üçgeni tekrar

Bu çok yünlü bir mücadele... Üstü örtülmüş belleklerimizle konuşmaya: kendimizle, devletle ve toplumla yüzleşmeye ihtiyacımız var. Çocuklarla, çocukluk halimizle, kadınlarla. Ermenilerle. Kürtlerle, dindarlarla. adam yerine konmamış toplumsal kesimlerle, velhasıl bu topraklarda modernlik adına otoriter zihniyetin ezip sindirdiği insanlarla konuşma ihtiyacımız var. Bu konuşmayı hecerebilirsek. hem insanların kafasını eşit alıp iğdiş eden milliyetçiliğin hem de kimlikci kategorilerin parçalama riskinden

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri ve aynı zamanda üniversitenin Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nde görev yapan Ayhan Kaya ve Ferhat Kentel’in bu araştırması, Avrupa Birliği İletişim Grubu, T.C. Başbakanlık Tanıtım Vakfı, Heinrich Böll Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından desteklendi. Danışmanlıklarını Dr. Bianca Kaiser ile Dr. Martin Greve’in yaptıkları araştırmada Almanya ve Fransa’da yaşayan “Euro-Türkler”in, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle bütünleşme

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri olan Ayhan Kaya ve Ferhat Kentelin bu araştırması, King Baudouin Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi tarafından desteklendi. Euro-Türklerin bir bölümünü oluşturan Belçikalı-Türkler üzerine yapılan bu çalışmada, Belçikada göç süreci, göçmenlerin entegrasyonu, bu entegrasyona ilişkin Flaman ve Valon Yaklaşımları ve cumhuriyetçi ve çokkültürlülükçü entegrasyon rejimlerinin yetersizliği ele alınmakta ve Belçikalı-Türklerin anlam dünyası hakk