Fahreddin er-Râzî, kelâm ilminin ve Eş'ari kelâm ekolünün büyük âlimlerinden olup, kelâm ve felsefeyi birbirine mezceden en önemli kişidir. Râzî, kelâm ilmindeki derin bilgisinin yanısıra, aynı zamanda büyük bir tefsir âlimi ve önemli bir filozoftur. Râzi, kelâm'ın temel konularını akli metodla ele alarak yorumlamış ve onlar üzerinde derin analizler yapmıştır. Onun bu yoğun çabaları “Felsefi kelâm” dönemini başlatmıştır. Fahreddin er-Râzî kelâm'da yeni bir dönemi başlatırken aynı zamanda Kerrâmiye ve Mu'tez

İnsanın düşünce dünyasında yer alan en önemli konu Tanrı düşüncesidir. Varlığı anlamlı kılmada, kendi varlığının âlemdeki yerini tespit etmede Tanrı fikri ona yol göstermektedir. Tanrı tasavvuru, insanın Tanrı-âlem, Tanrı-insan ve insanın insanla ilişkisinde bakış açısını belirleyen en temel faktör durumundadır. Allah-âlem ilişkisinde âleme müdahil olmayan bir Tanrı fikrine yer veren deizm, vahyi ve peygamberi gerekli görmez. Deizm, insan aklının dünya hayatı ve ahlaki yaşamı için yeterli olacağını iddia ed

Bu kitap; muhataplarına doğru ve sahih İslam anlayışını verme çabasıdır. Doğru ve sahih İslam anlayışı iki temel esas üzere bina edilmiştir. Bu iki temel esas iman ve salih ameldir. İman; Allah'a, meleklere, ilahi kitaplara, peygamberlere, âhiret gününe, kaza ve kadere inanmaktır. İkinci esas; salih ameldir. Salih amel; iki esas üzere bina edilmiştir. Bu iki esas İbadetler ve beşerî ilişkilerdir. İbadetler; İslâm'ın temel rükunları, namaz, oruç, hac ve zekâttır. Beşerî ilişkilere ilişkin esaslar ise ad

Muhammed (a.s.), Allah tarafından dünya ve ahiret mutluluğunun gerçekleşmesi için insanlığa gönderilen son peygamberdir. Peygamberliği daha önceki peygamberlerden daha kapsamlı ve evrenseldir. Onun getirdiği İslam dini, bütün zaman ve mekânlara şamildir. Muhammed (a.s.), kendisine el-Emin ve es-Sadık isimleri verilen bir peygamber ve bir insan olarak ahlakın, güvenilirliğin, dürüstlüğün zirvesinde idi. O, Kur'an'ın ifadesiyle; Hidayet Rehberi ve Üsve-i Hasene-En güzel örnek-, bütün alemler için rahmet

Müslümanların dünya ve ahiret hayatlarını tanzim eden birinci kaynak Kur'an-ı Kerim, ikincisi ise Kur'an'ı tebliğ ve tefsir eden Allah'ın son elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)'in sünnetidir. Getirdiği ilahi mesaj ile alemlere rahmet olan Hz. Peygamber (s.a.v), biz Müslümanlar için hayatımızın her alanında örnek teşkil etmektedir. Böyle olunca her yönüyle bizlere bir model olan Rasulullah (s.a.v)'ı çok iyi bilmek üzerimize bir vecibe olmaktadır. Kainatın efendisi, peygamberimiz (s.a.v)'ı hayatımızın her safhasında

İlahî bilgi; ilahî kelam olan Kur'an-ı Kerim'de bildirildiği üzere, şehadet ve gaib âlemi içine alan, bütün âlemleri ve içindekilerini ihâta eden, mekân ve zaman sınırlamasına tabi olmayan aşkın bir bilgidir. İlahî bilgi, sermedî (daimî, ebedî,sürekli) olan Allah Teâlâ'nın ezelde sahip olduğu zatıyla kaim olan bilgidir. Allah'ın bilgisi O'nun zatından olan, insani kıstaslara sığmayan, mekâna, zamana ve sınırlara sığmayan lahuti bir bilgidir. İlahî bilginin kapsamını düşünmek, onu anlamaya çalışmak sını

İslam düşüncesinde en önemli ilimlerden biri hiç kuşkusuz ilmi tevhid olarak tanımlanan kelam ilmidir.Bu alanda yapılan araştırmalar ülkemiz açısından yeterli olmasada umut vericidir. İslam İtikadında Sünnetin yeri çeşitli mezheplerce ve mekteplerce tartışılmış konulardan biridir.Bu konuya yeni bir açılım getirmeyi arzulayan Doç. Dr. Hamdi Gündoğar şöyle demektedir. İtikadi meselelerde sünnetin yer alıp almadığı hususuna çeşitli kaynaklarda sınırlı şekilde yer verilmiştir.Konuya imkanlar ölçüsünde geniş bir

Allah'ın verdiği haberler sadece geçmişi değil, şu andaki hali ve geleceği ilgilendiren haberlerdir. Bu haberler sadece bir toplumu, bir kavmi ya da sadece Müslümanları ilgilendirmez, bütün insanlığı ve hatta bütün mahlûkatı ilgilendirir. Bir haber dinlenirken şu üç şeye dikkat edilmelidir: Haberin kaynağına, haberin kendisine ve haberin bizi ne kadar alakadar edip etmediğine. Bu ölçüler dâhilinde bütün haberlere bakın bir haber ki kaynağı âlemlerin rabbi, bir haber ki içerisinde zerre kadar şüphe ihtima

İslam düşüncesinde en önemli ilimlerden biri hiç kuşkusuz tevhid olarak tanımlanan Kelam ilmidir. Bu alanda yapılan araştırmalar ülkemiz açısından yeterli olmasa da umut vericidir. İslam itikadında Sünnetin yeri çeşitli mezheplerce ve mekteplerce tartışılmış konulardan biridir. Bu konuya yeni bir açılım getirmeyi arzulayan Dr. Hamdi Gündoğar şöyle demektedir. 'İtikadi meselelerde sünnetin yer alıp almadığı hususuna çeşitli kaynaklarda sınırlı şekilde yer verilmiştir. Konuyu imkanlar ölçüsünde geniş bir