Amanda'nın canı o gün dışarı çıkmak istedi. Ne kadar şanslıydı! Evde kalsaydı çok sıkılacaktı. Ya da... Amanda'nın canı o gün dışarı çıkmak istedi. Ne kadar şanssızdı! Evde kalsaydı çok eğlenecekti. Thomas Halling Şanslıyım!/Şanssızım!'da aynı güne dair iki farklı hikâye anlatıyor.Yazar yaşadıklarımızı nasıl yorumladığımız sorusunun peşine düşerek, kendini şanslı ya şanssız hissetmenin kişinin bakış açısıyla nasıl yakından alakalı olduğunu gösteriyor. İyi ve kötü, şans ve şanssızlık kavramları üzerine sorul

Bir kitap mı, yoksa iki kitap mı? İki taraflı kitabın her iki kısmında da Amanda adlı kız çocuğunun bir günü anlatılıyor. Amanda mahallesinde dolaşmaya çıkıyor ve farklı seçimlerin sonucunda farklı durumlarla karşılaşıyor. Bir tarafta her adımında şanssız Amanda, öteki tarafta şansı yaver giden Amanda... Ama iki Amanda da ne kadar şanslı ya da şanssız olduğunun farkında değil... Bu ilginç kitap şans/şanssızlık kavramına farklı bir bakış sunuyor.

Kalle topu penaltı noktasına yerleştirdi. Kalenin sol alt köşesine şut çekmeye karar vermişti. Geriledi, koştu. Tam topa vuracaktı ki... "Kalle, Elen´le, Kalle, Ellen´le." Kızlar bir koro oluşturmuş bağırıyordu. Kalle bunun ne demek olduğunu anladı. "Susun be!" diye bağırdı. "Ellen gibi saftirik biriyle kim birlikte olmak ister?" Birden her şey durdu. Çıt çıkmıyordu. Bin bir uğraş sonucu Ellen´le arkadaş olmayı beceren Kalle, bu arkadaşlığı sürdürmekte zorlanıyor. Ellen´in verdiği kolyeyi boynuna tak

Kalle hiçbir şey anlamamıştı. Dün her şey olması gerektiği gibiydi. Bugünse her şey değişmişti. Hep o sınıfa yeni gelen kızın, Ellen´in yüzündendi. O kadar tatlıydı ki! Kalle, bu güzel kızın gözüne girebilmek için her şeyi yapabilir, herkesle boy ölçüşebilirdi. Küçük Kalle´nin sevdiği kızı etkilemek uğruna atıldığı maceralarda başına gelmeyen kalmıyor. Ama o kafasına koyduğunu yapmakta kararlı, bakalım işler onun düşündüğü gibi gidecek mi?