Kedilere, mevsimlere, oyuncaklara ve daha nice güzelliğe dair şiirlere harika resimlerin eşlik ettiği Kardeş Yağmurlar, çocukları şiirin muhteşem dünyasıyla tanıştıracak. Baba Aydede niçin yaşlanmaz Dedemin Senin Benim Çocukluğumuzu gördü de.

Mordoğan, yıllara yayılan bir emeğin toplamı. İlk şiiri 1966'da, ilk şiir kitabı 1981'de yayımlanan Ahmet Özer'in "Toplu Şiirler"i onun kırkıncı yapıtı. Bugüne değin biri çocuklar için olmak üzere on şiir kitabı yayımlanan şairin dokuz yapıtı bir arada. Elli yılı aşan süreçte eğitim ve sanat alanında edindiği birikimi onlarca kitabın yanı sıra dergilerle ve çeşitli etkinliklerle okura ve dinleyenlerine ulaştıran şairin yaptıkları, yazdıkları ülkemizin yarım yüzyılına tanıklığın bir ifadesi. Mordoğan'daki şi

… ne güzeldin bir yaşamın ortasındayken günlerimiz isterdim sözlerin samanyoluna karışırken bir denizin eteklerinden yıldızlara savrulmayı uçuversen bir kapalı kutudan/ uzandığım uçuruma sözcüklere süt veren şiire dönüşürdün koysam şarkıların en yalnız akşamına adını dilime tuttuğun ışıkta bir gökyüzü olurdun karın en güzel yağışını anlatırken dünya dizelerim kanardı birdenbire tarihin mermerinin en ince damarında. *Soluk Soluğa Hayat *Yeryüzü Sahnesi

Ahmet Özer, sanat yaşamı boyunca şiirin yanı sıra yazının pek çok dalında ürün veren bir sanatçı. Üretimde bulunduğu alanlardan biri de söyleşidir. Özer, yıllar boyu gerek yazın gerekse kültürün değişik alanlarında eemeği olan pek çok kişiye sorduğu sorularla onların emeğini bütün ayrıntılarıyla okurun önüne serdi. Söyleşiler, kültür sanat dünyamızın değerlerinin yaşamı ekseninde üretimde bulundukları alana yaptıkları katkının boyutları üzerine kuruluyor kültür-sanat insanlarının yaşamını dolduran onca eme

Divê tiştên hatine jîyîn em bibîr bînin. Lewre jibîrkirin, ji bo bîranînan mirin e. Ka bifikirin... ew gelê ku ewqas derd kişandine, hatine surgun kirin, meşa xwe di nav mirinê de kirine... ne hêja ye ku bîranînên wan yên keserkür bên jîyandin....? Dengê we tê guhê min ku bersiva we erênî ye... bele wisa ye. Divê bihata nivîsandin ku neyê ji bîr kirin. Min jî wisa kir. Di sala 1937ê dest pê dike surgun. Leşkerên Sofyêt, gundê Kurdên we derê dagir dikin û nîvê şevê dibêjin "bar kin hûnê ji vir derkevin".

Sonuçta yerelden evrensele dünyanın bin bir haline bakarken ona yeni düşler ve düşünceler ekmek kadar onu değiştirmenin de toplumsal görevlerimiz arasında olduğunu unutmamak gerekir. Bu bağlamda, düş ve düşüncelerimizin kirlenmesine izin vermeden, onları yeni bir dünyanın oluşumu için ayağa kaldırmak hem ütopyalarımızı gerçeğin kullanımına sunmak hem egemen sınıfların kimliğimizi ele geçirmesine izin vermemektir. Donanımlı, bağımsız, özgür ve yaratıcı bir kimliğin, teslim alınamayacak bir kişiliği de berabe

« Sözün Nakışı » ne ola diyesorar okur sözcükle şiirdir o. Yüreğe kazılan güzellik, içimizde gezdirdiğikiz esinti, yaşama bakışımızı yönlendiren anlam, dünyayı güzelleştiren ses, aşkı yeryüzü kilimi yapan duygu, içimizi hoplatan düşünce... Ahmet Özer, Yeni kitabı Sözün Nakışı'ıda, okuru şuur tarihimizde bir geziye çıkarıyor. Bu gezide, şiirimizin tarihselgelişiminden, imgenin büyüsel güzelliğine, toplumcu şiirin sesinden edebiyatımızın nereye sürüklendiğine

Ahmet Özer, 1966'dan 2005'e uzanan süreçte şiirle donanan ufkuna düzyazıla da yeni söylemler eklemeyi görev bilen bir şair. Bu yazın adamının toplumsal sorumluluğunun, yaşamın her alanında sesler getirmek olduğuna inanan şairin yoğun emek ürünü olan yazıları, önceki yıllarda kimi kitaplarıyla okurunu bulmuştu. Ahmet Özerin yeni kitabındaki ürünler, toplumsal düzeye tanıklık ettiği kadar, yazınsal birikime de sahip çıkmanın bir göstergesi. Fakir Baykurt, Nasım Hikme

-Savaşa karşı çığlık atmış mısınız ? -Öğrencilerin hak arama eyleminde, çalışanların ekonomik ve domokratik haklarını dile getirirken yaşadıkları baskılar karşısında, nerede olursanız olun içinizden kopup gelen bir çığlık olmuş mudur ? -Öldürülmeleriyle ; toplumsal yozluğa gömüldüğümüz başta bilim adamları gazeteciler, öğrenciler ve öğretmenler için, Sivas'ta, Kahraman maraş'ta, Çorum'da yapılan toplu kıyımlar nedeniyle, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda İstanbul Taksi

Coğrafi konum itibariyle dünyada önemli bir yeri olan ülkemiz, üç tarafını çevreleyen ve her biri farklı karakteristik özelliğe sahip denizlerindeki balık biyoçeşitliliği açısından da önemli ve özel bir konumdadır. Gerek avcılık gerekse de kültür balıkçılığı yoluyla temin edilen ve insan gıdası olarak tüketilen balık türleri, kendilerini hasta eden parazitlerin yaşam döngülerinin de önemli parçasıdırlar ve yaşam süreçlerinde en az bir parazit türüyle mutlak bir etkileşim içindedirler. Sağlıklı bir yaşam içi

Balıklar, insanların en önemli besin kaynaklarından bir tanesi olmasının yanı sıra kendilerini hasta eden parazitlerin yaşam döngülerinde de önemli bir yer tutarlar. Konak balık ve parazit ilişkisinin bütün yönleriyle ortaya çıkarılması daha sağlıklı bir dünya için yapılması gereken önemli bilimsel aktivitelerdir. Bu kitap, ülkemizin önemli sulak alanlarından bir tanesi olan Kızılırmak Deltası özelinden hareketle ülkemizin istilacı, endemik ve yerelleşmiş balıkları ile onları enfekte eden parazitlerin nasıl

Brukiler 1600 yıllarında Cizira Botan'da yaşarken, bir olay üzerine oradan ayrılıp Karacadağ'a gelir. Bu yıllar düzenin bozulduğu, Osmanlı'nın düşüşe geçtiği yıllardır. Karacadağ'da kara kıl çadırlarında mutlu bir yaşam sürerlerken misafir ettikleri bir Osmanlı müfrezesiyle yaşadıkları beklenmedik bir olay üzerine göç etmek zorunda kalırlar. Bunun üzerine çadırlar çözülür, denkler yapılır ve yola koyulurlar. Meşakkatli, amansız ve ölümcül bir göçün ardından Aralık'ın Dil Bölgesi'ne gelen Brukilerin reisi Şe

Şair Ahmet Özer, öğretmenliği süresince çocukların dünyasıyla hep iç içe oldu. Bu iç içelik; onun, edebiyatın değişik dallarında ürün verirken çocuklarla olan bağlantısını da geliştirdi. Şair, Çocuklar Varken adını taşıyan öykü kitabında gözlediği dünyanın çocuklarına, şiir yazmadan da geri durmadı. Bu alanda yazdığı kimi şiirler, yıllar önce yayımlanan dergilerde yer aldı. Bu şiirleri zaman içinde yenileri izledi. Değişen koşullarda bir öğretmen-şairin yaşama bakışındaki en önemli ölçüt, çocukların duyarlı

mermere bir dokundu yıldızlar kaydı birden çiçeği bir kokladı özgürlüktü boy veren can buldu şiirleri / omuz başında güzel aşkı yaşamayanın kavruldu yangınında şiiri soluğuydu çerçeveye sığmayan. ...... konuşuyor dünün gencecik eylemcileri anılara yaslanarak kimi zap boylarına gidiyor azgın suya gem vurmaya kimi üniversite kürsülerinden işgallere. hapishanelerin karanlık koğuşları anılmıyor yer verilmiyor sorgulara gerze tütün mitinginden / istinye'nin grev çadırlarından binlerce ağızdan fırlayan çığlık

Üç arkadaş, bir gece yarısı, İran hududunda, Pir Reşit Dağı'nın yamacına yaslanmış bir köyde çığlık çığlağa dünyaya geldiler. Birlikte derin vadilerde kuş ve yılan avlayarak, dağdan dağa at sürerek büyüdüler. Sonra zamanın ruhu herbirini bir yere savurdu.. Biri bir kıza aşık oldu, ata baba topraklarını arkasında bırakarak, onun peşinden gitti. Bu onulmaz zorlu yolculukta ölümle, zülümle, yoklukla ve açlıkla karşılaştı, büyük badireler atlattı, korkunç şeyler yaşadı. Diğeri bir kan davasına karışıp İstanbul

Sürgün bir mezarlıktır derdi sevgili dostum Mehmet Uzun. O sürgünü hem yaşamış hem de yazmış biriydi. Çok haklıydı. Çünkü seni yerinden yurdundan edenler, o yer yurtta yaşamandan korkuyorlar. İşte o vakit seni ordan uzaklaştırarak yaşam damarlarını kesmek istiyorlar. Yaşama can taşıyan damarların kesilince ne olacak? Çürüyeceksin. Çürüyerek yok olmaya gönderiyorlar aslında seni sürgüne gönderirken. Beni de her defasında sürenler beni sadece ailemden uzaklaştırmakla kalmadılar, dostlarımdan, çevremden, öğre

Çok Satan Beş Büyük Tarihi Kavşakta KÜRTLER ve TÜRKLER kitabının yazarından Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler Çözül(e)meyen Kürt Sorunu gibi kitapların yazarı olan Prof. Dr. Ahmet Özerden, Kürt Sorununu soru ve cevaplarla irdeleyen yepyeni bir kitap Toplum, Kürtler ve Kürt Sorunu konusunda doğru, doyurucu ve yeterli bilgiye sahip değildir. 100 Soruda Kürt Sorunu toplumun doğru bilgilendirilme ihtiyacından, yurt içi ve yurt dışından gelen istek ve öneriler üzerine yazılmış bir kitaptır. Kita

annem havalanıp doğduğu topraktan çan seslerinin ardı sıra sürüklendi egeye ben alplerin eteklerinde göle bakan bir manolya ağacı olarak kaldım babam öldü babam öldü demedi kimse benden başka annemdi tek babamı yitiren biliyorum o gece gömüldü babam / annemin yüzüne ayın pencereden döküldüğü masamda durur fotoğrafı annemin eli çenesinde yurdundan uzak gözleri uçurum bir bakışı alır düşlerimi götürür çocukluğuma istanbul anne kucağına dönüşür birdenbire. Bir Şehrin Boynundayız

Nabi Üçüncüoğlu ortalık ışımadan memleketime / güneş olurum diyen bir değer, yaşamını dolduran güzellikleri bir demet kır çiçeğine dönüştürerek öğrencilerine aktaran bir öğretmen, sevdalı yüreğinin sesini şiire dönüştüren bir şairdi. Döne Döne Döne Umutlara Sevilere Dönme Yok şiirinden şu dizeler yansıyordu: Başarılı oyun, böyle güzel gidecek döne döne Umut + sevi, yaşamak babamızın malı Kolkola, yanak yanağa, yuvarlacık Pazartesi, salı Toplumsal sorumluluğunu, eğitimci kimliğini, yazınsal emeğini Me

Yazının pek çok alanında ürün veren Ahmet Özerin şiirlerinde olduğu gibi yazılarında da çağına tanık bir aydın duruşu görürüz. Son kırk yıllık toplumsal gerçeğimize ayna tutan yazar; yazılarında doğadan, yaşamımızı biçimlendiren olaylardan, kimi kentlerde boy veren kültürel etkinliklerden ayrıntılı olarak söz eder. Değerlerimizden arda kalan emeğe, onların ortaya koyduğu ürünlere sahip çıkmanın toplumsal bir görev olduğunu savunan Özer, okuduğu, yüreğini yatırdığı kitaplardan da sesler getirir okuruna, Bi