Bu kitapta, deneme, değini, düzyazı, aforizma, üfürizma, notlar, tindili (haiku), günceler yer almaktadır. bütün bu çalışmalar 13 kitapçıkta toplanmıştır. Sıkılacak zamanınız olmayacak bu kitabı okurken!

Bu kitapta; Apandisitli, İkinci İstanbul seçimi, Fethiyeli, Cep Telefonlu ve Covid-19’lu başlıklı günceler yer almaktadır.

İlginç bilgiler, düşünceler, biraz öküzleme, azıcık insan çeşidi, görülen düşler, kısa denemeler, yitip gitmek üzere olan göllerimiz.

Hindilere çocuklar, "Kabaramazsın Kel Fatma, annen güzel sen çirkin," demişler.Hindiler, "Gulu gulu gulu," demiş.Ancak, Hindiler Kralı buna çok kızmış.Bilin bakalım neler yapmış?

Bu kitap neyin nesidir, nedir ne değildir, nasıldır, kimdir, ne zamandır, nerededir, nedendir, diye sorarsanız; gün, günce, güncel derim.

Günümüzde bilgi öyle hızlı ki, altımızdan üstümüzden, sağımızdan solumuzdan hızla gelip geçiyor. Hele sosyal medya devreye girdiğinden beri hepimiz birer bilgi ve haber kaynağına dönüştük! İşte bu kitapta bu bilgilerden küçük bir demet var.

Ahtapot başka dünyadan gelen bir canlı mıdır, ne yer, ne içer, nerede yaşar, nasıl ürer, düşmanları kimdir, hangi renklere dönüşebilir vb. gibi sorulara yanıt ararken; zekâsı, türleri, evrimi ve gözleri ile ilgili bilgilere de ulaşabilirsiniz. Belki de, ahtapot üstüne Türkçe yayımlanan ilk kitap!

"Ardışık sayılarla öykü yazmaya başladığımda, başlangıçta çok kolaydı. Ancak sayılar arttıkça öykü yazması giderek zorlaştı. Böyle bir yazma eylemine başladığıma pişman olmuştum, ama iş işten geçmişti ve bu kitap bitecekti!

İnsan günlük yaşamında aklına geleni hemen yazıverirse ortaya böyle kitapçıklardan oluşan bir kitap çıkar belki de! Susan Sontag günlüğünde keşke her yazdığımızı yayımlayabilseydik diyor, işte bu yazılar öyle!

Bu kitapta 2016-2017'de yazılan; Delice Günce, Corin Tellado'nun Rekoruna Doğru-3, Kısa Deniz Güncesi, Minicik Sigara Güncesi ve Bir Soluk Al Güncesi adlı günceler yer alıyor.

İnsan günlük yaşamında aklına geleni hemen yazıverirse ortaya böyle kitapçıklardan oluşan bir kitap çıkar belki de! Susan Sontag günlüğünde keşke her yazdığımızı yayımlayabilseydik diyor, işte bu yazılar öyle!

Bir öyküler yığınağı ya da sığınağı. Yazılmamış romanların özeti. ?Aşk'ın kurcalanması. Islanmışım gecenin bir yerinde, uyandım. Yalnızlığım sırılsıklam ter içindeydi. İçime doluyordu ılık nefesin. Gözlerim suçlu. Geceye hiç söz geçiremedim. Yalnızlığımı da buruşturup atamadım hiç. Ona ne çok gereksinim duyuyordum. Oysa seni sevmiştim! Bir bavul dolusu keşkelerle ayrıldım sanmıştım. Doğruydu belki de. Seni değil bizi istemiyordum! Seni gerçekten çok sevdim. Biz olamadım bir türlü. Seninle dönüyordu dünya

Herkesin günlüğü kendine özgüdür. Diyelim, yaşadığınız sokak, yaşadığınız mahalle, hatta yaşadığınız köy, kasaba, ilçe, kent sizin yaşamınızdan size özgü kentsel davranışlardan oluşur. Sizin edimleriniz kendi günlüğünüzdür. Her yerin sizi ilgilendiren ilgi ve bilgi alanları sizin yaşam alanınızdır. Bu bağlamda özgürlük kavramını çağrıştıran bu durum, herkese göre biçimlenen, yaşanası olan bir saptamayı çıkaracaktır karşınıza. Sözün özü, nasıl herkesin yaşadığı yerle ilgili özel bir günlüğü varsa, bu da beni

Orhan Tez, bu kitabında Küçük kitaba övgüyle başlayıp AVMler yokken oynanan çocuk oyunlarını anlatıyor, ardından kısa bir eşeknameye geçiyor; ne bilsek faydası var, diyerek dünyada kaç insan yaşadığını, zeytinlerin neden küçüldüğünü, krizin edebiyatı etkileyip etkilemediğini, şiddeti, değişen dünyayı anlattığı denemeleriyle bulmaya, bilmeye, demeye çalışıyor; balıkların çığlıklarından söz ettikten sonra Türkçeyle söyleşiyor, Püfürizmalar adını verdiği eğlenceli aforizmalarla eğleşip Büyüteç öykülerle kitabı

Bu kitapta, siyasetten magazine, 1 Mayıstan Hadiseye, kadınlardan sansüre, hayvanlardan sevişmeye, seks avantür filmlerden Paris Hiltona, memleketin halinden yasaklara, Fethiye günlüğünden dünyanın jeolojik devirlerine, bilimden Yeşilçama ne ararsanız var! Ayrıca, internette satılan ve kitap sayısı 5 ve 5in üstünde olan yazarların tam listesi var! Sıkılmadan okuyacaksınız!

İnsanların kimisi yaşama tutunur, kimisi tutunamaz, iğreti yaşar. Yaşamı algılamak, yetişme tarzı, kimlik sorunu, çevresel boyut vb. gibi özelliklerdir onları etkileyen. Yaşamak, bu dünyanın geçiciliğini bilerek. Tutunamayanlar bu geçiciliği daha iyi algılarlar. Belki de bir şeye, şeylere bağlanmak istemeyişleri ondandır, kim bilir? Nazan ile Özgür'ün sıradışı öyküsü bir sevgi arayışı mıdır?