Asker artık yirmi yaşındaydı. Yavaş yavaş olgun bir insan olma yolundaydı. Bu yolda daha çok şeyler öğrenmesi gerekiyordu. Hayat bize her gün farklı şeyler öğreten bir öğretmen gibidir. Zeyran bir kez daha dünyaya döndü. Elbette yine Asyar'ı almak için. Peki bu sefer ne olmuştu?Toprağın, suyun, ateşin ve rüzgarın çocuklarını yeni bir macera bekliyor. Dostluk ve düşmanlık kavramlarının sorgulanacağı bu yeni macerada kimbilir neler olacak! Gece ve gündüz, karanlık ve aydınlık gibi birbirine zıt kavramlardır d

Toprağın kızı Zeyran, Asyar'ın kapısını bir kez daha çalıyor. Asyar artık on altı yaşında. Farklı dünyalar arasında tek başına seyahat edebilme yetenek ve yetenek ve özgürlüğüne sahip. Her yetenek bir sorumluluk demektir, bilirsiniz. İyilik ve kötülüğün mücadelesi bitmedi, belki de hiç bitmeyecek. Yaşlı insanların konuşma ve duyma melekeleri elinden alınırsa ne olur? Yaşlılık zaten başlı başına kolay olmayan bir dönem. Ateşin oğlu kabzora kötülük yapmaktan ne zaman vazgeçer acaba? Sahi iyilerin safına bir d

Üniversiteyi bitirmek üzere olan Duygu'nun hayatı arkadaşlık ettiği bir serseri ile alt üst olmak üzeredir... Cevabını veremediği sorular mor hırkada düğümlenmiştir. Zavallı Tatlı'nın hayatına mal olan olaylar zinciri birbiri ardına gelişirken, Duygu'nun kalbinde eski bir aşk yeniden filizlenmeye başlar... Hoşçakal Anne'den sonra serinin ikinci kitabı olan Mor Hırka, yepyeni heyecanlar ve gizemli hikayelerle yoluna devam ediyor...

İlayda ara tatili için çok heyecanlı. Hem karnesini merak ediyor hem de halasına sürpriz hazırlıyor. Siz de sevdiklerinize sürpriz yapmaktan hoşlanır mısınız? Haydi öyleyse, şimdi tam zamanı.

Kaldırımda dilenen son derece yakışıklı genç Erkan, bir üniversite öğrencisine aşık oluyor. Her gün az da olsa bağışta bulunuyor sevdiği kız. Yoksa o da mı seviyor delikanlıyı? Kalbini bir dilenciye mi verdi? İster acısın Erkan'a isterse gerçekten çok sevsin. Ne fark eder ki... Erkan yolunu gözlüyor sevdiği kızın.

Buse'nin heyecanla beklediği doğum günü partisi esrarengiz olayların başlamasıyla cazibesini yitirir... Ablasının arkadaşı Ayla'nın şapkası içi su dolu kovaya atılır.Komşuları olan Mevlide teyzenin misafirlerine ait ayakkabıları ortadan kaybolur. Dedektif gibi üst süren Buse, tüm bunları yapan kişiyi ortaya çıkarabilecek mi? Kötü çocuk yoktur zamanın ve şartların kötülük yapmaya sevk ettiği çocuklar vardır... Unutulmamalıdır ki sevgi; en katı kalpleri bile yumuşatan nurlu bir anahtardır.

Dede Vak Vak Yavru Vak Vak ile gezmeyi, onunla vakit geçirmeyi, ona yeni bilgiler öğretmeyi çok seviyordu. Yavru Vak Vak önde, dede Vak Vak arkada gidiyordu. Yol boyunca kaplumbağaları, ağaçları, kuşları, gördüler ve onlara selam verdiler. Vak vak da vak vak, vak vak da vak vak!” diye şarkılar söyleyerek giderken… O da ne? Yavru Vak Vak birden durdu. “Gidiyorduk paytak paytak, Niçin durdun Yavru Vak Vak?” diye sordu dedesi.

İnsan, diğer canlılar gibi dört unsurdan ibaret. Hava, su, ateş ve toprak! Gücümüzü onlardan alır, onlara ihtiyaç duyarız bu yüzden. Zeyran, iyi ile kötünün mücadelesini ele alırken bir yandan da iyi ile kötünün ayrılmaz bir bütün olduğundan da söz ediyor. Onların aralarında öyle incecik bir çizgi vardır ki her şey işte bu ince çizgide gerçekleşir. Kabzora’nın kalbindeki gelgitlerin nedeni de tam olarak bu. Asyar, Zeyran, Ezane kelebeğe dönüştürülen çocukları kurtarmaya çalışıyorlar. Başarılı olacaklar mı a

Ferhat, dedesinden babasına kalan köstekli saatini arkadaşlarına göstermek için okuluna götürür ve eve geldiğinde saati bulamaz. Annesi ve babasının kendisine çok kırıldığına emindir. Babasına yeni bir saat alabilmek için planlar yapar. Kumbarasındaki parası yetersizdir. Ferhat bu sorunu halledebilmek için hangi yollara başvuracak? Ailesine söylediği yalanlar onu kurtarabilecek mi? Kimler ona yol gösterecek? Azim ve çalışkanlık onu amacına ulaştıracak mı? Ferhat’ı tüm hatalarına rağmen seveceksiniz, o içini

Her şeyin zıddıyla yer aldığı dünyamızda, kötüler ile iyilerin mücadelesi var gücüyle devam ediyor! Bir yandan ateşin oğlu Kabzora, diğer yanda toprağın çocukları Asya ile Zeyran ve yağmurun kızı Ezana... Kozlar ortaya atılır ve güçler sınanır... Kimin Galip geleceği ise satır aralarında gizli! Zeyra'nın Dönüşü'nü bir solukta okuyup roman kahramanlarının masalsı yaşam öykülerine tanıklık yapacaksınız...

Biletler lütfen. Duygu, çantasını açtı, cüzdanından biletini çıkarıp muavine uzattı. Otobüs hareket edeli on beş dakika kadar olmuş, neredeyse Ankara'yı çıkmıştı. Gidiyordu. Bir daha asla dönmeyecekti! Anne ve babası kendisini okul kapısı önünde beklerken Duygu, önce kileri eski haline getirmiş, bütün günlükleri çantasına koymuş, odasından bir kaç giysi ve ayakkabı daha alarak evden ayrılmıştı. Yıllarca kendisine anne ve babalık yapan bu kişilere de kısa bir not yazıp aceleyle evi terk etmişti. Serinin ilk

Arzu, Nazlı ve Şahsenem... Hülyaları yaşlarından büyük üç genç kız... Verilen sözlere güvenip uzaktan ışıltılı gördükleri İstanbul'un karanlık yüzüne savrulurlar. Kurdukları hayallerin gerçeğinden daha sahici olduğunu yaşayarak öğrenirler. Tokat gibi yüzlerine vurulan hakikatler karşısında nadim olurlar. Dönüm noktası ile ölüm noktasının buluştuğu andan itibaren Baş Komiser Tekin, olaylara el koyar. Her satırı dostluk, aşk, hüzün, acı ve pişmanlıklarla harmanlanmış soluk soluğa okunacak bir roman, Aynada

Yaratıcı drama,doğaçlama temeline dayanır.yaratıcı drama,çocuğun sosyalleşmesi,kendini ifade edebilmesi,yaratıcı düşünce gücünü artırması ve dil gelişimi için gereklidir. Bunların yanı sıra daha da önemlisiçocuk öğrenirken eğlenir,çocuğun umut ve iyimserlik duygularını ön plana çıkarır,hayal gücünü artırır,empati yeteğini geliştirir,kendine güven duygusunu kazandırır. Genel olarak drama çalışmaları üç aşamada gerçekleştirilir.Bunlar: 1) Isınma ve rahatlama, 2) Oynama (Pandomin ve rol